M. Şevket Eygi

M. Şevket Eygi

Singapur Eğitim Sistemi

Singapur Eğitim Sistemi

(Bu yazımı sayın Millî Eğitim Bakanımız Ziya Selçuk beyefendiye ithaf ediyorum.)

Dünyanın en üstün, en etkili eğitim sistemi ve okulları Singapur’daymış. Bu başarıyı bütün dünya görüyor ve tasdik ediyor. BBC Türkçede, “Eğitimde dünya birincisi Singapur’un sırrı ne?” başlıklı yazıda okudum: Uluslararası eğitim toplantılarında Singapur Eğitim Bakanı konuşmaya başlayınca herkes susuyor, dikkat kesilip dinliyormuş.

Türkiye eğitim ve okullar konusunda dünya birincisi olmalıdır. Olur mu, olabilir mi? Singapur gibi küçük bir devlet olabildiğine göre biz niçin olamayalım? Her halükarda hedefimiz bu olmalıdır.

Arşimed, bana uygun bir manivela ve istinat noktası verin, dünyayı yerinden oynatabilirim demiş.

Türkiye ikinci olsun... Bendeniz bunu bile kabul etmem. İlle de birinci olmalı.

 Bugünkü eğitim sistemi ve okullarla böyle bir şey olmaz.

Radikal bir değişim yapılması gereklidir.

Dünyanın en vasıflı okulları İngiltere’dedir. Başka ülkelerde de çok kaliteli okullar vardır. Singapur eğitim sistemini kopya ederek almamız doğru olur mu? Kesinlikle olmaz. Onların yapısı başkadır, bizimki başka. Singapur mültikonfesyonel bir yapıya sahiptir. Çoğunluk Çinlilerde. Sonra Hindular, Müslümanlar, Hıristiyanlar da var.

Bizim eğitim sistemimiz şu temeller üzerine kurulmalı: (1) Millî kimlik, (2) Millî kültür, (3) Evrensel değerler., (4) Bilgelik.

Eğitim laikliğe hizmet edecekmiş, Kemalizme hizmet edecekmiş, artık bu kuruntuları terk etmeliyiz. Eğitim Hakka, Türkiyeye ve insanlığa hizmet edecektir, o kadar. İdeolojik eğitim bir heyuladır.

Çoğunluğu oluşturan Türkiye Müslümanlarının, laik Fransadaki Katolik okullarına benzer çok güçlü liseler açmaları gerekir. Anketlerde, Müslüman okullar ön sırada yer almalıdır. Bir ankete göre Fransada bu sene bir bölgede birinci, genelde dördüncü olan İbn Rüşd İslam lisesi gibi başarılı parlak okullarımız olmalıdır.


 
Eğitim Müslümanlar için bir ölüm kalım meselesidir.

Müslümanlar, ya eğitim işlerinde başarılı olur, öne geçerler, yahut zillet ve esaret içinde yaşarlar.

Yeni açılacak özel İslam liseleri, 1868 ile 1912 yılları arasındaki Galatasaray Sultanisine benzemelidir. Galatasayda bütün Müslüman öğrencilerin vakit namazlarını okulun camiinde, okulun resmî imamının ardında cemaatle kılmaları o tarihlerde mecburî idi. (Lisenin altı yüz talebe alabilen çini mihraplı, minberli büyük camii 1924’te, son Halife Abdülmecid Efendi sürüldükten sonra kapatılıp İzci Odası yapılmıştır. İnternette silik bir fotoğrafı vardır.)

Dört parçadan oluşan İngilterenin Britanya bölgesinde de böyledir. Her sabah, derslere başlanmadan önce okul kilisesinde yapılan ayin ve ibadete katılmak mecburidir

Türkiye’de İslam Okulu açmak laikliğe aykırıdır diyeceklere, laik Fransada oluyor da, Türkiyede niçin olmasın derim. İslam okulu açmak laikliğe değil, laikçiliğe aykırıdır.

Güzel bir bina yapmak, kapısına İslam okulu levhası asmakla İslam okulu açılmış olmaz. İslam okulu olması için planlı programlı etkili islamî eğitim yapılması gerekir. Çok güçlü bir öğretmen kadrosu ve süper öğrenciler olması gerekir.

İslam lisesi kesinlikle karma olamaz. Gelinlik kızlarla delikanlılar birlikte içiçe okuyacak ve İslam okulu olacak. Böyle bir şey mümkün değildir.

Türkiyede İslam okulu açılırsa, Türkiye birincisi olması yeterli olmaz. Dünya birincisi olması gerekir

Singapur’dan bir heyet gelecek, bizim İslam lisemizi gezip inleyecek ve sonunda hayran kalacak, bravo diyecek.

Etondan bir heyet gelecek, onlar da hayran kalacak.

Bütün insaflı İslam karşıtları beğenecek, üstünlüğünü tasdik edecek.

Açanlar, idare edenler beğenmiş, onun kıymeti yoktur. Kuzguna yavrusu şahin görünürmüş. Üstünlük konusunda ölçüt düşmanların, karşıtların beğenmesi ve hayran kalmasıdır.

***

Türkiyemiz, bunca geniş toprağı olmasına rağmen dünyanın çeşitli ülkelerinden buğday, pirinç, fasulye, nohut, mercimek ve diğer kuru gıda maddeleri satın alıyor. Fransa gibi yüzölçümü Türkiyeden küçük bir ülke ise büyük miktarda buğday ihraç ediyor.


 
Tarım işlerimiz yolunda mıdır? Bu konuyu çok ciddî, çok seviyeli bir şekilde tartışmanın zamanı gelmiştir ve geçmektedir. Geçenlerde patates ve soğan kıtlığı bile yaşadık. Tarım tarım tarım... Tarımımız nereye gidiyor, iyiye mi, kötüye mi? Neler yapmamız gerekiyor? İthalat rantçılarının hoşuna gitmez ama bu konu mutlaka gündeme getirilmeli ve vatanseverce mütalaa ve müzakere edilmelidir.

***

Aydın olmanın temel şartları vardır. Birinci şartı, muhalif olmaktır. Siyasî muhalefet değil... Sosyal, kültürel muhalefet... Haksızlıklara karşı muhalefet... Yolsuzluğa karşı muhalefet... (Parantez içinde arz edeyim: Bendeniz aydın değilim, okur-yazar bir vatandaşım. Okur-yazar olduğum için de sosyal ve kültürel muhalifim.)

***

Her kesimin her cemaatin, her fraksiyonun ileri gelenleri, temsilcileri kendi kesimini ve cemaatini olumlu şekilde tenkit etmeli, özeleştiri yapmalıdır.

***

Türkiye Müslümanlarının, olumlu ve aydınlatıcı olması şartıyla özeleştiriye büyük ihtiyacı vardır. Bu yapılmazsa çürüme, kokuşma, duraklama olur.

***

Aşere-i Mübeşşereden, Hulefa-i Râşidin’in üçüncüsü, Efendimizin damadı, büyük şehid Osman Zinnureyn radiyallahu anh efendimizi tenkit etmek, onu kötülemek, ona saygısızlık etmek, iftira etmek büyük bir nankörlük ve küstahlıktır. Hazret-i Osman efendimize dil uzatan aktivist maceraperestlerden hayır gelmez. Onlardan uzak duralım, Efendimizin sevdiğini biz de sevelim.

***

Çok vahim, çok büyük, çok ölümcül bir noksanımız: Zamanın İmamını biat ve itaat etmeyişimiz, öyle bir zat yoksa, bu biat ve itaat şuuruna sahip olmayışımızdır. Müslümanların bu konuda uyarılması eğitilmesi mutlaka gerekir.

***

Bütçesi müsait bir kardeşime: Haftada bir yanına iki temiz fakir al, onları yemekleri lezzetli bir esnaf lokantasına götür. Bu anlattığım senin için çok hayırlıdır.

***

Müslümana: Her hafta, küçük de olsa, içindeki bilgiler çok faydalı, doğru, kurtarıcı olan bir kitap al, bunu ya tamamen, ya kısmen okumak suretiyle ilmini, irfanını, kültürünü artır

***

Otomobille uzak bir şehre giderken, yolda durmuştun, yemek yemiştin, yemeğinden bir iki lokmayı. bir kağıda koyup kapının önündeki aç kediye vermiştin ya, işte bu iyiliğin kiramen katibîn tarafından yazıldı, kedinin Yaratıcısı yaptığından razı ve hoşnut oldu ve sana çok ecir yazıldı. Bilmiş olman için hatırlatıyorum.

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
M. Şevket Eygi Arşivi