İştah kabarması (2)

İştah kabarması (2)

Ressamın modeli tabiat, şairin ilham kaynağı tabiat. Tabiatı yaratıp süsleyen de Allah(c.c.)’tır.

Öyle ise bu güzelliklere insanın meyletmesi günah değildir, elde edilmesinde takip edilecek yol önemlidir.

Kehf suresi ayet 7, Mülk suresi ayet 5’te yeryüzünü bitkilerle, gökyüzünü yıldızlarla süsleyenin Allah olduğu bildirilir.

Nahl suresi ayet 8’de at, katır, eşek gibi binek hayvanlarının süslendiği bildirilir ve ayetin sonunda “Allah daha sizin bilmediğiniz binekleri de yaratır” derken araba, gemi, uçak ve daha adını koymadığımız vasıtalara da dikkatimizi çeker.

Allahın yarattığı ve süslediği şey haram veya günah değildir.

Hatta “De ki: “Allah’ın kulları için çıkardığı temiz, hoş ziynet ve rızklardan bir kısmını haram kılan kimdir?” diyerek kafasından helalı haram kılanları azarlar Rabbimiz. (A’raf suresi ayet 32)

A’raf suresinin 31’nci ayetinde o süslerle süslenin denir.

Yeter ki Yaratan’ın kurallarına uyalım.

Şeytanın da süslediklerinden haber verir Rabbimiz:

Enâm 43, 137, Neml 24, Hıcr 39, Ra’d 33, Fatır 8 ayetlerinde insanların yaptığı kötü şeylerin şeytan tarafında süslendiği ve güzel gösterildiği anlatılır.

Kendisi gibi bir insanın fikirlerini, kurallarını, değerlerini Allah’ın ayetlerinden üstün görerek bu çağda tapınma işlemini yapanların kendilerini beğenmeleri, başkasına veya kendilerine tapınmaları bu süslemenin içine girer.

Biz, imanımızı ve amelimizi Kur’an ve Sünnet çizgisinin dışına çıkarmamaya dikkat edeceğiz.

Hint fakirleri gibi yememeyi fazilet sayanlardan değiliz.

Eski Roma’nın devamı olan batılı kapitalistler gibi yemek için öldüren ve çok yiyerek halkını obezleştirerek yok edenlerden de değiliz.

Allah’a daha çok kulluk yapabilmek, zalimin bileğini büküp, mazlumun haklarını korumak ve yeryüzünde fitneden eser bırakmamak için dengeli yemesini bilenlerdeniz.

Biz, Vatikan papası ve rahibeleri gibi bekârlığı fazilet sayanlardan olmadığımız gibi, her gece ayrı biriyle yatan Don Juan da değiliz.

Allah’ın mülkünde Allah’ın koyduğu kurallara uygun olarak evleniriz ve bu evliliğimizi de ibadet sayanlardanız.

Mala, paraya karşı iştah da her insanda şehvet derecesinde vardır.

İştah kabartan bu malları elde etmenin İslami kurallarına uyulduğu takdirde halk sömürülmemiş olur, Cenabı Hakkın kuralları çiğnenmemiş olur.

Köy muhtarlığından cumhurbaşkanlığına kadar bütün makamların talibi çok olur.

Hatta talipler arasında kıran kırana bir mücadele devam eder.

Olsun. Ancak İslami kurallara uyulsun.

Makamın çekiciliği, balın sineği çekmesinden şiddetli imiş.

Sinek havada uçarken bal tasını görünce öyle balıklama dalmazmış.

Önce tasın kenarına konar oradan hortumunu uzatırmış.

Balın tadı tehlikenin verdiği huzursuzluğu kapatınca sinek bal tasına dalar karnı doyunca uçmaya kalktığında boğulmakta olduğunu anlarmış ama iş işten geçermiş.

Bunun insanlar için de geçerli olduğunu bir gün önce idam edilen sadrazamın yerine atanabilmek için çırpınan yeni sadrazam adayının nasıl balıklama atlamak için aracılar koyduğundan anlıyoruz.

Nazım Tektaş beyin Burak yayınlarından çıkan SADRAZAMLAR isimli eserinde Osmanlı devleti (1299-1922)’nin 218 sadrazamı olmuş.

İlk Vezir Alaüddin paşa 1323’te atanmış.

Son sadrazam Salih paşa, 08 Mart-02 Nisan 1920 tarihleri arasında 25 gün sadrazamlık yapmış.

Süleyman Demirel’in yedi defa başbakan olduğu gibi bazıları birkaç defa sadrazamlığa gelip gittikleri için 218 kişi 295 defa Sadrazam olmuşlar.

Bu 218 sadrazamdan 41 tanesi idam sehpasında can vermişler.

21 tanesi asiler, yeniçeriler veya bir suikastla öldürülmüşler.

623 yılda 218 sadrazamın 62 tanesi idam veya bir başka şekilde öldürülmüş.

85 yıllık cumhuriyette 29 başbakan gelir bunlarda biri Adnan Menderes ve iki bakanı idam edilir.

Bazı başbakanların ölümü için söylenenler ispat edilmeyen iddialar olduğu için hesaba katmıyorum.

Makama olan iştah olmasaydı kimse başkan olmaz insanlar da başsız başsız dolaşırdı.

Yemede, içmede, para kazanmada, her şeyde kurala uyduğumuz gibi başkanlıkta da Allah’ın kurallarına uyacağız.

Mekkeli putperestler “Kral olmak istiyorsan kral yapalım. Zengin olmak istiyorsan Mekke’nin en zengini yapalım ve Mekke’nin en güzel kızlarıyla evlendirelim. Yeter ki şu peygamberlik davasından vazgeç” teklifini getirdiklerinde sevgili peygamberimiz:

“Vallahi, eğer güneşi sağ elime, Ay’ı sol elime koysalar ben bu İslâm da’vetini Allah onu izhar (açıklayıp üstün getirinceye) edinceye kadar veya ben bu yolda yok oluncaya kadar terk etmem” buyurmuş. (Beyhaki, Delail-un-Nübüvve 2/187, ibni Hişam, sire 1/266)

Sevgili peygamberimiz, müşriklerin Mekke emirliğini kabul etmedi ama Mekke, Medine, Yemen gibi ülkelerin başkanlığını yakın zamanda aldı ve kıyamete kadar gelecek insanların Peygamberliğini devam ettirmektedir.

Biz, Yaratan’ın kurallarını sevgili peygamberimizin örnek ve önderliğinde öğrenmeye, bütün arzu ve isteklerimizi öğrendiklerimizin süzgecinden geçirerek yaşamaya çalışalım.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi