Gezi kalkışması Soros
Soros isimli süper milyarderin bizim şu malum GEZİ hareketini paraca desteklediği, planladığı iddia ediliyor.
Bu adam ile ilgili bilgi edinmek istiyorsanız internete bakınız. Hemen peşin karar vermeyiniz, kendinizi âdil bir hâkim yerine koyunuz, inceleyiniz, araştırınız, öğreniniz, ondan sonra hüküm veriniz.
Bir başlık: “Soros’a hangi ülkede ne suçlamalar yöneltiliyor?” (BBC Türkçe)
Sivil Darbeciler GEZİ kalkışması konusunda çok dezenformasyon ürettiler.
Neymiş, oradaki bir iki ağacın kesilmesini istemeyen ağaçsever vatandaşlar ayaklanmış, direnmiş... Yalandır bu. Ülkemizin birçok yerinde ağaç kesiliyor, bazı yerlerde on binlercesi katl ediliyor. Bunlar için kalkışma oluyor mu?
GEZİ bir sivil darbe teşebbüsü idi.
1968’de Paris’te yapıldığı gibi yığınları meydanlara dökmek istemişlerdi.
Seçimle gelen iktidarı, sivil darbe ile yıkmak istiyorlardı.
Ağaç bahane idi, hedef iktidar idi.
Eski egemen azınlık, vesayet sistemini geri getirmek istiyorlardı.
Bunu başaramadılar.
Bizdeki GEZİ’ye benzer bir hareket Ukrayna’da yapıldı, iktidar devrildi ve o ülke çok büyük zararlara uğradı. Rusya Kırım’ı ilhak etti, Don bölgesindeki Ruslar iç savaş başlattı.
GEZİ başarılı olsaydı Türkiye de parçalanacak, bölünecekti.
Bu konuda şahsî görüşlerim, isteklerim şunlardır:
Yeni sivil darbe GEZİ kalkışmaları olmasın, devlet bunlara fırsat vermesin, olursa hemen akamete uğratsın.
Seçimle gelen meşru iktidarlar darbe ile yıkılmasın.
Soros’larMoros’lar böyle darbelere karışmasın, destek vermesin, planlamasın.
Lise ve üniversite gençliğimiz böyle işlere alet edilmesin.
Su uyusun, herkes uyusun ama istihbaratımız uyumasın.
***
Kökü ABD’de olan Evangelistlerİslama ve Müslümanlara aşırı derecede karşıdır. Türkiye’den İslam’ı kazımak, ülkemizi tekrar Hıristiyan yapmak istiyorlar.
Onlar, mülkün Allaha ait olduğunu, O’nun mülkü dilediğine verdiğini, dilediğinden aldığını idrak edemiyor.
***
Allah mülkü emanet olarak verir. Mülk, adaletle idare edilmezse alınır.
***
Eski Sovyetler Birliğinde adalet olmadığı için, korkunç gücüne rağmen yıkılmış, dağılmıştır.
***
Adalet mülkün temelidir. Adalet denince sadece kanunlar, mahkemeler, yargı kararları anlaşılmasın. En geniş manasıyla adalet...
***
Ekilebilir, ekilebilecek bütün tarım topraklarının ekilmemesi, halkın ihtiyacına yetecek buğday üretilmemesi de bir adaletsizliktir.
***
Eğitim sisteminin iyi olmaması da bir adaletsizliktir.
***
Bazılarının Türkiyeyi kadınlaştırma plan ve programları adaletsizliktir.
***
Üniversite bitiren herkes devlet memuru olmak istemesi adaletsizliktir.
***
Trafik keşmekeşi adaletsizliktir.
***
Suç patlaması, cezaevlerinin dopdolu olması...
***
Uyuşturucunun yaygın hale gelmesi...
***
Yüzölçümü ve nüfusu bizden küçük imkânsız Güney Kore’nin muazzam bir otomobil sanayiine sahip olması, yüzde yüz yerli ve millî arabalar üretmesi, bunları bütün dünyada satması; bizim ise hâlâ millî bir otomotiv sanayiine sahip olmayışımız...
***
Ülkemizin şeffaflık ve temizlik notunun yüz üzerinden sadece 41 olması.
***
Her kaçak bina, her kaçak kat bir adaletsizliktir.
***
Her çirkin bina bir adaletsizliktir.
***
Depreme dayanıksız bütün binalar adaletsizliktir.
***
Her trafik kazası bir adaletsizliktir.
***
Kadınlara, kızlara tecavüzler...
***
Zalim avcıların, yaban hayvanlarını zevk için vahşice öldürmeleri.
***
Köpeğin otomobile ip ile bağlanıp koşturulması, yerlerde sürüklenmesi.
***
Zaruret yok iken ağaçların kesilmesi, yeşilliğin tahrip edilmesi.
***
Balıkçıların, avlanması yasak olan küçük balıkları tutması.
***
Akşam olunca filan şehrin falan mevkiinde sokakta, açıkta karı pazarları kurulması.
***
Masaj salonu perdesi ardında fuhuş yapılması.
***
Günde dört veya beş milyon aziz ekmeğin çöpe atılması, israf edilmesi.
***
Saymakla bitmez. Bu adaletsizlikler mülk emanetine zarar verir.
***
Filozof Roma imparatoru MarcusOrelius ne demiş: “Atımın ayaklarındaki nallardan birinin bir çivisi eksik olsa, bütün Roma imparatorluğu bozuktur.” (Düşünceler)
***
Adil Halife Hz. Ömer ne demiş: “Dicle kenarında bir kurdun bir kuzuyu kapmasından dolayı, ilahî adaletin benden hesap soracağından korkuyorum.”
***
Sen kendini savcı mı sanıyorsun diyen birine: Hayır efendim, bendeniz ne savcıyım, ne hâkimim, ne avukat, ne de cellât. Kalemiyle emr-i maruf ve nehy-i münker yapmaya çalışan Müslüman bir yazarım, o kadar.
***
Lafla, edebiyatla Müslüman Öğrenci Yurdu olmaz. Bir yurdun Müslüman olması için birtakım zarurî şartlar ve özellikler vardır. Bunların birincisi: Günlük vakit namazların yurt mescidinde, o sırada yurtta bulunan BÜTÜN talebeler tarafından (Bir eksiksiz) cemaatle kılınmasıdır. Yurtta Hıristiyan ve Musevî öğrenci barınıyorsa onlar, gayet tabiî olarak bu ibadete katılmazlar. Vaktiyle, 1868’den 1912’ye kadar Osmanlı devletinin Batıya açılan penceresi Galatasaray lisesinde, Müslüman öğrenciler için namazı topluca, cemaatle, okulun resmî imamının ardında kılmak mecburî idi. Galatasaray mescidi 1924’te kapatılmıştır. Şu anda kapalı spor salonudur. Çini mihrabı kontrplakla örtülmüş, üzeri boyanmıştır. (Konu sizi ilgilendiriyorsa ‘Hayal Ettiğim Müslüman Öğrenci Yurdu’ başlıklı yazımı internetten indirip okumanızı tavsiye ederim.)