Kültür Yetersizliği
Kültür kelimesini herkes bilir ama mânasını bilen kaç kişi çıkar milyonlarca okumuş içinden?.. Lise ve üniversite bitirmiş, ona kâğıt ve kalem veriniz, kültür hakkında bir kompozisyon yazınız denilse, doğru dürüst ipe sapa gelir kompozisyon yazabilen, 10 üzerinden 7 alabilen kaç kişi çıkar?
Kültürün çok manası, tarifi vardır. Birini arz edeceğim:
Lisede edebiyat, tarih, felsefe (metafizik, psikoloji, mantık, ahlak, estetik), beşerî coğrafya, sanat tarihi okur, bu derslerden imtihan edilir ve geçerli not alır... Sonra bu konulardaki bilgilerin çoğunu unutur... Geriye bir şey kalır ki, işte o kültürdür.
Bizim eğitim sistemimizde artık yeterli miktarda Türk edebiyatı, tarih, felsefe, sanat, beşerî coğrafya okutulmuyor ki, bunlar unutulduktan sonra geriye kültür kalsın.
Kesin konuşmalıyım:
Zengin yazılı edebî Türkçe bilmeyen kültürlü olamaz.
Tarih kültürüne sahip olmayan biri kültürlü olamaz.
Sanat kültürüne sahip olmayan birine kültürlü denilemez.
Bulunduğu ülkenin millî kimliğini bilmeyen bir kimse kültürlü olamaz.
Mühendismiş, doktormuş, teknokratmış, onun edebiyat, tarih, felsefe kültürüne ihtiyacı yokmuş... Bu ne büyük hezeyandır.
Bütün kültürlü insanların ortak (müşterek) âleti edebî lisandır. O yoksa kültür de yoktur.
Türkiye yakın tarihte lisan konusunda iki büyük darbe yedi, iki büyük kopukluğa mâruz kaldı. Bu kopukluklar tâmir edilmedikçe bizde yüksek kültür olmaz.
1928’den önce yazılmış, basılmış Türkçe kitapları, metinleri okuyamayanlar nasıl kültürlü olacak?
1920’lerin edebî Türkçesini okuyup anlayamayanlar nasıl kültürlü olacak?
İngiliz G. Lewis’in “Trajik bir başarı: Türk dil devrimi” kitabını duydunuz mu?
Hem Türkiyeli, hem de Türk edebiyatının en büyük klasik şair ve edebî Fuzulî hakkında kültürü yok, ondan bir tek beyit bile okuyamıyor. Böylesi nasıl kültürlü olacak?
Evet Türkiye’nin sırtındaki en ağır yük, kültürsüzlüktür.
Ben mühendisim, teknokratım, bana edebiyat, tarih, felsefe, sanat kültürü gerekmez diyenler kültürsüzlük facialarının baş aktörleridir.
Millî eğitimimiz düzeltilmedikçe kültür faciası devam edecektir.
İyi bir eğitim sistemi, genç nesillere üç boyut kazandırır.
*Bilgi ve kültür boyutu.
*Ahlak ve karakter boyutu.
*Sanat estetik güzellik boyutu.
Bizim okullarımız, liselerimiz bu üç boyutu da birden kazandırabiliyor mu?
Bizde Fransa, İngiltere, Almanya, İsviçre liseleri ayarında lise var mı?
Fransa’da lise bitirme ve bakalorya imtihanları yapılıyor. Bizde niçin imtihan yok?
Bir medenî ülkelerin ders kitaplarına bakınız, bir de bizimkilere...
Seksen milyonluk ülkede bir milyon üç yüz bin öğretmen var. Bu öğretmenler kültürlü ve vasıflı Türkiyeliler yetiştirebiliyor mu?
Milyonlarca öğrenci içinden, Tevfik Fikret’in şiirlerini okuyup anlayacak bir kişi çıkar mı?
Şu sorulara cevap verebilecek ve geçerli not alabilecek kaç kişi çıkar?
*Söğüt ve Domaniç küçük şehirlerinde yaşayan bir kabile nasıl oldu da dünyanın en büyük imparatorluğunu kurdu?
*Avrupa Birliğine üye olmayan Norveç, nasıl oldu da dünyanın en zengin, en huzurlu, en istikrarlı, en demokrat, insan haklarına en saygılı, şeffaflık ve temizlik notu yüz üzerinden doksan, en medenî ülkesi oldu?
*Yirminci yüzyıla damgasını vuran bir Singapur örneği, başarısı, harikası vardır. Bu başarının mimarı Lee Kuan Yew’dir (1923-2015). Bu konuda bir kompozisyon yazınız.
**
Türkiye’nin kültür notunu, on üzerinden en az yediye yükseltemezsek, bizi çok sıkıntılı günler ve neticeler beklemektedir.
Kültür lafla, yapacağız edeceğiz edebiyatıyla yükselmez. Gereği neyse onu yapmak icab eder.
Doğru bir eğitim sistemi... Vasıflı öğretmenler... Dünyanın en üstün ders kitapları... Okumaya istidadı olan zeki ve kabiliyetli gençler... Başarısızların elenmesi ve tasfiyesi...
Türkiye eğitim işlerinde dünya birincisi olmadıkça geleceğimizden emin olamayız.
Dünya ikinciliğini bile kabul etmemeliyiz. Singapur ve Finlandiya dünya birincisi oluyor da biz niçin olamayacakmışız?
Bu dediklerimi yapmak için olması gereken ilk şey nedir?
Geniş, kuvvetli bir kültürdür. O yoksa olmaz.
**
Müslümanlara:
İslam mektepleri açmak, gençliğe o mekteplerde çağ seviyesinde islamî eğitim vermek, cami yapmaktan daha önemlidir. Cami yapılmasın demiyorum, şimdilik basit ve ucuz camiler yapılsın, ağırlık İslam mekteplerine verilsin. Müslümanlar İngiltere’deki Eton Kolejinden üstün ve güçlü İslam liseleri ve kolejleri açsınlar. Böyle okulları yüksek zekâlı, yüksek kültürlü, yüksek ahlak ve karakterli, estetik boyutuna sahip yüksek Müslümanlar açabilir? Bu işi avamm sınıfına mensup Müslümanlar açamaz.
Müslümanların şimdiye kadar, dünyanın en medenî ülkelerinde pedagoji okumuş güçlü elemanlar yetiştirmiş olmaları gerekirdi.
İslamî kesimde müdir fikir yok. Olsaydı, 1950’den bu yana, durumun ve şartların müsait olduğu her devirde, en zeki ve kabiliyetli gençlerini; dindar subay, dindar öğretmen, vasıflı din görevlisi, dindar idareci olarak yetiştirirlerdi.
Son elli yılda elli bin yeni cami yaptıran, bunların sadece ellisi mimarlık bakımından güzel olan Müslüman kesim bugünkü kültür seviyesiyle mükemmel ve mükemmil İslam mektepleri açabilir mi?
Biz cami yapalım, çocuklarımız da laik düzen mekteplerinde okuyup yetişsin... Bu ne yaman çelişki ve mantıksızlıktır.