Can Dündar'a teessüf
"Mustafa" filmiyle fırtınalar kopartan Can Dündar, Kanal D'deki "Genç Bakış" programında Kemalist gençlerin taarruzlarını göğüsledi.
Nasıl göğüsledi?
Mustafa Kemal'e hayran olduğuna dair teminat vererek…
"Atatürkçüler"den daha "Atatürkçü" olduğunu ima ederek…
Filmde geçen ve 'Atatürk imajını sarsabileceği' gerekçesiyle eleştirilen bazı sözlerin aslında 'Atatürk'ün lehinde' olduğunu savunarak…
Kısacası, 'Herkes Atatürkçü olmaya mecburdur' ve 'Atatürk eleştirilemez' diye düşünenlerin dümen suyunda giderek!
* * *
Mustafa Kemal'i diktatör olarak tanımlayan Fransız gazetesinin "o devrimler başka türlü yapılamazdı" dediğini de hatırlatıp, 'Ben aslında Atatürk'ün tarz-ı siyasetini eleştirmiyorum, tam tersine o siyasetin ne kadar makul olduğunu anlatmaya çalışıyorum' mesajını verdi Can Dündar.
"Atatürk çok partili demokrasiyi denemiştir, fakat şu veya bu sebeple amacına ulaşamamıştır. Bugünkü Atatürkçülük, demokrasiyi savunmak olmalıdır" gibi sözlerle, 'İstinatgâhı Atatürk olmayan bir dava vazedilemez!' dayatmasına boyun eğdi.
Mustafa Kemal döneminde yapılan "Atatürk heykelleri"nin yeni otoriteyi herkese kabul ettirmek için zaruri olduğunu söylemekten bile geri durmadı.
Dahası, "Devrim kendi çocuklarını yedi" iddiasını geri çekti!
Malum; 'çok kritik kararları kimseye danışmadan alıyor' diye Mustafa Kemal'i eleştiren ve Halk Fırkası'ndan ayrılarak Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası'nı kuran Karabekir Paşa, Rauf Bey ve Ali Fuat Bey "İzmir Suikastı" bahanesiyle tutuklanıp idam talebiyle yargılandı ve böylece saf dışı bırakıldı.
Çıkarılan "Takrir-i Sükûn" kanunu ile basındaki muhalifler de etkisiz hale getirildi.
Filmde bu süreci anlatan ve 'bütün muhalifler susturuldu, devrim kendi çocuklarını yedi' diyen Can Dündar, "İzmir Suikastı Davası"nın şaibeli bir dava olduğuna –yani yukarıda mezkûr zevâtın masum olduğuna- inandığı ve bunu "Genç Bakış" programında da ifade ettiği halde, Abbas Güçlü'nün "Atatürk arkadaşlarına karşı vefasız mıydı?" sorusuna şu acayip cevabı verdi:
"Arkadaşları Atatürk'e karşı vefasızdı."
Ordusunu Mustafa Kemal'in emrine vererek "Milli Mücadele"yi mümkün kılan Karabekir Paşa, sırf Mustafa Kemal'in "tek adam"lığını içine sindiremediği için "vefasız" oldu, öyle mi?
Rauf Bey, 'Demokrasisiz cumhuriyeti ne yapayım?' dediği için "vefasız" oldu, öyle mi?
Ömrünü Mustafa Kemal'le paylaşan Ali Fuat Bey, 'bir muhalefet partisi de lazım' dedi diye "vefasız" oldu, öyle mi?
Öyleyse Mustafa Kemal ömrünün son demlerindeki yalnızlığını paylaşması için niye 'vefalı' arkadaşlarına değil de Ali Fuat Bey'e müracaat etti? (Filmde de var)
'Kendini kurtarmak' için Karabekir Paşa, Rauf Bey ve Ali Fuat Bey'i 'satan' Can Dündar'a teessüf ediyorum.