“Aman turnam aman, Ali’misin sen”
“Ali sevilmez mi” deyişini kalp kulağıyla dinlediğimizde Turna ve Ali benzetmesi gönlümüzü mâna âleminde dolaştırır:
“Gitme turnam gitme / Dağlar sağımda dağlar solumda / Hakkın selâmını hey dost kesme dilinden / Sevdiceğim kalmış Kenan elinde / Turnalar o şahı görmediniz mi / Aman turnam aman, aman Ali’misin sen.”
Turna, evliyalara kılavuzluk yapan bir kuştur. Turna ve Ali benzetmesini Pîr Sultan’dan dinleyelim: “Seyredelim Horasan'ın ilini / Gördüm iki turna güzel turnalar / Tavaf ettim imamların yerini / Gördüm iki turna güzel turnalar / Muhammet bizimdir Ali bizimdir / Pir Sultan Abdal'ım kendi hâlinde / Kalmadılar evliyanın yolunda / Kalkıştı da gitti Ali gölünde / Gördüm iki turna güzel turnalar.” (Unutulmaz Türküler Antolojisi / Safinaz Yalçın. Bu Kaynağa göre Âşık Bosnavî 19. yüzyılda yaşamış Bektaşî bir ozandır. Asıl adı bilinmiyor)
“MUHABBET KAPISINI AÇAN DA AÇTIRAN ALİ’DİR”
Muhabbet kapısına nasıl varılır? Kimden sorulur muhabbet kapısının adresi? Hazret-i Ali Efendimizin turna sembolüyle dostluk timsali oluşuna inanıyorsak, muhabbet, yâni dostun kapısı olan Ali kapısına bizi bir turna kuşu götürebilir ancak. Ol vakit kalp kulağınızı Âşık Bosnavî’nin deyişlerine verelim:
“Muhabbet kapısın açayım dersen / Açan da açtıran da Ali’dir Ali / Hakk’ın cemâlini göreyim dersen / Gören de gösteren de Ali’dir Ali / Muhammed Mustafa cihan serveri / Miraçta açıldı bu yolun sırrı / Kimse bilmez idi Ali’den gayrı / Bilen de bildiren Ali’dir Ali / Derviş ol hey kardeş düşme inada / Safi kıl gönlünü olasın sade / Benliği terk edip eriş murada / Eren de erdiren Ali’dir Ali.” (Unutulmaz Türküler Antolojisi)
“SEVERSEN ALİ’Yİ DEĞME YARAMA”
Turnalar kimi zaman coşkunun ve hüznün, bâzan da mutluluğun habercisidir. Birçok tekke şiirinde ve tekke türkülerinde duyguların ifade vasıtası olarak turnayı görürüz. Turnanın türkülerde bu kadar geniş yer alması, Türklerin gönül dünyasının İslâm tasavvufuyla hemhâl olmasındandır. Turnayı Ali sembolüyle seviyor ve gönüllerin muştucusu olarak kabul ediyorsak, kalp kulağımızı bir daha Pîr Sultan Abdal’a vermemiz gerek:
“Çeke çeke ben bu dertten ölürüm / Seversen Ali’yi değme yarama / Ali’nin yoluna serim (başım) veririm / Seversen Ali’yi değme yarama / Ali’nin yarası yâr yarasıdır / Buna merhem olmaz dil yarasıdır / Ali’yi sevmeyen Hakk’ın nesidir / Seversen Ali’yi değme yarama…”
İrfanı olmayan kalpsiz modern hayatın zulmü altında gönülleri kuruyan nesiller bir derya-dil olan tasavvuf edebiyatını okusalar ve gönüllere şifa bu edebiyattan mülhem türkülerimizi dinleseler, turna ve Ali sembolleriyle gönülleri âbâd olur, dostluğun kıymetini öğrenirler.
---------------------------------------------------------------
ŞİRİN VE GÜZEL DERGİ YOLDAKİ KALEMLER TÂTİLDEN DÖNDÜ
Şirin ve güzel bir kültür, sanat ve edebiyat dergisi Yoldaki Kalemler, yayın müdürünün uzun bir tâtile çıkması sebebiyle şirin sayfalarında bir aydan fazla zamandır yeni şiir, deneme, hikâye okuyamıyorduk. Derginin müdavimleri, okuyucular ve yazı kadrosu bu uzun tâtilden dolayı sitem ediyor ve “Yoldaki Kalemleri özledik, bu kadar da tâtil olmaz ki…” diye gönül koyuyorlardı.
Anadolu insanının hikâyecisi şair Hasan Ejderha’nın sahipliği ve yayın müdürlüğünde çıkan şirin mi şirin, samimi mi samimi, güzel mi güzel kültür, sanat, edebiyat ve fikir dergisi Yoldaki Kalemler şair Memduh Atalay, Yasin Mortaş, Mehmet Mortaş, Enver Çapar, Mehmet Raşit Küçükkürtül, Fazlı Bayram Sibel Kök gibi kıdemlilerle beraber Mehmet Yaşar, Gün Sazak Göktürk, Nurcihan Kızmaz, Şeyhşamil Ejderha, İsmail Sağır, H. Ahmet Eralp, Ferhat Ağca, Murat Türkmenoğlu, Hilâl Ejderha, Metin Acar gibi ikinci kuşağın bir arada yazdığı ve dolayısıyla kısa sürede bölge dergiciliğini aşan ve “merkez dergileri” tabusunu yıkan bir dergidir.
Tâtilden dönüşten sonra dergi hızla renklenmeye başladı. Edebiyat muallimesi Sibel Kök’ün “Bosna Günlükleri” yayınlanıyor ve devam edeceğe benziyor.
Kıdemlilerden şair ve yazar Ali Büyükçapar’ın “Çiçekli Düşler” şiiri, Yasin Mortaş’ın muhteşem şiiri “Kudüs Ağrısı”, Enver Çapar’ın “Türkiye Kaderimizdir” şiiri, yeni kuşak şairlerden Hasan Can Bitti’nin “Fakirden Hazret’e” ve Hilâl Ejderha’nın “Mutluluğu demliyorum” şiirleri Yoldaki Kalemler’in kısa sürede okuyucularını memnun ettiği hamlelerdir.
Yoldaki Kalemler biziz… Büyüğümüz küçüğümüz iki kuşak bir arada birleştirici, özendirici, teşvik edici ve bir daha söyleyelim şirin mi şirin, bediî mi bediî bir dergi..
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.