Patladı, patlayacak derken
Birçok insan Fransa’da başlayan olayların diğer Avrupa ülkelerine yayılıp yayılmayacağını merak ediyordu. Merak edilen bir diğer konu, Venezuela’da Maduro’nun akıbeti.
Ve yine merak edilen bir başka konu: Çin-ABD ilişkileri.. Başka bir “felaket” konusu: BM Genel Sekreteri Antonio Guterres uyardı: “İklim değişikliği hızlı ilerliyor ama uluslararası toplum gerekeni yapmıyor. Gerekenlerin yapılması için siyasi irade de yok. Eğer yüzyılın sonunda hava sıcaklığı 1,5 derece artarsa, felaket bir durumla karşılaşacağız” dedi.
Çin’i unuttuk bu arada değil mi? Çin’den “nükleer” gözdağı! ABD ile gerilim yaşayan Çin, 4 bin 500 kilometre menzilli nükleer savaş başlığı taşıma kapasitesine sahip DF-26 balistik füze testi gerçekleştirdi ve ‘ABD’ye sağlam bir cevap verilecek’ dedi.
Anlayacağınız doğudan-batıdan gelen haberlerde insanların yüreklerini ferahlatıcı bir haber yok.
ABD’nin Venezuela’da başlattığı darbe girişiminin ardından AB ve Rusya’dan gelen açıklamalarda taraflar yerini belli etti. AB Konseyi Başkanı Donald Tusk, Trump’a destek veriyor. Tusk, “Bu kararlarını umarım tüm Avrupa Venezuela’daki demokratik güçlere destek verir. Maduro’nun aksine Ulusal Meclis ve Juan Guaido Venezuela vatandaşlarının verdiği demokratik yetkiye sahip’ ifadeleri ile açıkladı. ABD ve AB kavgalı olsa da, 3. ülkelere karşı birlikte hareket ediyorlar.
Darbeciler Demokratmış!
Öte yandan; AB ülkelerinin aksine, Rusya ise Maduro’yu desteklediğini açıkladı. ABD’nin Venezuela’da Maduro yanlılarına karşı darbecileri desteklemesi ve Maduro yanlılarının icraatları tartışma konusu oldu.
Bu arada; Maduro Seferberlik Çağrısı yaptı! Erdoğan ise Maduro’yu aradı ve destek mesajı verdi.
Bu gelişmeler olurkenVenezuela Devlet Başkanı Nicolas Maduro, ABD ile tüm diplomatik ilişkileri kestiklerini ve ABD’li diplomatların ülkeyi 72 saat içinde terk etmelerini istedi. Ama ABD Madura’yı değil, Venezuela Ulusal Meclis Başkanı Juan Guaido’yu yeni yönetimin başı olarak tanıdığını açıkladı. Guaido, ülkenin başkenti Caracas’ta düzenlenen, bizdeki Gezi benzeri, hükümet karşıtı gösterilerde kendisini “geçici devlet başkanı” ilan etmişti. Bu yakın ve sıcak ilgi darbenin arkasında ABD’nin olduğunu gösteriyor.
Dünyanın tek baş ağrısı bunlar değil. Fransa ile İtalya arasında da bir kriz patlak verdi.Fransa AB Bakanı Nathalie Loiseau, İtalya Başbakan yardımcılarının Fransa’ya yönelik eleştirilerine cevap verdi: “Anlamsız açıklamalar. ‘Kim daha salak’ diye yarışma yapmak istemiyoruz” dedi. Öte yandan; İtalya ve Fransa hükümetleri arasında son haftalarda yapılan, birbirlerini eleştiren karşılıklı açıklamalarla başlayan diplomatik kriz yeni açıklamalarla giderek büyüyor.
Davos’ta düzenlenen 49. Dünya Ekonomik Forumu’nda İtalya Başbakanı Giuseppe Conte, “Fransa’nın BM Güvenlik Konseyindeki koltuğu AB’ye verilmeli. Eğer Fransa BM Güvenlik Konseyindeki yerini kullanılabilir bir hale getirmek istiyorsa bunu konuşalım ve Avrupa bağlamında yapalım” dedi ve kıyamet koptu.
Bu şekilde Almanya da mahcur olmaktan kurtulacak tabi. Kısa süre önce Merkel ve Macron Almanya’nın BM Güvenlik Konseyi’nde kalıcı koltuğa sahip olmasına öncelik vereceklerini açıklamıştı. İtalya’nın Fransa ile aralarında soğukluk girmesine sebep olan başka sözleri de var: “Fransa Afrika’da sömürgeci bir politika izliyor ve bu yüzden cezalandırılmalı.” İtalya Başbakan Yardımcısı Luigi Di Maio ve diğer Başbakan Yardımcısı ve İçişleri Bakanı Matteo Salvini’nin sözleri iki ülke arasında diplomatik krize sebep olmuş, Fransa, Di Maio’nun açıklamalarından dolayı hafta başında İtalya’nın Paris Büyükelçisini Dışişleri Bakanlığına çağırmıştı. Diğer yandan; İtalya Adalet Bakanı Alfonso Bonafede, terörizm suçundan aranan ve Fransa’da bulundukları tespit edilen 14 kaçağın iade edilmesi için Fransa’ya resmi talebin gönderildiğini ifade etti. Fransa Adalet Bakanı Nicole Belloubet ise verdiği demeçte, söz konusu İtalyanların iadesine ilişkin kendilerine henüz bir talep gelmediğini söyledi. Bunlar iki ülke arasında ciddi bir rekabet ve güven krizi olduğunu gösteriyor. Fransa’nın bugünlerde laiklikle de başı dertte. Fransa İçişleri Bakanı Christophe Castaner 1905 laiklik yasasında gerekli görmeleri halinde değişiklik yapabileceklerini belirtti. Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron da laiklik yasası ile ilgili çalışmalara destek veriyor. Macron bu çalışmaların yapıldığını doğruladı. Bu çerçevede Müslümanları da kapsayan, her dini topluluğun kuruluş ve yapılarının finansmanının şeffaflığı ve kamu düzenine riayeti esas alan yeni bir laiklik anlayışının Fransa’dan sonra diğer birçok ülke için model oluşturması yanında, dünyada yeni bir tartışma başlatması da bekleniyor.
Hükümet olarak Müslüman kuruluşların işleyişine karışmadıklarını ancak ilgisiz de olamayacaklarını ifade eden Castaner, 1905’den bu yana değişen şartların mevcut durumda sorunları çözme açısından yeterli olmadığı görüşünde. Yeni düzenleme ile ülkede dini kuruluşlar arasında bir ayrım gözetilmeyeceği, yasa taslağının Bakanlar Kuruluna sunulmadan önce dini kuruluşların yöneticileriyle görüşüleceği belirtiliyor. Castaner, kısa adı CFCM olan İslam Konseyi (Communauté Francophone de Confession Musulmane) ile bu konuda ortak çalışmalar yaptıklarını ve birçok konuda görüş birliği içinde olduklarını, Müslümanlara karşı yapılan saldırıların kabul edilemez olduğunu ve herkes gibi Müslümanların da Fransa’da özgür bir şekilde dinlerini yaşayabileceklerini söyledi.
Durun daha bitmedi. Yeni haberlerimiz var. Venezuela’dan sonra Sudan’da olaylar patlak verdi. Bu arada, Venezuela Latin Amerika’yı böldü. Dünya da bölündü. Sudan’da sanki Afrika’yı bölecek gibi. Ve tabi Arap dünyasını, İslam dünyasını da bölecek. Aslında gösteriler 1 aydır devam ediyordu. Son günlerde gösteriler şiddetini artırdı ve çıkan olaylarda 30 ya da 40 kişinin öldüğüne dair haberler geliyor. Sudan’daki gösteriler 19 Aralık’ta hükümetin ekmek fiyatlarına zam yapmasının ardından Nil kıyısındaki Atbera ve Port Sudan kentlerinde başlamış ancak kısa sürede birçok eyalette rejim karşıtlığına dönüşmüştü. Sudan’da, farklı meslek örgütlerini çatısı altında barındıran Sudan Meslek Grupları Birliği ile 3 muhalif ittifak, son olarak ülke genelinde gösteri düzenlenmesi ve meydanlarda cuma namazı kılınması için çağrı yaptı. Gösteriler gece de devam edecek. Göstericiler Sudan’ın yabancı ülkelerdeki büyükelçilikleri ile Birleşmiş Milletler binaları önünde toplanıyor, konvoylar düzenliyorlar, oturma eylemleri yapıyorlar. Hedef rejimi devirmek.
Bu arada; Yemen’de Stocholm’da bir ay önce imzalanan ateşkes başlamadan bitti. Bir gün 50’den fazla insan hayatını kaybetti. Husi’lerin vurduğu mülteci kampında ona yakın sivil hayatını kaybederken 30’dan fazla yaralı var.
Ve bir son dakika haberi: Türkiye’deki gezi eylemlerinin arkasındaki isim olarak adından söz edilen ve “Arap Baharı” gibi isimlerle anılan ayaklanmaların finansörü Yahudi iş adamı George Soros, “ABD ve Çin arasındaki soğuk savaşın sıcak savaşa dönmesi tehdidi olduğunu” söyledi. Kambersiz düğün olmayacağına göre, şimdi böyle bir savaş için çalışıyor olmalılar.
Durum bu! Hemen karamsarlığa kapılmak yok. Bu onların hesabı. Bir de Allah’ın hükmü var. Görelim Mevla’m neyler. Selam ve dua ile.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.