M. Şevket Eygi

M. Şevket Eygi

Büyük Ahlaksızlıklar

Büyük Ahlaksızlıklar

Ahlaklı ve faziletli bir kimse olmadığı halde kendini ahlaklı ve faziletli göstermek, erdem satıcılığı yapmak.
Kendini ahlaklı ve faziletli, herkesi ahlaksız ve faziletsiz görmek.
Kendi ayıp ve günahlarını görmeyip, başkalarının, kendisindekilerden daha küçük gizli ayıp ve günahlarını araştırmak, tecessüs etmek.
Affetmemek, kin tutmak, intikam almak.
Kendini beğenmek.
Ehliyeti, liyakati, kapasitesi olmadığı halde başkanlıklara, makam ve mevkilere hizmetlere talip olmak.
Bir Müslüman için en büyük ahlaksızlık din sömürücülüğü yapmaktır. Din sömürücüsü, hizmet eder gibi görünerek, her ne suretle olursa olsun, dini kendi menfaatine ve nüfuzuna alet ve istihdam etmek, vasıta kılmaktır.
Yalan söylemek ve aldatmaktır.
Başkalarının karılarına, kızlarına, analarına, bacılarına kötü gözle bakmak, göz zinası yapmaktır.
Haram gelir etmek, haramla zengin olmak, haramla lüks ve israflı bir hayat sürmektir.
İhalelere fesat karıştırmaktır.
Menfaat karşılığında veya beyinsizlikten, övülmemesi gereken kimseleri övmek, göklere çıkartmak, onlara yağcılık ve yalakalık yapmak, onların kötü işlerini örtmektir.
Komşularına eziyet etmek, onların kurdu olmaktır.
İmkânı olduğu halde borcunu ödememektir.
Ölü kardeşinin etini yemek kadar çirkin bir günah olan gıybeti etmektir.
Ümmet birliğini yıkıcı, Müslümanları parçalayıcı, birbirine düşürücü, fitne ve fesat çıkartıcı işler yapmak, sözler sarf etmek, yazılar yazmaktır.
Kadın erkek her Müslümanın bilmesi gereken zarurî ilmihal bilgilerini, özet olarak da olsa bilmemek, öğrenmemekte inatla direnmektir.
Sorumlu, vazifeli, salahiyetli âlimlerin (ellerinde imkân, hürriyet ve fırsat olduğu halde) cahilleri uyarmamaları, aydınlatmamaları, bilgilendirmemeleri, onları hidayete çağırmamaları, onları irşad etmemeleri, tebliğ ve davet hizmetlerini yapmamalarıdır.
Yapmaları gerekenlerin, yapabileceklerin (fiilen, lisan ile, kalben) emr-i mâruf ve nehy-i münker farzını terk, tatil ve ihmal etmeleridir.
Gani olan Allahü Tealanın rızası için yapılan islamî hizmetlerin ücretini yaratıklardan istemek, beklemek ve almaktır.
Malıyla, parasıyla, servetiyle, lüks ve israflı hayatıyla, makam ve mevkii ile övünmek, böbürlenmek, gurur ve kibre kapılmaktır.
Halkı dolandırmaktır. Dolandırıcılığın her türlüsü ahlaksızlıktır.
Salih, sadık mü’minleri sevmemektir. Resulullah (Salât ve selam olsun ona) “Siz birbirinizi sevmedikçe mü’min olamazsınız” buyurmuştur.
Allah katında tek makbul, geçerli, gerçek din olan İslamı tahrife bozmaya yeltenmektir.
(Ahlaksızlıklar listesi uzatılabilir. Bu kadarla yetiniyorum. Bunlar hem ahlaksızlık, hem de günahtır.)


 
**

İlmin, medeniyetin, kültürün temel vasıtası yazıdır, okumak yazmaktır. Anadili Arapça olmayan Müslümanın yazısı İslam ve Kur’an yazısıdır. Latin yazısını bilmek, onunla okuyup yazmak yeterli değildir. Lise ve üniversite mezunu her Müslüman Osmanlıcayı mutlaka bilmelidir, öğrenmelidir. Osmanlıca konusunda hizmet eden Müslüman şahıs ve kurumları tebrik ediyor, onlara teşekkürlerimi arz ediyorum. Bu meyanda, çok büyük hizmetleri geçen, Osmanlıca konusunda büyük fedakârlıklar yaparak ihlâsla hizmet eden Yazıcı Nurcular Hayrat Vakfı cemaatine min gayri haddin tekrar tekrar teşekkür ediyorum. Bütün sivil toplum kuruluşlarımızın Osmanlıca konusunda ortak bir seferberlik başlatmasını diliyorum. İlim Yayma Cemiyetinden bu konuda çok hizmetler bekliyorum. Hiçbir Müslüman lise ve üniversite öğrencisi, hiçbir Müslüman okuma yazma bilmez kalmasın. Müslümanlar çok zenginleşti, memlekete hürriyet geldi, Ehl-i iman birleşmeli, ortak Osmanlıca büyük gazeteler, Osmanlıca dergiler, Osmanlıca kitaplar yayınlamalıdır.


 
**

Türkiyede on milyonlarca Müslümanın belini büken, zillete sebep olan şey nedir? Şifahî kültürdür. İslam medeniyet dinidir, yazılı yüksek kültür dinidir.

**

İslam birdir ama tarih boyunca ve şu anda yetmiş küsur çeşit İslam fırkası, hizbi, yorumu (ve bunların yüzlerce şubesi) vardır. Doğru İslam hangisidir? Fırka-ı Nâciye İslamıdır. Kur’an Sünnet Cemaat İcma İslamıdır. Resulullahın ve Selef-i Sâlihînin İslamıdır. Çıkmaz sokaklara, reformculuklara, bid’at yollarına sapmayalım, light ve ılımlı İslam tuzaklarına düşmeyelim.

**

Benim gibi mukallid bir Müslüman kendi kafasına, re’y ve hevasına göre bir İslam türetemez. Din imamları, müctehidler, müceddidler, râsih ve muhlis ulema, fukaha, kâmil mürşidler, Sünnî müfessirler muhaddisler; İslamı nasıl anlatmış ve öğretmişlerse, onlara tabi olmak, onların yorumlarını kabul etmek, onlardan bir milimetre bile ayrılmamak, kopmamak gerekir.

**

Hükümleri Kıyamet’e kadar baki olan İslamın güncelleştirilmeye ihtiyacı yoktur ama Müslümanların kendilerini yenilemeleri, İslama Kur’ana Sünnete Şeriata uydurmaları, vasıflı dindar olmaları gerekir.

**

Önemli rica: Haberim ve rızam olmaksızın ismimi ve resmimi kullanarak internette bazı reklâmlar yapılıyormuş. Çok rica ediyorum bunlara son verilsin. Böyle şeyler ahlaka ve nezakete uygun değildir. Yapanlara selam ediyorum, lütfen yapmayınız.

**

Peşinen şunu beyan edeyim: Bendeniz tasavvufa ve tarikata taraftarım, bütün gerçek icazetli şeyhlere hürmet ederim, ellerinden öperim, dualarını beklerim. Müteşeyyihlerin, sahte şeyhlerin gözümde kıymeti yoktur. Sahte şeyhlerini uçuran, holiganlık yapan kimseleri bir tür deli veya beyinsiz kabul ederim. Osmanlı devlet-i islamiyesi zamanında olan Meclis-i Meşayih tekrar kurulmalı; başına âlim, fazıl, kâmil,  muhlis değerli şahsiyetler getirilmeli, tekkelere izin verilmeli, tarikat işleri bir düzene sokulmalıdır. Tarikatların ve cemaatlerin banka, holding, dev şirket gibi olmalarına, büyük paralar toplamasına izin verilmemelidir. Tasavvuf ve tarikat işlerine, hizmetlerine Vehhabiler, reformcular, Kriptolar, mezhepsizler, selefiler, Fazlurrahmanîler karıştırılmamalıdır. Tarikatlar politikanın dışında ve üzerinde tutulmalıdır. Büyük şeyhler, mürşidler politikacılara nasihat etmeli, onları uyarmalıdır ama bundan maddî menfaat ve nüfuz temin etmemelidir. Tarikat işleri düzeltilmezse Türkiye düzelmez.

Önceki ve Sonraki Yazılar
M. Şevket Eygi Arşivi