Baykal’a kim ‘dur’ diyecek?

Baykal’a kim ‘dur’ diyecek?

Girmediği ‘kılık’ kalmadı. ‘Marksist’ söylemle çıktığı siyaset yolculuğunda yorulunca ‘Anadolu Solu’nda mola verdi. Olmadı, Kızıl Elma Koalisyonu için çırpınıp durdu. Yetmedi, milli iradeyi hiçe saydı, Anayasayı değiştirme yetkisini ihtilalcilere inhisar ettirdi, Ergenekon’un avukatlığına soyundu.

Ergenekon davası Silivri’de devam ederken Baykal, açıklamalarıyla mahkeme heyeti üzerindeki psikolojik baskısını sürdürüyor. Diyor ki: ‘Orada (Silivri) bir facia devam ediyor. Bu Ergenekon yıllarca vicdanları sızlatacak konudur.’

AK Parti hakkındaki kapatma davası iddianamesine yönelik eleştiriler karşısında başsavcıya kalkan olan yargı kuruluşlarından ‘çıt’ yok. Yargıtay Başkanı sessiz, meslek kuruluşu YARSAV kayıp.

Hadi savcılara öfke dolusunuz, peki Ergenekon davasının görüldüğü İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi Heyeti, en az Yargıtay Başsavcısı kadar korunmayı hak etmiyor mu? Baykal’ın açıklamaları, yargıya açıkça müdahale değil de nedir?

Hani, nerde kaldı yargı bağımsızlığı?

Ergenekon’u yazanlar hakkında ‘soruşturmanın gizliliğini ihlal’ ve ‘adil yargılamayı etkileme’ iddiasıyla dava açan savcılar nerede? Baykal’ın sözleri, adil yargılamayı etkileme suçu kapsamına girmiyor mu? Hakkımızda 6 yıla kadar hapis cezası isteyenler, Baykal’ın kapısını neden çalmıyor?

Cumhuriyet tarihinde belki de ilk kez tanık olduğumuz üzere, meslektaşlarını savcıya jurnalleyen Basın Konseyi Başkanı ne alemde?

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın harekete geçmesi için Deniz Baykal’ın ismini ‘Şamil Tayyar’ olarak değiştirmesi mi gerekiyor?

Hukuk karşısında herkes eşittir, hiçbir siyasetçinin adil yargılamayı etkileme hakkı yoktur. Baykal’ın da...

Çarşaf takiyyesi

Deniz Baykal’ın Ergenekon’un ardından son keşfi, ‘çarşaf siyaseti’dir. Başka bir ifadeyle, çarşaf üzerinden takiyye yapıyor.

Yıllardır rakip partileri, ‘gizli ajandanız var, takiyye yapıyorsunuz’ diyerek eleştiren Baykal’ın kazdığı kuyuya düşmesi, siyasetin adaleti olsa gerek.

Çarşafına rozet takılan kadın, ‘İbrahim Erkal konseri var dediler gittim, bir de baktım Baykal rozet taktı’ diyor. Bir diğeri, ‘Neden CHP?’ diye sorulduğunda ‘Yeni ses, yeni oluşum’ diye bağırıyor.

Yeni ses kim? Yeni oluşum nerede? Bu sefer tedbirli davranıp ezberletmişler.

Velev ki; Ses yeni, oluşum yeni. İnanmadığınız değerler üzerinden siyaset yapmak takiyye değil de nedir? Üniversitelerde başörtüsüne bile tahammül edemeyenlerin çarşafa dolanmalarını hangi siyasi kavramla açıklamak gerekir?

Kaldı ki, dini inançların siyasete alet edilmesi Siyasi Partiler Kanunu’na göre suç teşkil etmez mi?

Eğer Baykal, ‘Türkiye’ye irtica gelecekse, onu da ben getiririm’ iddiasında ise, insanın içinden ‘koltuk nelere kadir’ diyesi geliyor.

Hele bir lafı var ki, evlere şenlik: ‘Çarşaflılar ikiyi ayrılır. İçi aydınlık olanlar, içi aydınlık olmayanlar. Çarşaflıların içinde de aydınlık düşünce ve duyarlı yürek bulunabilir.’

Bak sen! Neler de biliyor...

Meğer Deniz Bey; Sadece eski Marksist, Yeni Solcu, Anadolu Sol Kuramcısı, Kızıl Elmacı, Ergenekon Avukatı değil, eski ‘manifaturacı’ymış!

Çarşafın şeffafını, koyusunu birbirinden ayırt edebiliyor.

29 Mart son seçim

Deniz Baykal, geçtiğimiz 20 Temmuz’da 70 yaşı geride bıraktı. Allah sağlık, uzun ömürler versin. Ama siyasi ömrü hızla sona yaklaşıyor. Böyle giderse, gençlik yıllarında başladığı siyaset yolculuğunu başbakanlık koltuğuna oturamadan noktalayacak gibi gözüküyor.

Hizip laneti midir bilmem ama içinde ‘uhde’ kaldı.

O nedenle şimdi son kozunu oynuyor. 29 Mart yerel seçimleri bir yerde ‘Baykal’la yola devam mı, tamam mı?’ sorusuna verilecek cevabı ortaya çıkaracak. Solun biçilmiş evlatları kenarda Baykal’ın sandıktaki sonunu bekliyor.

Başarısızlığın tekrarı halinde ya Baykal’ı devirecekler ya da yeni oluşumla AK Parti’ye alternatif oluşturacaklar.

Sonuçları itibariyle rejim açısından da önemli bir sürece tanıklık yapacağız. Sandık yoluyla iktidar partisine alternatif oluşturamayan Baykal’ın koltuğunu korumak için bunalımdan beslenmeye çalıştığını, bu durumun ise rejim için tehdide dönüştüğünü görüyoruz.

Baykal’ın öyle kolay kolay pes etmeye niyeti yok. ‘Son keşfi, çarşaf’ demiştik. Yarın ‘takke, tekke’ demeye başlarsa hiç şaşmamak lazım.

Bakalım, 29 Mart’a kadar çarşaftan ne gibi sürprizler çıkaracak? Öyle görünüyor ki, bugün Çarşamba, çarşafa dolanacak..

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi