FED’i bırak NSA’ya bak!
Savaş başladı. Savaş yayılıyor ve derinleşiyor.
Aslında bu savaş, fiilen 11 Eylül 2001 Salı günü başladı. Sessiz ve derinden bugünlere geldi.
Soğuk savaş bittiği gün, yeni dünya düzenine ilişkin arayışlar başlamıştı. 1991’de, uluslararası sistem “yeni düşman”ı ilan etti. Tehlikenin rengi “Kızıl”dan “Yeşil”e dönmüştü. Savaşın tam merkezindeydik. Zehir de panzehir de burada üretilecekti. İlk önce BÇG üretildi. Yani “İslam’a karşı sopa” politikası. İngiltere ve ABD bu konuda mutabıktı. Savaşın işaret fişeğini Brezinsky ateşledi. “Radikal İslam’a karşı sopa” kullanacaklardı.
1989’de Salman Rüşdi “Şeytan Ayetleri”ni İngiltere’de yayınlamış ve kızılca kıyamet kopmuştu. Zaten, RCD ve CENTO, Bağdat Paktı vesilesi ile hep bölgedeki gelişmeleri yakından izleyen İngiltere İran devrimine karşı bir çıkış yapması bekleniyordu. SSCB dağılınca tehlikenin rengi ile ilgili ilk uyarı Thatcher’dan gelmişti. Brezinsky halkaya daha sonra katıldı. ABD’den kısa süre sonra karşı bir tez daha geldi. “İslam’a karşı havuç” politikasının patenti Graham Fuller’e aitti. Daha sonra NATO sürece dahil olunca Radikal İslam’a karşı sopa, ılımlı İslam’a karşı havuç politikası benimsendi. Fuller’in taşeronu ya da ılımlı İslam’ın adresi ise daha sonra FETÖ olarak anılacak olan örgüt olacaktı.
Radikal İslam’ın bölgedeki bir diğer adresi ise, daha sonra DAEŞ adını alacak olan El Kaide olacaktı. El Kaide ise, daha öncesi itibarı ile ABD’nin Rusya’ya ve bölgedeki diğer İslami grublara karşı desteklediği, Usame b. Laden’in lideri olduğu El Kaide olacaktı. ABD, bölgedeki diğer İslami grubları Rusya’ya karşı desteklerken, daha sonra El Kaide’yi diğer Sünni ve Şii grublara karşı destekledi.
Dr. Neşe KEMİKSİZ bir makalesinde BOP’un doğuşunu şöyle anlatır: “Haziran 2004’de Sea Island/ABD’deki G-8 Zirvesi’nde ortaya atılan ‘Genişletilmiş Ortadoğu ve Kuzey Afrika Girişimi’ ya da bilinen adıyla Büyük Ortadoğu Projesi, George W. Bush Yönetimi ve Neo-conların Ortadoğu’ya yumuşak yöntemler ve yeni aktörlerle ve demokrasiyi destekleme görüntüsü altında hakim olma stratejilerinin parlak sözlerle ifadesinden başka bir şey değildi. Bölgede Afganistan ve Irak işgallerinin daha da artırdığı ABD aleyhtarlığını dizginlemek, giderek güçlenen radikalizmi kontrol altına almak, ABD-İsrail karşıtı rejimleri çökertmek hedefleniyordu.”
Mavi Marmara, “One Minute” ile Çekiç Güç’le başlayan ve devam eden BOP süreci bitti. Bu iki olay evdeki bütün hesapları altüst etti. “Arap Baharı” kışa dönüştü. Huntington’un “Medeniyetlerarası Savaş”, Fukuyama’nın “Tarihin Sonu” bu senaryoların sonu oldu. 15 Temmuz’da FETÖ darbesi başarısız olunca sistem çöktü.
Aslında BOP başarılı olsaydı, 2005-2009 yılları arasında Amerika Birleşik Devletleri’nin eski Dışişleri Bakanı Condoleezza Rice’ın dediği gibi ilk etapta 22 ülkenin sınır, rejim ve iktidar yapıları değiştirilmiş olacaktı ve bu süreç ön Asya, Balkanlar, Kafkasya, Afrika’ya doğru genişleyerek devam edecekti. Evdeki hesaplar çarşıya uymayınca, ne yapacaklarını şaşırdılar ve birbirlerine düştüler. Şu anda derin devlet arasında bir iş savaş yaşanıyor. İç hesaplaşmaları bitince dünyaya meydan okumaya hazırlanıyorlar.
Bu sistem, aslında 2001’de kendi içinde ayrışmaya başlamıştı. Tamam, mevcut sistem değişecekti ama, yerine nasıl bir sistem kurulacaktı ve o sistemin kurucu önderi kim olacaktı. 11 Eylül bu konudaki mevcut düzen içindeki güç odaklarının kendi içindeki hesaplaşmalarını açık eden bir çıkıştır.
Bugün devam eden “vekalet savaşları” aslında bu hesaplaşmanın devamı olan savaşlardır ve 2019 itibarı ile artık vekalet savaşları devam ederken, asıl patronların kendi aralarındaki derin hesaplaşma gün yüzüne çıkmıştır.
Yeni savaş bankacılarla petrolcülerin savaşıdır. Media ile STK’ların, STK’larla görünen devletlerin, görünen devletlerle derin devletlerin savaşıdır.
Artık Cumhuriyetçi, Demokrat, Globalistler de yok. Cumhuriyet çoğunlukçuluk rejimidir. Bunlar 8.5 milyar insanı nasıl önce 4, sonra 2’ye daha sonra 1 milyarın altına indiririz, onun hesabını yapıyorlar. Demokrasi imiş. Ne demokrasisi, halklar yok ki, çoğulculuk yok ki, Cyber societe var. Cyber aristokrasi geliyor. Siz bırakın başkaları hakkında karar vermeyi, kendi hakkınızda bile karar veremeyeceksiniz bunlara göre. Her şey yeryüzü ilahları ve tanrılarının kararına bağlı. Yönetme, savaş, barış, yasa koyma yetkisi onlarda olacak, akıllarına göre. Neo Globalizm, çok farklı. Nüfus, jeopolitik, jeo stratejik konumunuz, toprak büyüklüğünüz, zenginliğiniz ölçü olmayacak. Hammadde kaynaklarınızı ve pazarınızı yeni uluslararası sisteme açıyor musunuz. Teşvik ve muafiyet uyguluyor musunuz onlara. O zaman nasıl isterseniz öyle davranın, ama bu düzene karşı risk oluşturmayın. Eğer bu kurallara uymayacak olursanız, siz sistem dışına itilirsiniz ve yok hükmündesiniz. Adamlar böyle bir kafaya sahip. İnsanları savaş çıkarıp öldürmek değil; su, gıda, ilaç, bio-resonance yöntemi ile insan neslini kurutmak istiyorlar.
İçimizde birileri hâlâ “Kaime” sorununu tartışıyor. Faiz ve enflasyon ilişkisini tam olarak anlayamayanlar. Reserve para, LIBOR, IMF, Dünya Bankasını nasıl anlayacak.. Plastik parayı da geçtik, şimdi sırada sanal para var. Ne devlet, ne banka var sistemde. Bunu kime nasıl anlatacağız. Milli bilgi merkezi, süper bilgisayar, milli ağ, arama motoru, sosyal media, HW, SW, Security, yazılım diyorum ama, kellim kellim la yenfağ!
Burada FED süreci bitiyor, NSA öne geçiyor. NSA 11 Eylül’ü bahane ederek sosyal media, internet ağı, süper bilgisayar, Bigdata, Blockchain, Deepweb, Blackweb, Raspberry Pi, GSM hangisini anlatayım ki!
Kişisel bilgilerin gizliliği tam bir aldatmaca. Bütün veriler uluslararası sistemin kontrolünde. Verilerin korunma yasaları, sadece kıskançlıktan kaynaklanıyor. Yani kontrol dışı unsurların bu bilgilere ulaşmaları engellenmeye çalışılıyor. Anti virüs programlarının neredeyse tamamı aslında virüs. Bir sızma ve kontrol aracı. Parmak izi okumaları, yüz taramaları, Vatandaşlık No, Pas No, DNA modeli, bio resonance hepsi, sizi kontrol aracına dönüşebilir. Kan grubunuz, iris taramanız, ses frekansınız, alerjileriniz, her şey bir başkası tarafından size karşı kullanılabilir.
NSA diye bir örgüt, bu anlamda bütün dünyayı izliyor. Gizli, derin devlet şimdi bu yapı üzerinde kendini yeniden konumlandırmaya çalışıyor.
Bakın Nikola Tesla (10 Temmuz 1856, Hırvatistan - 7 Ocak 1943 New York) 1943’de, ölümünden kısa süre sonra denendiği söylenen esrarengiz ‘Philadelphia Deneyi’nde çalışmış. Nikola Tesla, Sırp kökenli Amerikalı bir mucit, fizikçi ve elektrofizik uzmanı. Bugünkü Tesla yine bugün, Bio Resonance ve suya data yükleme teknolojisi ve bu dataların beyne aktarılması üzerinde çalışıyor. Bu konuda geliştirdiği ürünler de var.
Teknoloji üreten “Bilim” değil, bilim üreten “Teknoloji” konuşulmaya başlandı. İnsanın kullandığı yönettiği teknoloji değil, insanı kullanan ve yöneten teknoloji dönemi başlıyor. Post modern değil “post digital” bir dünyadan söz ediliyor. Yapay zeka denen şey bir anda dünyayı Cyber diktatörlerin kölesi haline getirebilir..
Post digital devrime hazır mısınız? Ama eğer gözleriniz Süper Bowl’a bakıyorsa, bu ayrıntıyı göremeyebilirsiniz. Selâm ve dua ile..
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.