Ben istiyorum ama düzen sağlayamıyor
BENDENİZ bir vatandaş olarak ülkemde hırsızlığın yok denecek kadar az olmasını istiyorum, sizin sisteminiz bunu gerçekleştiremiyor.
Bendeniz alabildiğine güven istiyorum, sizin sisteminiz bana bunu veremiyor.
Huzurlu ve mutlu bir hayat sürebilmek istiyorum, bu sistem bunu bana sağlayamıyor.
Âdil kanunlarla âdilâne muhakeme eden âdil bir yargı sistemi istiyorum, sizde bu yok.
Ailenin korunmasını istiyorum, siz bazen tam aksini yapıyorsunuz.
Bütün dinlerde haram büyük günah suç olan zinanın, eskiden olduğu gibi suç sayılmasını, cezalandırılmasını istiyorum, siz tam aksine zinayı suç olmaktan çıkarttınız.
Türkiye’nin uluslararası şeffaflık ve temizlik notunun 100 üzerinden en az 70 olmasını istiyorum, sizin sisteminizin notu 41’dir.
Türkiyemin eğitimde dünya birincisi olmasını istiyorum. Şu anda listenin çok gerilerindeyiz.
Bizim de, ilimlerde fenlerde Japonya gibi Nobeller kazanmasını istiyorum, böyle bir şey yok.
Ahlakta, erdemde, nezakette, terbiyede dünya birincisi olmamızı istiyorum, bu konuda çok eksiğimiz var, çok geriyiz.
Halkın huzur içinde bahçeli bağımsız evlerde yaşamasını istiyorum; siz ise onları kasavetli, stres verici sefertası dairelere tıktınız.
Tarımda dünya birincisi olmamızı istiyorum ama şu anda ekmeklik buğdayımızı, soğanımızı bakliyatımızı pirincimizi bile dışarıdan ithal ediyoruz, tarımımız çökmüş vaziyette.
Yazılı kültür toplumu istiyorum, sizin ideolojiniz halkı şifahî taşra kültürlü etti.
Temiz, vatansever, halka hizmetkâr bir medya istiyorum, sizin büyük medyanız tam tersine müstehcen yayın yapıyor, ciddî konuları mıncıklıyor, kutsal dini bile mıncıklıyor.
Ben zengin Türkçe istiyorum, sizin Türkçeniz ise 300 kelimelik sokak Türkçesi.
Ben rüşvet yenilmesini istemiyorum.
Ben depreme dayanıksız çürük binalar istemiyorum.
Ben imar affıyla çürük binaların sağlamlaşacağına inanan beyinler istemiyorum.
Güney Kore’nin otomotiv ve elektronik sanayii gibi ihracata yönelik sanayi istiyorum.
Ben halkın trilyonlarca dolarının lüks ve aşırı konforlu binalara, lüks otomobillere, lüks mobilyalara gömülmesini istemiyorum, bu paranın en az yarısının sermaye olarak, üreten ve ihraç eden sanayie yatırılmasını istiyorum.
Emanetlerin, memuriyetlerin, müdürlüklerin, işlerin, hizmetlerin, vazifelerin ehliyetli ve liyakatli kimselere verilmesini, ehliyetsiz olanlara peşkeş çekilmesini istemiyorum.
Biz elbette onun kadar olamayız ama Hz. Ömer idaresi, adaleti istiyorum.
İngiltere’deki kadar din, inanç, ibadet, teşkilatlanma, Şeriat mahkemesi kurma hürriyeti istiyorum.
Fransa’da laik sistemin yardım ettiği Katolik okulları olduğu gibi bizde de İslam Mektepleri kurulmasını istiyorum.
Tasavvuf tarikatlarının açılmasını ve bunların çok âlim, çok irfanlı, çok bilge, çok faziletli, çok dindar üyelerden oluşan bir Meclis-i Meşayihin sıkı denetimi altında faaliyet ve hizmet yapmalarını istiyorum.
Âdil gelir dağılımı istiyorum, sizin sisteminizde bu olmuyor.
Millî barış ve sosyal mutabakat istiyorum.
Halka sorulmadan yanlış işler yapılmasını istemiyorum. Ayasofya halka sorulsaydı, camilikten çıkarılmasına izin verir miydi?
Türkiyelilerin 1928’den önce yazılmış ve basılmış kitapları, evrakı, belgeleri hatta ecdadının mezar taşlarını bile okuyamayacak kadar cahil bırakmalarını protesto ediyorum.
Müslüman halka evcil domuz, yaban domuzu, eşek eti, laşe haline getirilmiş murdar tavuk eti yedirilmesini istemiyorum.
Sağlık sisteminin ilaç sanayiinin pençesinden kurtarılmasını istiyorum.
Evimin kapısını kapamadan yatabilmek istiyorum.
Aristokrasiye karşıyım ama ruh asaletine sahip asiller görmek istiyorum.
Cami mihraplarında maaş ve ücret mukabili namaz kıldıran imamlar değil, âlim, arif, fadıl icazetli Hademe-i Hayrat görmek istiyorum.
Yobazlığın, holiganlığın, cahilliğin her türlüsüne karşıyım.
Piknik yerlerinin akşamleyin dönerken tertemiz pırıl pırıl bırakılmasını istiyorum.
Ülkemde şımarıklık, züppelik, itlik, serserilik, şarlatanlık, hokkabazlık, mafyacılık, haydutluk istemiyorum.
Merhamet istiyorum merhamet.
Halkın aldatılmasını istemiyorum.
Her işte doğruluk istiyorum.
Uyuşturucu mafyalarının ve çetelerinin çökertilmesini istiyorum.
Bazı bedbaht kadınlara, resmî ve yasal devlet vesikaları verilerek KDV’li seks köleliği yaptırılmasını istemiyorum
En uzun köprü, en büyük havaalanı, en yüksek gökdelen, bunlar umurumda bile değil; bu fakir en mutlu ülke, en âdil sistem, en yüksek ahlak ve karakter, çağ seviyesinin üstünde ilim, sevgi, barış, huzur istiyorum.
İyiliklerin emr edilmesini, kötülüklerin yasaklanmasını istiyorum.
Bunların millî kimliğin, millî kültürün, evrensel bilgeliğin ışığında yapılmasını istiyorum.
***
Dört rakamının manasını herkes bildiğini sanır ama esrarını bilen çok az kişi vardır. Dört mevsim... Dört cihet... Dört kıt’a... Dört râşid Halife... Dört fıkıh mezhebi... Hayatın çocukluk gençlik orta yaşlılık ihtiyarlık bölümleri... Eski kimyadaki toprak su ateş hava dörtlüsü... Dört grup kan... 44... 444... 4444... Öğle, ikindi, yatsı namazlarının dörder rekât oluşu... Dört büyük melek... Dört ilahî Kitab... Salat-ı Tefriciye 4444 kere okunursa niçin hayırlı hacetler inşaallah hasıl olur?..
Üç... Yedi... On bir... Otuz üç rakamlarının da sırları vardır.
Kur’an-ı Kerimde “BeldetünTayyibetün” kelimelerinin ebced hesabı yapılırsa hicrî tarihle İstanbul’un fethi çıkar?
İstanbul feth edilince hesabı yapıldı, esrar anlaşıldı.
Daha ne çözülmemiş sırlar var.
Rakamların esrarı ilmi herkese açık değildir.
Üçler, yediler, kırklar...
Sakın aklını sen bunlara takma. Esrarı öğrenmeden önce sen dinini, akaidini, Şeriatını, ahlakını iyice sağlam şekilde öğren. İslam dini apaçık (Mübin) bir dindir.
Kur’an’ın, Sünnetin zahirine, Şeriata aykırı esrar gerçek değildir.
İlmihalini iyi sağlam sahih şekilde bilmeyen, esrarlarla uğraşırsa ayağı kayar.
Önce çalışarak, ders alarak icazetli üstadlarından kisbî ilimleri öğren; gaybî ilimler vehbîdir, nasibin varsa sana öğretilir, öğrettirilir. Kisbî ilimleri ihlasla öğrenip, gereklerini ihlasla yerine getirirsen Allah’ın fazl u Keremiyle kurtulur, Cennete girebilirsin. İnşaAllah.
***
HüccetülislamGazalî hazretlerinin İhyauUlumi’d-din kitabı, her Müslümanın kolayca öğrenebileceği sırları öğretiyor. Bu kitabı hocasız bile okuyabilirsin. Seni kurtaracak o bereketli bilgilere ulaş, onları öğren, âlim ve arif ol. Sakın cahil kalma. Kitabullah’ta “Bilenlerle bilmeyenler bir olur mu?” buyuruluyor. Sen bilenlerden ol. Sen âlim değilsen, râsih Rabbanî, Resulullahla irtibatlı icazetli âlimlere tabi ol.
Ulem-i rüsuma, ulema-i sua, hangi kitabı yazsam da köşeyi dönsem voliyi vursam diyen alimmüsvettelerinin sakın peşinden gitme. Onlar kendilerini kurtaramıyor, seni nasıl kurtaracaklar?
***
Millî kimliğe, millî kültüre, fıtrata, mutlak gerçeklere aykırı resmî ideoloji istemiyorum. Böyle bir ideolojiyi kabul etmiyorum.