Bin baş
Türkiye’mizde şu anda çok büyük, büyük, orta, küçük, çok küçük olmak üzere; bin kadar Müslüman lider, hoca, hocaefendi, Muhterem, Hazret, şeyh, ağabey, baş var. Bendeniz bunların listesinin en sonunda yer alan minik bir şahsiyet bile değilim. Liste dışındayım. Sadece okur yazar bir Müslüman’ım, o sıfatla günlük yazılar kaleme almaktayım. Başka bir iddiam yoktur ve olamaz.
**
2019 yılı sıkıntılı bir yıl olacakmış. Eve yarım çuval patates, birkaç kilo pirinç, bulgur, mercimek alayım. Makarna... Elaziz’de yapılan, bir sene boyunca yenilebilen yufka ekmeği. Pekmez. Turşu. Bir miktar konserve... Bunlar bana aylarca yeter.
**
Doğalgaz ısıtır... Bu kış yakacak...
**
Tıkınmaktan, abur cubur yemekten, midesini beş gözlü işkembe gibi doldurmaktan dolayı çeşitli hastalıklara yakalanıp ölenlerin sayısı, açlık yüzünden ölenlerden çok fazladır.
**
Bina zina riba... Toplumu yıkan üç büyük bela.
**
Çok yiyen, bu yüzden çok kilolu olan bir sofuya: Bize en güzel örnek ve model olarak gönderilmiş Muhammed Mustafa’nın (Salât ve selam olsun ona) en büyük sünnetinin perhiz, az yemek, açlık olduğunu bilmiyor musun ki, böylesine fazla yiyor ve semiriyorsun?
**
Bugünkü Kemalist eğitim sistemi hayırlı bir sistem midir, hayırsız bir sistem midir?
**
Biz doğru dürüst, vasıflı, salih, örnek, faziletli, meziyetli, ahlaklı Müslümanlar olsaydık; bizi gören gayr-i Müslimlerin büyük bir kısmı koşa koşa Müslüman olurlardı. Bugünkü halimizle insanları İslam’dan soğutuyoruz. Bu ne büyük vebaldir.
**
Japonlar Müslüman değil ama onlarda bizdekinden fazla İslam ahlakı var.
**
Böylesi bir milyonda bile çıkar. Müslüman bir üniversite öğrencisi, haftada üç gün part-time çalışıyor, kazandığı para ile çok fakir engelli bir arkadaşına yardım ediyormuş.
**
Bu da milyonda bir çıkar: Zengin bir kadın, evinde el işleri yapıyor, bunları satıp parasını fakirlere dağıtıyormuş.
**
Kendini çok kurnaz ve akıllı sanan birine: Beyim, sütçü beygirinin tayından cins yarış atı yetişmez. Boşuna ümitlenme.
**
Kadın ter ter tepinerek, “Ben beş yıldızlı otellerde sürünecek biri değilim, ille de yedi yıldızlı otele gideceğiz” diye bağırıyordu. Bu kadın kimdir? Beyinsiz bir karıdır.
**
Ciddî, iffetli, haysiyetli, vakarlı Müslüman hanımlar ve kızlar sokaklarda, meydanlarda, kamu alanlarında fingirdeşmez.
**
Faziletler konusunda yazdıklarım dolayısıyla bendenize çok öfkelenen, bu herif kendini ne sanıyor be diye tepki gösteren birine: Yazdığım faziletlerin hiçbiri bu fakirde mevcut değildir. Şimdi biraz rahatlayıp tatmin oldunuz mu?
**
Gıybetimi yapan birine: Size bir miktar tatlı göndermek istiyorum. İyiliklerinizi bana verdiniz, günahlarımı yüklendiniz, tatlıyı hak ediyorsunuz.
**
Norveç insanlıkta bir numaralı ülkeymiş. Norveç’in olumsuz tarafları da var: Orada ateistler yüzde 39, Allah’a inananlar yüzde 34’tür. Refah olmasına rağmen intihar vak’aları çoktur. Cinsel serbestlikte çok ileri gitmişlerdir. Yine de Norveç’in olumlu yönlerinden alacağımız çok dersler vardır. Biri çıksa da, vaktiyle Grigoriy Petrov’un Beyaz Zambaklar Ülkesi kitabı gibi, Norveç’in örnek ve ibretli taraflarını anlatan bol resimli bir kitap yazsa.
**
Vicdanların cüzdan hırslarının üstünde olmadığı, cüzdanların vicdanlara galebe çaldığı bir ülkede adalet kuru laftan ibaret kalır.
**
Korkak iyiler sıçan deliklerine sığınmış, cesur kötüler sere serpe meydanda...
**
Elinde imkân, fırsat, hürriyet, gazete, dergi, TV, dernek, vakıf, sivil toplum kuruluşu olduğu halde kötülüklere karşı tepki göstermeyen, nehy-i münker yapmayanlar dilsiz şeytandır.
**
Merhum Silistreli Süleyman efendi hazretleri, azılı ve agresif İslam düşmanlarından, Müslüman katillerinden, ulema ve sülehayı süründürenlerden, İskilipli Atıf Hocayı asanlardan, camileri yıkıp harap edenlerden, bin türlü zulüm ve şenaat irtikab edenlerden nefret ederdi.
**
En az yüz Müslüman cemaat, tarikat, dernek, cemiyet, vakıf, sivil toplum kuruluşu bir araya gelip ORTAK bir beş vakit namaz seferberliği ilan etmeli, bu konuda çok tutarlı bir plan ve program yapmalı ve faaliyete geçmelidir. Namaz şu anda yüzde doksan elden gitmiştir. Namaz yıkılınca din de yıkılır. Din yıkılınca, enkazın altında namaz kılanlar da kalır. Depremin umumen gelmesi gibi.
**
Din konusunda yapılacak önemli toplantıya davet edilen on muhterem zata: Bütün gün sürecek müzakereler arasında yemek verilmeyecektir. Herkes sefertasında yemeğini, yahut sandviçini kendisi getirecektir. Çay servisi vardır, bedavadır. (Herhangi bir ücret de ödenmeyecektir.)
**
Gurur ve kibrinden yanına yaklaşılamayan kimseye: Kapıda pardösünüzü, şemsiyenizi, gurur ve kibrinizi, o batasıca benliğinizi, şeytanî izzet-i nefsinizi vestiyere koyduktan sonra içeriye salona girmeniz rica olunur.
**
En güzel hediye faydalı kitaptır. Yüzde yüz faydalı olacak, içinde hiçbir yanlış olmayacak... En önemli şart da hediyeyi alan kimsenin okumasıdır. Okumazsa bir işe yaramaz, faydası olmaz.
**
Geliri müsait, ayda evi için on bin lira harcıyor. Bu bütçe içinde kitap, kültür, sanat masrafı hiç yok. Bu ne fakir adamdır. (Geçim sıkıntısı çekmeyenlerin aylık harcamalarının onda biri kitaba, sanata, kültüre yapılmalıdır.)
**
Evinde orijinal veya matbaa baskısı güzel ve sanatlı bir Hilyen var mı? Varsa aferin, yoksa vah vah.(Parası olanlar imzalı orijinal bir Hilye alır. Bütçesi müsait olmayanlar, çok sanatlı ve güzel bir Hilyenin matbaa baskısını çerçeveletip asar. Zenginlerin baskı hilye asması doğru olmaz.)
**
Arkadaşlara: Yemekleri kötü olmayan ucuz bir lokantaya gidelim, artan parayı çok fakir bir miskine verelim.