ABD Başkanı Trump’ın son açıklamaları Suriye’deki PKK uzantıları PYD ve YPG gibi oluşumların ABD tarafından korunup kollandıklarını gayet net bir biçimde ortaya koyuyor.

Başkan Trump Türkiye’nin bu oluşumlara zarar vermesi(!) halinde Türkiye’yi ekonomik açıdan çökertmekle tehdit ederek büyük bir skandala imza atmış bulunuyor.

ABD Başkanı Trump’ın bu tehditlerine karşı verilen cevaplar ise hâlâ, “Kürtlerle teröristleri birbirine karıştırmayın” demeden öteye pek geçmiyor.

Türkiye, “Teröristler ortaklarınız ve müttefikleriniz olamaz” diyerek ABD Başkanı Trump’ı uyarmayı sürdürüyor ama artık bu uyarıların “nafile uyarılar” olduğunun idrak edilmesi gerekiyor. Türkiye istediği kadar Kürtlerle bir derdi olmadığını, bütün çabanın terörle mücadele olduğunu anlatmaya çalışsın!

Karşısında bunu anlayacak bir kafa yok! Onlar için en önemli mesele kendileri adına savaşan PYD ve YPG gibi oluşumlara sahip çıkmak ve onlara dokunulmaması! Onların tüyüne bile zarar gelmesine karşılar.

Terör örgütü PKK’nın Suriye’deki uzantıları PYD ve YPG gibi oluşumlar dışında kalan Kürtler ise ABD için bir değer ifade etmiyor.

Onlar topyekûn imha edilseler gıkları çıkmaz. Yeter ki kendilerine uşaklık yapanlara bir zarar gelmesin!

ABD’nin bu yaklaşımını iyi bildiğimiz için Başkan Trump’ın tehditlerini ciddiye alıyor ve rahip Brunson meselesinde olduğu gibi yine Türkiye’nin üzerine dolar oyunları ile gelmelerinden endişe ediyoruz.

Rahip Brunson Trump’ın istediği tarihte tahliye edilmedi diye dolarla nasıl oynamışlar ve ekonomimizi köşeye sıkıştırmaya çalışmışlardı.

Bunu iyi hatırlıyor ve hiç unutmuyoruz. Şimdi benzer taktiklerle karşımıza çıkmaları bizim açımızdan sürpriz olmayacaktır. Bu nedenle Türkiye’den yapılan, “ABD’nin stratejik ortaklığımızı onurlandırması bekliyoruz” türenden açıklamaları “beyhude açıklamalar” olarak görüyoruz.

ABD’nin Türkiye’nin “stratejik ortağı” falan olmadığı artık kabullenilmeli ve buna göre politika geliştirilmelidir. ABD’nin stratejik ortaklarının terör örgütü PKK’nın Suriye’deki uzantıları PYD ve YPG gibi oluşumlar olduğu idrak edilmelidir.

Nafile beklentiler ile vakit öldürülmeden gerçeklerle yüzleşmeli ve dış politikamız ona göre şekillendirilmelidir. Yani ABD’ye akıl vermeye kalkışılarak, yön vermeye uğraşılarak mesafe alınamayacağı bilinmeli ve dolar üzerinden yapacakları bir ekonomik müdahaleye karşı ön hazırlık yapılmalıdır.