Sekiz dersten kırık almış üst sınıfa geçiyor
Sekiz dersten kırık almış bir lise öğrencisi nasıl bir öğrencidir?.. Okutulmaması gereken bir öğrencidir. Onu zorla, ite kaka, eğitim affıyla okutmak yanlıştır, ileride topluma devlete millete zarar verecek bir iştir. O çocuğumuzu meslekî eğitime yönlendirmek gerekir. Bunu popülistlere anlatmak ne kadar zor.
***
Eğitimde, Singapur’la beraber dünya birincisi olan Finlandiya’da, lisede okurken ileride öğretmen olmak isteyen gençlerin sadece onda biri, seçilerek ayıklanarak eğitim fakültelerine alınıyormuş. Ülkenin en akıllı, en kabiliyetli, en liyakatli, en ehliyetli, en idealist, en başarılı gençleri eğitimci, öğretmen yapılmalıdır. Böyle gençler, tıp, mühendislik, hukuk, siyasal branşlarında okuyanlardan üstün olmalı veya onlarla yarışmalıdır.
***
Öğretmenlerin maaşlarını yükseltmekle eğitim işleri düzelir mi? Mesela bir karar alınacak, para bulunacak ve öğretmenlerin maaşları iki misline, üç bin alıyorsa altı bine çıkartılacak... Eğitim düzelir mi? Kesinlikle düzelmez. Maaşının iki misline yükselmesi, kişiyi daha kaliteli, daha başarılı, daha etkili hale getirmez, hizmetlerini ikiye katlamaz.
***
Öğretmenlik, eğitim işleri idealistlik ister. Bu yoksa eğitim yürümez.
İÇ BARIŞI KORUMAK
Mecusî Hinduistlerin kutsal şehrinde yaşayan başka dine mensup birisi, sosyal barışı korumak için, onların kutsal saydığı ineklere saldırmamalı, o hayvanlara kötü muamele yapmamalı, inek kesmemeli, çarşıdan pazardan inek eti almamalıdır…
Bendeniz Hinduistlerin kutsal şehri Benares’te yaşasam, bir Müslüman olarak ineklere hakaret etmem, tekme atmam, aksine, kaldırımın ortasına yatmış geviş getiren ineği severim, bu ne güzel inek derim, onu okşarım, cebimdeki bisküviden ona da birkaç parça veririm. Böylece sosyal barışı korurum, Hinduistlerin sempatisini kazanırım.
Orada yola yatmış bir ineğe tekme atan veya Hinduistleri, ineğe taptıkları için alenen tahkir eden bir adamın linç edilme ihtimali büyüktür.
***
Hiçbir faziletli, iffetli, kendini bilen, aklı başında, mantıklı, terbiyeli, edepli, görgülü, dengeli, sağduyulu (on sıfat saydım) kadın ve kız, toplum içinde, toplu taşıma vasıtalarında aşırılık sergilemez, kışkırtıcılık yapmaz.
Teşhircilik bir hastalıktır.
***
Muhafazakâr köylerde, şehirlerde, mahallelerde, semtlerde dindar halkı üzmemek, provoke etmemek, kışkırtmamak gerekir.
***
Medenî vatandaşlar, iç barışı bozacak, fitne ve fesada sebep olacak aşırılıklardan, saldırganlıklardan uzak durmalıdır.
***
İslam’ın büyük temel ana değerlerinden biri iffettir, yani cinsellik konusunda ahlaklı ve faziletli olmaktır.
Dıştan sosyolojik Müslüman görünen, asıl kimliği başka olan birtakım agresif İslam düşmanları, senaryosu önceden hazırlanmış kışkırtıcılıklar yapıyor.
Yakın tarihte yapılmış böyle bir provokasyonu anlatayım:
Adnan Menderes zamanında yıkılmış Cağaloğlu camii yeniden inşa edilmiş, bir cuma günü açılışı yapılacak. Halk akın akın gelmiş, cami dolmuş, sokaklara caddelere seccadeler serilmiş. Trafik durmuş. Birkaç dakika içinde namaz başlayacak. İşte tam bu sırada, provokatörler mini etekli bir kadını seccadeli ve secdeli yığının içinden safları yara yara, yaygılara basa basa geçirdiler. Halk olgun davrandı, bir şey yapmadı. Bir hadise olsaydı, kadına el kaldırılsaydı, birileri yaygarayı basacak, o kadını devrim ve laiklik ve kahramanı ilan edilecekti.
O kadının yaptığı büyük bir saygısızlıktı, provokasyondu.
1960’lı yılların sonlarında, her gün bankadaki işine İzmirden gelip giden bir kadın vasıtasıyla Manisanın Müslüman halkını da rahatsız ve tedirgin etmişler, çok üzmüşlerdi.
Yine 60’lı yıllarda, hiçbir kadın ve kızın mini etek giymediği günlerde, mini etekli bir kadını Beyoğlunda salına salına çalkana çalkalana gezdirmişler, parayla tutulmuş bir külhaniyi ona saldırtmışlardı. Senaryo, tiyatro, sinema, provokasyon…
Böyle kışkırtıcılıklar iç barışı zedeler, fitne ve fesada sebep olur. Kaçınılmalıdır.
Müslümanlara dikkatli olmalarını, böyle oyunlara gelmemelerini tavsiye ediyorum.
Müslüman gazeteler, yazarlar, medya organları bu provokasyonları ve şeytanî senaryoları çok ciddî seviyede araştırıp tenkit ve protesto etmelidir.
Ahlaksız, iffetsiz, saldırgan, kışkırtıcı, iç barışı dinamitleyen dinsizlerin tokat yiyeceklerinden hiç kimsenin şüphesi olmasın.
Emr-i mâruf ve nehy-i münker farzını terk ve tatil ederlerse, Müslümanlar da sille yer, bu da unutulmasın.
Tepkisiz kalınmasın ama tepkiler kanunların ve sağduyunun, medeniliğin sınırları içinde kalsın.
***
İngiltere’de de egemen azınlıklar vardır ama onlar Anglikanlığa, diğer dinlere cemaatlere saygılıdır. Bugün, dünyanın, din inanç ibadet teşkilatlanma eğitim dinine uygun hayat tarzı bakımından en hür Müslümanları İngiltere Müslümanlarıdır. Orada 85 Şeriat mahkemesinin faaliyette bulunduğunu söylemekle yetiniyorum. Bizim egemen azınlıklar, vesayetçiler, resmî ideoloji meftunları ve köleleri din konusunda kesinlikle hoşgörülü değildir. Onların bir kısmı şu 2018 yılında hâlâ Türkçe Ezan istiyor, alınları secde görmemişler, namazın Kur’an tercümesi ile kılınmasını arzuluyor.
***
M. Kemal Paşa’nın kapattırdığı Mason locaları çoktan açıldı ama tekkeler, tarikatlar hâlâ yasak. Masonun locası açık, Müslümanın tekkesi kapalı. Eşitlik bu mudur? Adalet bu mudur? Demokrasi bu mudur? İnsan hakları bu mudur?
***
Tarikat, tekke yasağı sürdürüldüğü için bir sürü kötü, sakıncalı iş oluyor. Denetim yok. Sahte şeyhlere dur diyen bir güç yok.
***
Bütün gerçek şeyhlerin ellerinden hürmetle öperim, sahte şeyhlere lânet olsun!
***
Bendeniz tasavvufa, tarikata, gerçek şeyhe, zikrullaha taraftar bir Ehl-i Sünnet Müslümanıyım. Orta yoldayım... Şeriatsız tasavvufa, bozuk tarikata, sahte şeyhe karşıyım.
***
Banka, holding, dev anonim şirket gibi tarikat ve cemaat olmaz.
***
İcazetli gerçek bir şeyhe, bir mürşid-i kâmile intisap eden, onun nasihatlerini hayatına uygulayan Müslüman Mevlasını bulur; sahte şeyhlere, müteşeyyihlere, din sömürücülerine intisab eden belasını bulur.
***
İslam, İman, Kur’an, Sünnet, Şeriat, Ümmet ve Tarikat hizmetleri, o hizmetleri yapmaya ehliyeti ve liyakati olan ihlâslı kimselere verilmelidir. Bu kaideye uyulmazsa din ve tasavvuf elden gider.
***
İslamı Kalkındırma ve Müslümanları Kurtarma Derneğine başkan olmuş... Maaş dolgun, her türlü imkân var. Lüks bir hayat sürüyor. Otomobili harika. Yemekler nefis ve leziz. Lakin ehliyeti niyeti yok, hizmet etmiyor, edemiyor. Yazıklar olsun ona!