İslam’a ve Millet’e hizmet hayalleri kuran gence
İslama, Millete, hayra, Hakka hizmet etmeyi düşünen gence: Aşağıda açık seçik yazdığım şeylere riayet etmezsen gerçek hizmet edemezsin.
Hizmet niyetin sırf Allah rızası için olacak, ihlâsla yapacaksın. İhlâsla yapmazsan münafık olursun ve Cehennemi boylarsın.
Egonla, nefsinle, benliğinle Büyük Cihad yapacaksın ve galip sen olacaksın.
Hizmetini para kazanmaya, zengin olmaya, lüks hayat sürmeye alet etmeyeceksin, bedava yapacaksın.
Hizmetini ikbaline, prestij kazanmaya, ünlenmeye, alkış toplamaya alet etmeyeceksin.
Ödülünü ve ücretini sadece Allahtan bekleyeceksin.
Dünyada değil, ahirette bekleyeceksin.
Hizmetini Kur’an, Sünnet, Şeriat, İslam ahlakı, Ehl-i Sünnet (Doğru İslam), fazilet, hikmet dairesi içinde istikametle yapacaksın.
İslam’ın, Millet’in, Hakkın parayla tutulmuş kiralık askeri olmayacaksın, gönüllü askeri olacaksın.
İmam Şamil ahlakına, ihlâsına, karakterine sahip olacaksın.
Bu dokuz maddeyi dikkatle oku, ikinci kez oku, çok iyi ve derin düşün. Bir yol ayrımındasın, sakın yanlış yolu seçme, ebedî zarar ve ziyana uğrarsın.
***
Yediden yetmişe herkesin elinde cep telefonu var. Cep telefonu devrinde yaşıyoruz. Yüz cep telefonludan birinin elinde faydalı bir kitap olsa ne iyi olur.
***
Parkta bir sıraya oturdum, yerler çekirdek atıklarıyla doluydu. Hiç kimse bana kızmasın, yazacağım: Çok pasaklı, çok kaba, çok görgüsüz bir toplum olduk. Yediği kabak çekirdeklerinin kabuklarını yere değil, çöpe atanlara bir şey dediğim yok, lakin onlar binde bir bile değiller.
***
Yemekleri lezzetli ve temiz bir esnaf lokantasında lokma ediyoruz. Masada iki sandalye boş. İki vatandaş geldi, ne selam, ne izin, sandalyeleri çekip oturdular. Eski İstanbul görgüsüne göre, “Afiyet olsun... Müsaadenizle oturabilir miyiz?” diye sormaları uygun olurdu. Japonyada en ucuz ve en basit bir Suchi lokantasına gidip yemek yiyenler beş altı kere Japon selamı veriyor, reverans yapıyor. (İnternette /Japan TraditionSuchi/ kelimeleriyle arayıp bulup ibretle seyretmenizi istirham ediyorum.)
***
Dedesi veya babası yaşında olduğum o zat, gayet terbiyesiz bir mektup göndermiş, verip vermiş, hakaret etmiş, aşağılamış. Yazıklar olsun!..
***
Genelkurmay Özel Harp Dairesine alındığım konusundaki yalan iddialar ve iftiralar üzerine sağcı kesimden bazıları saldırdılar ama aklı başında nice solcu böyle bir densizlik ve haksızlık yapmadı.
***
İslamî kesimin, islamî hareketin, islamî hizmet ve faaliyetlerin içine solcular, ateistler, dinsizler, eşkıya, hergeleler sızdı. Karpuz gibi dışları yeşil içleri kızıl. Müslümanların haberi yok.
***
15 Temmuz darbesini yapan cemaatin içine de dini imanı para olan hergeleler sızmıştı. Darbeden önce bu konuyu defalarca yazmıştım ama kimse ilgilenmemişti.
***
Birine: Ulan be herif, kefenin cebi yok, bunca parayı ne yapacaksın?
***
Bir kiloluk radyoaktif, öldürücü altın külçesi... Aklı olan onu alır mı?
***
Kartalda çürük olduğu için yıktırılan (daha önce kendi kendine yıkılan değil) binada oturanlara, itfaiye asansörü ile çıkıp kıymetli eşyalarını almak için beş dakika izin vermişler. Sonra bina, içindeki bütün eşyalar ile birlikte paldır küldür yıkılmış. Hatıralar, fotoğraflar herşey moloz içinde kaybolmuş. Evlerin bazısındaki kediler, kuşlar ne oldu acaba? Zikr eden saksı bitkileri çiçekler de yok oldu. Yüreğim sızladı. Bile bile çürük bina yapanlar, bunlara izin ve ruhsat verenler nasıl hesap verecek?
***
Uludağdaki barların birinde büyük bir kavga olmuş, mermiler atılmış, civardaki otellerin camları kırılmış, müşteriler dehşete düşmüş, gece yarısı nice tatilci bavullarını toplayıp kaçmış. Türkiyemiz bir tatil cennetidir edebiyatı yapanlar bir kere daha düşünsün. Emir Sultan hazretlerinin şehrinde neler oluyor?
***
Çorum gibi temiz ve sakin bir şehrimizde uyuşturucu tacirleri yakalanmış, beşi tutuklanmış, hapishaneler haddinden fazla dolu olduğu için ötekiler serbest bırakılmış. Bu uyuşturucu işiyle nasıl mücadele edilecek?
***
KONYALILARA: Selam ve hürmetten sonra... Vaktiyle Konya Müslüman, dindar, muhafazakâr, sakin bir şehirdi. Ahlaksızlar fasıklar facirler, açıkta günah işlemekten kötülük yapmaktan çok korkarlardı. Son duyduklarım beni çok üzüyor. Konya Müslümanları, yasal sınırlar içinde iyiliklerin hâkim olması, kötülüklerin fenalıkların engellenmesi konusunda harekete geçmezse, azap inmesinden korkulur. Hz. Mevlananın ruhaniyetinin göç ettiği iddia ediliyor. Fazla yazmıyorum...
***
Bizim o meşhur ve büyük şehrimiz azgınlıkta maalesef Sodom Gomore’nin önüne geçmiştir.
***
Sohbet esnasında bir zatı o kadar çok övdüler, semanın yedinci katına çıkarttılar, uçurdukça uçurdular... Daha fazla tahammül edemedim, şiddetli baş ağrısı bahanesiyle meclisten kaçtım.
***
Dar gelirli bir Müslüman otomobil alacakmış. Alınca iyisi olsun demiş, faizli banka kredisi almış. Başına faiz belasını sarmış.
***
Her gün yeni bir büyük fitne ve fesat. En son Venezuela fitnesi çıktı. Öteki fitne kazanları kaynamaya devam ediyor. Afganistan, Suriye, Yemen, Libya, Ukrayna... Liste uzun... Kazanlardan biri patlarsa üçüncü dünya savaşı çıkar. Bizim maydanozlar da, bir ellerinde çay fincanı, bir ellerinde pasta tabağı, pencereden harp filmini seyreder. Gafiller!..
***
Tarih kesin değil ama Ortadoğu’da 2022’ye kadar büyük patlamalar olacağını, bir devletin haritadan silineceğini zannediyorum.
***
Yemekleri çok pahalı lokantanın çok lüks ve şaşaalı dekorasyonu varmış. Zengin fakat kültürsüz müşteri, garsona, yemeğimin yanına garnitür olarak biraz dekorasyon ilave edin demiş, etmemişler...
***
En sıkıcı, tahammül edilmez insanlar, kendilerini adam sanan ham kimselerdir.
***
İnsanı bozan on şey. Para... Servet... Lüks... Aşırı konfor... Aşırı tüketim... İsraf... Gösteriş... Gurur... Kibir... Kendini beğenmek.
***
Birkaç yüz kelimelik sokak Türkçesiyle derin düşünce, derin kültür, derin edebiyat, ciddî tarih ve felsefe kitapları okunamaz.
***
Halk akın akın bir yere doğru gidiyordu. Bendeniz aksi istikamete yöneldim, Istranca dağlarına piknik yapmaya gittim. Çay takımı götürdüm, biraz dolma, biraz börek, peynir zeytin, mandalina... Biraz ayaz vardı ama hava güneşliydi, biz de sıkı giyinmiştik. Şahane bir piknik, gezinti, eğlence, teferrüc, tenezzüh, cevelan, tebdil-i hava oldu. Çok zevk aldık. Politikadan bahs etmedik, gıybetten kaçındık, boş laflardan uzak durduk. Şubat demeyin, kış çiçekleri açmıştı. Fazla kuş görmedik ama gördüklerimiz bizi çok mutlu etti. Hafif esen rüzgâr, bulutlar, ufuklar ne kadar güzeldi. Bir yere giden halk mutlu oldu mu bilmiyorum ama biz çok mesrur memnun mutlu olduk.
***
Papağanlar İstanbul’umuza neş’e kattı. Bu kuşların yirmi küsur yıldan beri şehrimizi mekân tuttuklarından haberiniz var mı?
***
Kendi şeyhine ettiği hürmeti öteki gerçek şeyhlere de etmeyen kişi, hakikî derviş olamaz.
***
(Birkaç gün içinde, okunması, mütalaa edilmesi gereken on beş faydalı kitabın listesini vereceğim. Kültür kitap meraklıları o yazımı kaçırmasın.)