İsbat edemezlerse haysiyetsiz ve şerefsiz olurlar
Efendiler benim inançlarıma, fikirlerime, dünya görüşüme karşı olabilirsiniz ama hiçbir aslı esası olmayan yalanlarla, iftiralarla beni yıpratmağa hakkınız yoktur. Değilim ama bana gerici, tutucu diyebilirsiniz, umurumda bile değildir, lakin TAMAMEN yalan olan 350 bin dolar, Kanlı Pazar’ı o tertipledi, Genelkurmay onu Filan dairesine aldı kuyruklu yalanlarıyla saldıramazsınız. Elinizde hiçbir isbat edici delil yok. Benim elimde, 350 bin dolar hikâyesinin yalan ve düzmece olduğuna dair kesinleşmiş mahkeme kararı var... Kanlı Pazar olayı ile alakam olmadığına dair de kesinleşmiş mahkeme kararı var... Genelkurmay hikâyesi de yüzde yüz yalandır, iftiradır, düzmecedir, balondur. Delilsiz, isbatsız iftira edenler, şereflere saldıranlar iddialarını ispat edemezlerse kendileri şerefsiz ve haysiyetsizdir.
***
Bay General, bana saldıranlar!.. İddialarınızı isbat eden delilleri, belgeleri merakla bekliyoruz. Susmaya hakkınız yoktur. Acele edin.
***
Müslüman kesime sızan eyyamcılar, münafıklar, Kriptolar, arivistler, Marksistlar... Bunları bilmedikçe, bunlara karşı tedbir almadıkça işimiz çok zordur.
***
Sarhoş sürücüler dehşet saçıyor... Ehliyetsiz sürücüler dehşet ve ölüm saçıyor. Bir kart olarak ehliyeti var ama gerçekte ehliyeti yok, işte onlar dehşet ve ölüm saçıyor... Hız hastaları dehşet ve ölüm saçıyor... İntihar eder gibi araba kullananlar var... Yollar mezbaha gibi... Otobüs duraklarına, yaya kaldırımlarına giren, halkı biçenler var... Kasksız motosiklet kullananların haddi hesabı yok. Trafiğimizi nasıl ıslah edeceğiz?.. Bir ülkenin, bir toplumun medeniyet seviyesi trafiğinden anlaşılır. Biz trafik konusunda niçin Singapur gibi olamıyoruz?
***
Latin yazısını zorlamanın, zorlama dil devrimi yapmanın bu devlete, bu ülkeye, bu millete faydası mı oldu zararı mı? Bu sorunun cevabını İngiliz araştırıcı Geoffrey Lewis “Trajik bir Başarı: Türk Dil Devrimi” adlı kitabında veriyor. Ey Kemalistler, Atatürk düşmanı bu İngilize niçin cevap vermiyorsunuz?
***
Şapka yüzünden adam asılıyor ve birileri bunu uygarlık diye alkışlıyor. Vah vah.
***
Bir sohbet esnasında Nurcu bir öğrenci ile tanıştım. Namaz takkesi alması için 24 saat mühlet verdim. Osmanlıcası iyiymiş, geçerli not aldı. Geleneksel islamî sanatlardan birini öğrenmesini hararetle tavsiye ettim.
***
Ana soru şudur: Türkiye son yüz yılda niçin Ortadoğu’nun Japonya’sı olamadı? Bizim yüzölçümümüz onlarınkinden fazla... Demirimiz var, kömür var, az da olsa petrol var. Coğrafî durumumuz sanki dünyanın merkezi. Onların kendilerini yüzde yüz doyuracak toprakları yok, biz ise onlar kadar çalışsak kaç ülkeyi doyurabiliriz. Niçin onlar gibi olamadık? Niçin onlar gibi Nobeller kazanamadık? Şapka yüzünden adam asmakla, bin yıllık millî yazıyı yasaklayıp Latin yazısına geçmekle, Ayasofya’yı kapatmakla, tercüme kanunlarla, rakıyla şarapla, açık saçıklıkla, ecdada sövüp saymakla Japonya olunmuyor, medenî olunmuyor. Önemli olan serpuş değildir, kafanın içidir.
***
THY uçaklarında yolculara “Hanımefendiler, beyefendiler, sevgili çocuklar” diyerek hitap ediliyor. Kemalist devrimlere aykırı bir hitap tarzı ama çok güzel.
***
İnsanın bilgisi, kültürü, malumatı arttıkça cahilliği de artar. İsbatı basittir: Birinin bildiklerini bir daire olarak düşünelim. Bu dairenin dışındakiler bilmedikleridir, yani cahilliğidir. Bilgi dairesi genişleyince, cahillik çizgisi de genişliyor.
***
Türk medyası nasıl çöküyor? Biri bu konuda ciddî, doyurucu bir rapor yazsa da konuyu anlasak kavrasak algılasak.
***
Bir Yunan generali, Türkler kayalıklarımıza çıkarsa onları yok ederiz demiş. Yunan halkının bu gibi sözlere gerçekten çok ihtiyacı var.
***
Aziz Müslüman kardeşim, ihtiyacın varsa biraz daha fazla uyumak istiyorsan, mutlaka yatakta uyu. Sakın ola ki, ayakta uyuma.
***
Yeni yapılmış büyük bir camiin önünden geçtim. On beş milyon lira sarf edilmiş. Sanırım mihrabına geçecek minberine çıkacak kürsüsüne oturacak din hocası için bir kuruş bile harcamamışlardır. Cami binasına on beş milyon mu harcanıyor, orada hizmet verecek hoca için yirmi milyon lira harcama yapılması gerekir. Aslı hizmeti binalar kubbeler minareler vermez, vasıflı hocalar verir. Onlar yoksa hizmet de olmaz.
***
Din hizmetleri paraya, kazanca, zenginliğe, benliğe, şöhrete, makam ve mevkie, alkışa, prestije alet edilmez. Din hizmetlerinde İHLÂS ana ve temel şarttır. İhlâsın yanında ilim, irfan, hikmet, akl-ı selim, firaset olmalıdır.
***
Türkiye Müslümanlarına, ehliyetli bir heyet tarafından hazırlanmış bir tek Kur’an tercümesi ve meali yeter. Bugün kitap piyasasında yüzlerce meal ve tercüme var. Bu çokluk Dine ve Ümmete büyük zarar veriyor.