Hepimizi kullandılar!
Aaa, Gülen de, M. Şevket Eygi de Özel Harp tarafından kullanılmış! Kullanılmayan mı vardı ki! Yok, eğer “eleman” idi iseler o ayrı bir konu. Eygi “eleman” iddialarını şiddetle reddediyor. “Kullanılma”ya gelince, bir zamanlar herkesin “Gülenci “olması gibi, hepimiz komünizmle mücadelede “gönüllü” değil mi idik!. Mesela “Kalkancı”nın peşine takılanlar kimin peşine takılmış oluyorlardı. Dün kullanıldık, bugün hâlâ birileri birilerini kullanmaya devam ediyor, yarın da kullanacaklar gibi bu akılla gidersek. Bunun sağı-solu, Alevisi-Sünnisi, laiki-İslamcısı farketmiyor. Şunu bir anlamamız gerekiyor: Birbirimize karşı kazanacak bir zaferimiz yok, ama birlikte kazanacağımız tek bir zafer var.
FETÖ herkesi kullanmadı mı? Gezi’de kullanılmadık mı? Soğuk savaş yıllarında aynı ülkenin çocuklarını sağ-sol diye ayırıp, birbirine kırdırdılar. Aynı silahla sağ ve sol kahvehaneleri taradılar.
Ben İmam Hatipte iken MHP’li Faruk Akkülah bizim hocamızdı, sık sık komünizmle mücadele toplantıları, eylemleri, protestoları yapılırdı. Giderdik / Götürülürdük. Ne de olsa Amerika “Ehli kitaptı”, komünizm gibi bir dinsizlik cereyanına karşı ehli kitapla ittifak içinde olmak gerekti. “!?” Nurcu abiler de aynı fikirdeydi.
Bu iş aynı zamanda Solcu CHP’ye karşı Sağcı DP’nin yanında olmak gibi bir şeydi. Alevi, Kemalist, solcuların, Sekülerlerin çocukları köy enstitülerine giderdi, sağcıların, Sünnilerin çocukları İmam Hatibe. Biri köye öğretmen olurdu, ötekisi imam. Ve tabi yerlerdi birbirini. Jandarma da gelir bunları toplardı. Biz NATO’cu gözüyorduk ama öte yandan NATO’ya karşı sokağa çıkanlar da aynı oyunun parçasıydılar ve aynı merkezden yönlendiriliyordu.
İşin aslı şu: Birileri aynı ülkenin çocuklarının kanları ve gözyaşları üzerine kendilerine iktidar ve servet üretiyordu. Bu kirli oyunun adı “Kontrollü bunalım stratejisi” idi. Bizi bize kırdırıyorlardı.
Bu oyunun senaristi, ya da paralı tetikçisi olmak başka bir şey, bu oyunda kullanılmak başka. Aynı şey değil. Elbette aklımızı kullanıp bu oyuna gelmemeli idik, ama geldik. İyi niyetlerimiz bizi kurtarmaz. Bilmemiz gereken bir başka gerçek vardır: Cehennemin yolları iyi niyet taşları ile döşelidir. Şeytanın ve onların işbirlikçilerinin varlığı günah işlememizin gerekçesi, mazereti olamaz.
Ben 70’lerin ortalarında oynanan oyunu farkettim ve “diyalog” arayışlarım bu kirli ve kanlı olaylarda taraf olmamak yönünde idi. Mesela bizim Yeniden Milli Mücadele neyin nesi idi. Bugün şu PKK neyin nesi. Sosyalist, antiemperyalist geçiniyorlardı, ABD Emperyalizminin tetikçisi oldular. Selahaddin’in çocuklarını haçlı ordusuna asker yapmaya çalışan kirli bir oyuncağa dönüştüler.
Sahi DHKP-C’li geçinen Fehriye Erdal, Sabancı’yı (Ona göre o bir kapitalistti, kendi sosyalist) vurdu, sonra NATO’nun karargâhının bulunduğu şehre sığındı.
Yahu, İmam Hatip konusu, TSE damgalı bir dinin misyonerliği için bir proje değil mi idi? Allah yardım etti de bu tuzağı bozduk ama bu defa da kendi kurdukları İHO’larına düşman oldular.
Soğuk savaşın tüm tarafları, aynı oyunun parçaları idiler. FETÖ başından beri bu kirli oyunun bir parçası idi. Bu işi profesyonelce yapıyordu. CHP gibi, DP de bu oyunun bir parçası idi. Halkın kendi iradesi ile kendi partisini kurmasına fırsat vermediler. Ezanın aslına döndürülmesi ve İmam Hatip okulları ile halkın dikkatlerini bu yöne çektiler. Fetih kutlamaları ilk kez DP iktidarı döneminde yapıldı. Cumhuriyet gazetesi 1954’de 1 yıl şeriatçı yayın yaptı. Faşist oldular, komünist oldular, Amerikancı oldular, İslamcı da oldular sonunda. Bugün Laikçi geçiniyorlar.
Mehmet Şevket Eygi, Genelkurmay İstihbarat Dairesi eski Başkanı emekli Korgeneral İsmail Hakkı Pekin’in, kendisi hakkında 1959’da Özel Harp Dairesi içinde “görevlendirildiği“ iddiasına sert tepki gösterdi ve şöyle dedi: “İftiralarınızı ispat ederseniz bana, edemezseniz size ait olacak yedi sıfatı tekrar ediyorum: Şerefsiz.. Namussuz.. Alçak.. Müfteri (iftiracı).. Yalancı.. Vicdanı ve kalemi satılık veya kiralık.. Haysiyetsiz. Pislik.. Rezil.. Saldırgan köpek.. Fitneci.”
Pekin “kullandık” mı dedi, “Görevlendirdik” mi dedi. Allah belalarını versin, herkesi kullandılar. Politikacıları, bürokratları, Diyaneti, üniversiteleri, STK’ları, medyayı, iş adamlarını kullanmadıkları kimse kalmadı. Ama kimse çıkıp bizi kullandılar da demiyor, ya da pek az kişi açık yüreklilikle ve dürüst bir şekilde gerçekleri konuşmuyor. “Kullanıldık” demek bile ağırlarına gidiyor. Bir türlü “İnni küntü minezzalimiyn” diyemiyoruz. Ahvali şahsiyeye müteallik günahlarınızdan söz etmiyorum. Etkisi devam eden ve bedelini toplumun ödediği veballer, yanlış işler var. Niye bunları itiraf etmiyoruz. Tevbe etmiyoruz, insanları uyarmıyoruz. “Nisa suresi, 135. ayet: Ey iman edenler; kendiniz, ana-babanız ve yakınlarınız aleyhinde de olsa Allah için şahid olarak adaleti gözetin. İster zengin, ister fakir olsun; onları Allah’ın koruması daha uygundur. Adaletinizde heveslere uymayın. Eğer dilinizi büker veya yüz çevirirseniz; Allah, yaptıklarınızdan haberdardır. Maide Suresi, 8. ayet: Ey iman edenler, adil şahidler olarak, Allah için, hakkı ayakta tutun. Bir topluluğa olan kininiz, sizi adaletten alıkoymasın. Adalet yapın. O, takvaya daha yakındır. Allah’tan korkup-sakının. Şüphesiz Allah, yapmakta olduklarınızdan haberi olandır. Maide Suresi, 42. ayet: Onlar, yalana kulak tutanlardır, haram yiyicilerdir. Sana gelirlerse aralarında hükmet veya onlardan yüz çevir. Eğer onlardan yüz çevirecek olursan, sana hiçbir şeyle kesin olarak zarar veremezler. Aralarında hükmedersen adaletle hükmet. Şüphesiz, Allah, adaletle hüküm yürütenleri sever.”
Burada Pekin, dürüst olmak ve yedikleri halttan dolayı özür dilemek, pişman olduğunu söylemek zorunda, eğer doğru söylüyorsa. Yok, yalan söylüyorsa o zaman Eygi’nin suçlamasını hak ediyor demektir. Bu cinayetleri işleyenler müfsit insanlardır ama kendilerini tanıtırken “ıslah edicileriz” derler. İyi bilin ki onlar bozguncuların ta kendileridir. Bakın bunlar her kılığa girer. Herkesi kullanırlar. Şimdi de bu Masonlardan kripto FETÖ’cülere loca hazırlıyorlarmış. Localar her devrin dokunulmazları ya! Hiçbir darbede Mason locaları kapatılmadı. Her darbeden sonra kurulan hükümette bunlar kabinenin yaklaşık üçte ikisini oluşturdular. Hiçbir Mason locası yöneticisi de darbeye, darbecilere yardım ve yataklıktan yargılanmadı bugüne kadar!
15 Temmuz darbe girişimi sonrası FETÖ yapılanması içinde yer alanlardan dışarıda kalanları korumak için Masonlar devreye girdi. Masonlar bu kripto FETÖ’cüleri şemsiyeleri altında koruma altına almak için yeni localar kurduruyorlar. Bu durum bir sürpriz olmasa gerek.
Evet, Salih Tuna doğru söylüyor: “FETÖ’cü olduğu artık herkesçe malum “Türk Solu”nun “Atatürkçüleri” ve solcuları nasıl manipüle etmeye çalıştığı unutulmasın. Hiç kimse sol görüşlü yurttaşlarımızı taklaya getirmesin. 16 Şubat 69’da Amerikan 6. Filosu’nu protesto eden solculara karşı kimi sağcılar taklaya getirilmişlerdi. “Emperyalizme ve sömürüye” karşı solcuların tertiplediği mitinge, “Müslüman Türkiye” sloganıyla saldırmışlardı. Oysa gerçek Müslümanlık, o solcularla birlikte, “Bağımsız Türkiye”, “Hoşt Amerika”, “Amerika, Amerikalı it evine git” sloganları atmaktı. O yıllarda “komünizm geliyor” korkusuyla nasıl ki kimi sağcılar zillete düşürüldü, bugün de “Erdoğan nefreti” üzerinden solcular ABD’nin yanına yani zillete düşürülmek isteniyor.”
Tuna’nın bir önerisi var: “Bu oyunu en iyi deşifre etmesi gereken de Mehmet Şevket Eygi’dir. Kanlı Pazar’dan 1 gün önce (Bugün gazetesinde) şu ifadelere imza atmıştı: ‘Cihada hazır olunuz... Onlarda taş, sopa, demir, molotofkokteyli mi var? Biz de aynı silahları kullanmaktan aciz değiliz...’ manşetini kim, niçin ve nasıl attı. O kimdi? Herkes biliyor ki Gladio’yu ABD kurdu. Kadrolarında sağcı da var solcu da, şeyh de var fahişe de, milliyetçi de var liberal de. Ve bizi bu kirli oyunda tepe tepe kullandılar. Bana göre de Eygi’nin suçlamaları reddetmesinden öte söylemesi gereken başka sözler de var. Güngörmüş bir abimizdir, yaşı-başı ile bu konuda onun şahidliği ufkumuzu aydınlatacak önemli bir şahidlik olacaktır.
Selam ve dua ile.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.