Sessizliğin Sesi
Bu haftaki eserimizin adı; “Sessizliğin Sesi” adını taşıyor. Yazarı da “sessiz” biri zaten. Sessiz biri derken yanlış anlaşılmasın, “sesi” duyulmuyor, “konuşması” işitilmiyor. O sadece sesli cevap veremiyor ama “iyi dinliyor” “iyi yazıyor.”
Kitabın yazarı, Hümeyra Karagöz adında genç bir hanım. Kitabıyla birlikte bir de mektup göndermiş. Önce mektubunu paylaşmak isterim. Mektubu sadece bana değil, kitapla ilgilenebilecek diğer yazarlara da göndermiş. Mektup şöyle başlıyor:
“Adım Hümeyra... Tanımıyorsunuz beni büyük ihtimalle. Tanıtayım o halde... Hümeyra küçükken, konuşmanın keyfini yeni yeni alıyorken, daha bir yaşına girmemişken, bir “atta” gelmiş ve Hümeyra’nın yeni tanıştığı “sesini” alıp götürmüş.
Hümeyra bilmiyormuş ki, her atta, “atta” değil ama Hümeyra o “atta”ya sesini vermiş, bir daha hiç gelmeyecek sesini... Henüz konuşmaya başlamışken kaybetmiş konuşmasını; ileride büyüdüğünde; “sessiz” olmak için belki de. Sesi olacakmış ama konuşma yetisi olmayacakmış. Konuşamayacakmış Hümeyra ki, hâlâ konuşamıyormuş...
Dedim ya susmak erdemdir ya, susabilmek bambaşka bir şey. Zorunlu bir “sessizlik” benimkisi ve etrafındaki insanları dinleyebilmek sadece. Dilinin ucuna gelen her sözcüğü, her sözü geriye itmek. Tanımadığı ortamlarda sessizce oturmak, ateşli tartışmalarda fikrini söyleyememenin acısını hissetmek.
Girdiği ortamlarda ilk başta fark edilmemek, susmak, susmak ve yine susmak... İnsanların garip garip bakışlarına, anlamsız süzmelerine ve akıl almaz düşüncelerine maruz kalmak. Sonra da o bakışları, o anlamsız süzmeleri, o akıl almaz düşünceleri O’nun izniyle yok edebilmek. Ve susabilmek için aldığı her nefeste O’ndan sabır istemek...
Her şeye rağmen o “sessizliği” sevmek... Sevebilmek... Hiç kimse inanmasa da bir şans daha verilseydi yine aynı hayatı, sessiz bir hayatı seçmeyi düşünebilmek... Sessizlikten memnun olmak ki son nefesine kadar da o memnunluğu sürdürebileceğini düşünmek... Sevmek; hayatını, sessiz çığlıklarını, sessiz yaşamını... Sessizliği zehir olarak kabullenip bir kulvarda, belki de birkaç kulvarda yaptıklarıyla çatır çatır konuşmak...
Sessizliğin “sesi”ni bulmak... O sese hayran olmak... O sese yaklaşmak için her şeyi yapmak... O’ndan gelen o “ses”i, olmayan sesine yamayıp, cümle âleme duyurmaya yemin etmiş olmak. O’nun izinde, O’nun sesi’nde yaşayabilmek, yaşamayı istemek.
Kısaca kim olduğumu anlatmaya çalıştım. Yazarlık yolculuğunda yeni bir yolcuyum. Yolun başındayım ve ilk göz ağrımı çıkarmış bulunmaktayım. İlk göz ağrım olan ilk kitabımı sizlerle paylaşmak istedim. Ara sıra dergilerde yazsam da tanınmıyorum pek.
Bu yolun ne kadar zor olduğunu ve sabır istediğini biliyorum. Ve yeni bir yazar adayı olarak sizlerin de desteğini istiyorum. Benden daha iyi bilirsiniz ki ilk kitaplar her zaman sancı doğurur. Gerek yazılırken, gerek basılırken, gerekse tanıtılırken... İlk iki aşamayı çok şükür kendi imkânlarımla geçtim. Son aşama kaldı ki bu aşama galiba en önemli aşama.
Bir özelliğim, bu kitabı diğer kitaplardan ayırıyor. Bu kitap herhangi bir kitap değil. Çünkü bu kitabın yazarı, hiç konuşmamış biri. Konuşamayan birinin nasıl düşündüğünü, neler hissettiğini apaçık ortaya koyan bir kitap.
Evet, konuşamayan bir insanım; ama ben de her insan gibiyim. Duyuyorum, yürüyorum, koşabiliyorum ve düşünebiliyorum. Sizler düşündüklerinizi söz ile ifade edebiliyorsunuz, ben edemiyorum, aramızdaki tek fark bu olsa gerek. Ama öyle bir fark ki, hayatı tamamen değiştiriyor. Sizden tek şey istiyorum, iki üç saat de olsa benim gibi yaşayın.
Hiç konuşmadan yaşayın ama eve tıkılıp kalmadan, hayatın tam ortasında... İşinize giderek, yapmanız gereken işlerinizi yaparak. Çünkü ben öyle yapıyorum, üç üniversite birden okuyorum, çeşitli gönüllü çalışmalara katılıyorum, yazı işlerim için her yere kendim koşuyorum, kısaca hayatı yaşıyorum.”
Hümeyra Karagöz’ün mektubu özetle böyle. Bu sözler kitap hakkında her şeyi anlatıyor. Hümeyra sadece benden destek beklemiyor, duyarlı yazar ve okuyanların da desteğini istiyor. Hümeyra’ya destek olalım ve başarısı için dua edelim.
Eser hakkında bilgi için Hümeyra ile ancak yazışmak mümkün. [email protected] mail adresinden iletişim kurulabilir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.