Müslümanlar birbirleriyle rekabet edemez
Müslümanlar arasında düşmanlık, rekabet haramdır. Müslüman şahıslar, cemaatler, tarikatlar, vakıflar ve diğer sivil toplum kuruluşları birbirlerine rakip olamazlar. Onlar ancak ve ancak, hayırlı işlerde müsabaka (kardeşçe yarışma) yapabilirler. Rekabet ve düşmanlık iman kardeşliğine yakışmaz, onunla bağdaşmaz. Allah, kadim Kelamı Kur’anda “Şüphe yok ki, mü’minler kardeştir” buyuruyor. Rekabet ve düşmanlık bu kardeşliği berhava eder, Ümmet birliğini yıkar ve bütün Müslümanları zillete, esarete, köleliğe, yenilgiye götürür.
***
MÜSLÜMAN YURTLAR
Müslüman talebe yurtlarının vazifesi ve fonksiyonu, gençleri barındırmaktan, onlara yemek yedirmekten, kışın ısıtmaktan, ders çalışma salonları temin etmekten, duş ve WC hizmetlerinden ibaret değildir. Asıl vazife, gençleri ilmen ve ahlaken iyi yetiştirmek, onları vasıflı güçlü üstün güzel Müslümanlar haline getirmektir. Ülkemizde binlerce Müslüman öğrenci yurdu bulunmakta ve hizmet vermektedir. Bu hizmetlerin birincisi, bütün öğrencilere DOĞRU ilmihal bilgileri ve din kültürü öğretmektir. Bu yapılmazsa büyük bir eksiklik olur. Öğretilen ilmihal ve kültür, Fırka-ı Nâciye Ehl-i Sünnet ve Cemaat mezhebine uygun olmalıdır. Üniversitenin hangi branşına gidiyorlarsa gitsinler, gençlerimizin yüzde yüzü sahih ilmihal bilgilerine, doğru din kültürüne sahip olmalıdır. Bu konularda icazetli Ehl-i Sünnet alimleri ders vermelidir. (İcazetsiz ilahiyatçılar bu dersleri veremez.) Biz kurs açarız, isteyen katılır öğrenir demek çok ama çok yanlıştır. Bu dersler mecburî olmalıdır. Öğrenmek istemeyenler yurda alınmamalıdır.
İkinci büyük hizmet yurtlarda beş vakit namaz kılmanın mecburî olmasıdır. Bu olmazsa o yurt Müslüman öğrenci yurdu olmaz. Muhterem bir zatın yolundan giden bir cemaat bunu yapmaktadır. Ötekiler de yapabilir. Yurtların, bütün öğrencileri içine alabilecek mescidleri olmalı, Ezan okunmalı ve ehliyetli ve liyakatli bir imamın ardında orada barınan herkes topluca namaz kılınmalıdır.
Osmanlı devlet-i aliyesi 1868’den 1912’ye kadar Galatasaray Sultanîsinde bunu yaptı da biz niçin yapamayacakmışız? (Namazın mecburi olmasını İttihadcılar, Jön Türkler, Dönmeler kaldırdı.)
Yurtlarda öğrencilere İslam ahlakı, İslam edebi, İslam görgüsü, nezaketi, kibarlığı, mürüvveti, medenî zihniyet kazandırılmalı; onlar ahlaklı, faziletli, meziyetli Müslümanlar olarak yetiştirilmelidir.
Yurtlara ayakkabı ile girilmemelidir. Yurdun her yerinde (WC’ler dışında) yere seccade sermeden namaz kılınabilmelidir.
Müslüman yurtlar, Japon okullarından daha temiz ve tertipli olmalıdır.
Yurtlarda, bütün öğrencilere mükemmel Osmanlıca ve 1920’lerin zengin edebî Türkçesi öğretilmelidir.
Yurtlarımızda sanat güzellik estetik kültürü ve boyutu kazandırılmalıdır.
Velhasıl, yurtlarımız birer olgunlaştırma ve ıslah merkezleri olmalı, oralara eksik gelenler tamama ermiş olarak hayata atılmalıdır.
Önemli bir husus: Hiçbir Müslüman yurdunda cemaat, tarikat, hizip fırka, şeyh, hoca holiganlığı, militanlığı, ruhbanları erbablaştırıcı telkinler ve propagandalar yapılmamalıdır.
Bütün öğrencilere Ümmet birliği ve zamanın İmam-ı Kebirine biat ve itaat şuuru aşılanmalıdır.
Müslüman yurtlarında öğrenciler dinî konularda tartışamaz, çekişemez.
Bir incelik de şudur: Yurtlarda bir dilim değil, bir lokma değil, bir ekmek kırıntısı bile çöpe atılmamalıdır. Bir kaşık yemek, pilav tabağındaki bir tek pirinç tanesi bile ziyan edilmemelidir. İsraf haramdır.
İlgililere ve sorumlulara saygı ile sunulur.
***
Küçük beyinler ve zihinler, aynı anda bir konudan fazlasını kavrayıp kucaklayamıyor. Bazen Gazze Gazze diye bağırıyor, ağlıyor, yırtınıyoruz. Sonra onu unutup ah Arakan Müslümanları diye feryat ediyoruz... Hep, bir konu üzerinde duruyoruz. Beş, on, yirmi önemli, ciddî, hayatî konuyu hep birlikte aklımıza sığdıramıyoruz.
***
Halk yığınları somut konuların üzerinde duruyor, soyut konuları gündeme getirmiyor.
***
Büyük medyanın bugünkü haliyle Türkiye daha kaç sene ayakta kalabilir?
***
Cumhuriyetin yüzüncü yılına varmaz, 2022’ye kadar dünya çapında çok önemli hadiseler, gelişmeler, âhir zaman savaşları, ihtilaller, iğtişaşlar, darbeler, Melhame-i Kübralar, kıyımlar, yıkımlar olacağını sanıyorum. Gaybı ancak Allah bilir. Benimkisi zandır.
***
İki türlü ateist ve dinsiz vardır:
Birinciler: İslama ve Müslümanlara saldırmazlar, küfrün militanlığını yapmazlar, çoğunluğun temel hak ve hürriyetlerine saygı gösterirler.
İkinciler: Deli dana mütecaviz agresif ateistlerdir. Çoğunluktaki Müslümanları ikinci sınıf vatandaş, sömürge yerlisi, başı ezilecek düşman, parya olarak görürler, vesayet (apartheid) sistemine taraftarlardır. Laiklik perdesi altında çoğunluğa zulm ederler, demokrasinin canına okurlar.
***
Demokrasinin, insan haklarının beşiği olan İngiltere’de seksen beş adet var da, Türkiye’de niçin olmasın?
***
İngiltere’de İslam medresesi, Tasavvuf tekkesi açmak serbest de, Türkiye’de niçin değil?
***
Her cemaatin, topluluğun bir reisi, karıncaların arıların termitlerin beyleri, Katoliklerin Papa’sı, Tibet Budistlerinin Dalay Laması, Anglikanların Başpiskopusu, Yahudilerin Hahambaşıları, Masonların Üstad-ı Âzamları, gemilerin kaptanları, okul ve fabrikaların müdürleri, uçakların pilotları var da, Müslümanların niçin bir başı yok?
***
O zavallı çocuk aslında o kadar zekasız değildi. Kötü eğitim, kötü medya onun aklını köreltti, sersemleştirdi, şaşkın ve şapşal hale getirdi. Zavallıya laf anlatmak mümkün değildir. Allah kurtarsın.
***
Kurtuluş reçetesi isteyen zata:
Kurtulmak, necat ve felah bulmak, yükselmek, aziz olmak istiyorsan, (1) Tevhid inancına bağlan... (2) Peygamberi (Salat ve selam olsun ona) önder, örnek, model kabul et, Sünnetine sarıl, yolundan izinden git... (3) Onun Allah katından getirdiği kutsal Kitab Kur’anın emirlerini yap, yasaklarından uzak dur, öğütlerine kulak tut, kıssalarından ibret al... (4) Şeriatın hükümlerine uy... (5) Ümmet birliği içinde yerini al... (6) Zamanın İmamına biat ve itaat et; onun, dine uygun bütün emirlerini yerine getir, sakın isyankâr ve bâği olma... (7) Ahlak sistemlerinin en üstünü olan İslam ahlakı ile müzeyyen ve mütehalli (süslü, ziynetli) ol... (8) Dünya vazifelerini ve hizmetlerini yapar olduğun halde ahirete dönük ol... (9) Kötülüklerle çok emr eden nefsine tabi olma, onu aklama, aksine onu gemle zincirle... (10) Kuyruğuna dünya kabakları bağlama... (11) Din sömürüsü yapma, Allahın ayetlerini ucuza pahalıya satma, Allah ile olan bütün işlerinde ihlaslı, yaratıklarla olan muamelatında adil ve insaflı ol... (12) Diline hakim ol, yalan söyleme gıybet etme, öteki lisan afetlerinden sakın... (13) Sen kılavuz ve rehber seviyesinde değilsen, kendine, Resulullah’ın vekili, vârisi, halifesi olan kâmil ve mükemmil (olgunlaştırıcı) bir kılavuz, rehber, mürşid bul, onun emirlerini dinle, öğütlerine itaat et.
(Muteber din kitaplarından çıkardığım, üstad ve hocalarımdan öğrendiğim iyi, faydalı, kurtarıcı, ebedî saadete götürücü bilgileri yazdığım için bazıları “Bu kendini bilmez herif kim oluyor da halka nasihat ediyor” şeklinde tepki gösteriyormuş. Faziletli şeyleri yazmak, o faziletlere sahip olduğunu iddia etmek manasına alınmamalıdır. Bendenizin hiçbir fazileti yoktur. Nakl etmek suç değildir. Bendeniz, kendimi cümleden edna bilirim. Hürmetle arz olunur.)
***
İLİM YAYMA CEMİYETİ mensuplarına, sorumlularına, bilcümle hizmetkarlara umumen selam ediyor, kendilerine ve diğer İmana, İslama, Kur’ana, Sünnete, Şeriata, Tarikata, Ümmete rızaen lillah, muhlisen lillah doğru dürüst hizmet eden BÜTÜN; hakikî, has, sadık, salih hizmetkarlara, hademe-i hayrata, sivil toplum kuruluşlarına hayırlı başarılar diliyor, tevfiqat-ı ilahiyeye nail olmalarını niyaz ediyorum.