İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun bakanlığının bütçesi ile ilgili olarak yaptığı konuşmada verdiği bilgiler devletin içine FETÖ’cülerin doldurulmuş olduğunu gözler önüne seriyor.

Soylu’nun verdiği bilgilere göre 217 bin 971 kişi gözaltına alınmış. 16 bin 684 hükümlü ile 14 bin 758 tutuklu bulunuyormuş. 81 bin 436 kişi hakkında da adli kontrol kararı verilmiş.

Sadece İçişleri Bakanlığı’ndan 43 bin 648 kişi ihraç edilmiş.       5 bin 225 kişide görevden uzaklaştırılmış.

Soylu’nun verdiği bu rakamlar elbette korkunç bir gerçeği gözler önüne seriyor.

O gerçek devletin içinin bu örgütün mensupları ile doldurulmuş olduğu gerçeği.

Ortada böyle bir gerçek var olduğuna göre şimdi sorulması gereken soru bu işin kim ya da kimler tarafından yapılmış olduğudur.

Bu soruyu sorarken sorumluluğu sadece son onaltı yıldır iktidarda olan AKP’nin üzerine yıkma gibi bir niyetimiz yok.

  FETÖ’cülerin devlet içindeki yapılanmalarının çok daha eski tarihlere dayandığını bilmeyen yok gibi!

Bu yapılanma tarihinin Ecevit dönemlerine, Demirel dönemlerine kadar indiğini biliyoruz.

Ama asıl yapılanmanın, devlet içine asıl çöreklenmenin son onaltı yılda gerçekleştiği de inkâr edilemeyecek bir vakıa.

Şimdi dikkatleri çeken konu şu!

Devlet içini şu veya bu şekilde dolduranlar bir şekilde yakalanıp cezalandırılırken, onların böyle yapılanmasına destek verenler ya da göz yumanlar hakkında bir şey yapılmaması!

Ve de o isimlerin hâlâ en kritik görevlerde bulundukları yolunda oluşan şüphelerin bir türlü giderilmemesi!

İçişleri Bakanı Soylu keşke bu konularda da aydınlatıcı bir açıklama yapmış olsaydı.

Bu yapılanmaya yardım ve yataklık eden şu kadar kişi hükümlü, tutuklu ya da adli kontrol altında demiş olsaydı ne güzel olurdu!

Bu yapılmayınca yani devlet içine çöreklenenler suçlu, çöreklenmeye göz yumanlar ise masum gibi görülmeye başlanınca insanların doğal olarak kafası karışıyor.

Zihinlerde göz yumanların korunup kollandıkları gibi bir şüphe oluşuyor. Yani işin daha açığı işin siyasi patronlarının adı konmadığı ve onlar yargı önüne çıkarılmadığı için gönüller çok rahat değil.

Bu kadar kişi elbette devletin içine gökten zembille inmedi.

Birileri onlara bu imkânı sağladı. İmkâna kavuşanlar hakkında adli takibat yapılırken imkânı sağlayanların ellerini kollarını sallayarak gezmeleri nasıl kabul edilebilir?