Bir Demirel Vakası ve DP’lilere Attığı Kazık
Allah biliyor ya Demirel’i oldum olası hiç sevemedim gitti. Hemen şunu da belirteyim, Demirel’e karşı olan sevgisizliğim, bir nefret değildir. Sadece güvensizlikten kaynaklanan şüphelerim böyle düşünmemi sağlıyor o kadar. Hani haksız da değilim. Demirel’in siyasi hayatını adam gibi objektif izleyen kim olsa bana hak verir.
Geçen hafta içinde DP kongresi münasebetiyle Süleyman Arif Emre ağabeyimi de içine alan bir yazı yazmıştım. Yazıdan sonra Süleyman Arif ağabey arayıp, yazdıklarım hakkında düşüncelerini ilettikten sonra bir şeye üzüldüğünü söyledi. “Beni Demirel ile aynı yazıda zikretmeyecektin” dedi.
Aslında böyle bir niyetim yoktu ve yan yana da getirmek istememiştim. Böyle anlaşıldıysa Süleyman Arif ağabeyimden özür dilerim ve bilirim ki, ağabeyim de benim kadar Demirel’i sevmez, üstelik o benim gibi uzaktan tanımaz, bizzat yakından tanır.
Her neyse bunları geçelim ve Mümtaz’er Türköne’nin “68 Kuşağı” adlı kitabından bir Demirel portresi sunalım. Daha sonra bu kitabı tanıtacağım.
“27 Mayıs sonrasında CHP lideri İsmet İnönü, sandıktan aradığını bulamıyor. Bir koalisyon hükümetinin başbakanlığı ile yetiniyor. 1965 seçimlerinde ise Adalet Partisi ezip geçiyor. Ekim 1969’da yine seçimler var ve kurt politikacı İnönü, AP’yi zayıf düşürecek bir proje üzerinde çalışıyor.
AP’nin zayıf noktası eski Demokrat Partililer. DP’liler 61 Anayasasına göre siyasi haklarından mahrumlar. Bu yüzden AP’nin çatısı altında bulunamıyorlar. Bu durum, Demirel’e eski kurt politikacılar karşısında da bir koruma sağlıyor.
Kurtlar kafesi içinde ve kurtların bütün sermayesi, Demirel’in ellerinde. Kısaca DP’lilerin siyasi yasaklı olmalarından en çok memnun olan, onların mirasını yemekle meşgul olan Demirel. İnönü giriştiği manevra ile Demirel’in başına çorap örmeyi ve seçimlerde AP’yi ortadan ikiye bölmeyi planlıyor.
İnönü, Celal Bayar ile görüşerek “demokrasi adına,” başta Celal Bayar olmak üzere, Demokrat Partililerin siyasi haklarının iadesi için bir anayasa değişikliğinin önünü açıyor. Böylelikle CHP’nin inisiyatifi ile DP’lilerin haklarının iadesi için Meclis anayasayı değiştirmeye girişiyor. Meclis'te neredeyse o birliği ile değişiklik kabul ediliyor ve söz hakkı Senato’ya geçiyor.
Senato’yu kilitleyen ve anayasa değişikliğinin geçmesini engelleyen kişi ise tahmin edileceği üzere Demirel. Burada asıl soru şu; “Demirel darbeyi mi engelliyor, yoksa DP’lilerin karşısına rakip olarak çıkmalarını mı?” Soru bu şekilde sorulunca, sağlam bir muhakemenin önü açılıyor. Mayıs 1969 darbesini planlayan adam aslında Süleyman Demirel’den başkası değil. İnönü ile Demirel arasındaki politik savaşı, askerleri devreye sokan Demirel kazanıyor.
Durumun askeri cephesi, 1969 yılına ait gazetelerde ve tabii ABD istihbarat raporlarında yer aldığı gibi kamuoyu önünde gerçekleşiyor. 19 Mayıs törenleri öncesinde tanklar sokağa çıkıyor ve gövde gösterisinde bulunuyor. TİP başta olmak üzere sol örgütler, siyasi hakların iadesine şiddetle karşı çıkıp, mitingler düzenliyor.
Demirel, sonrasında silahlı eylemlere girişecek olan sol örgütlerin de desteğini alarak, tankların himayesinde DP’lilerin siyasi haklarına kavuşmalarını engellemiş oluyor. Sonra da “darbeyi önledim” diyerek timsah gözyaşları döküyor.
1969 yılı, yakın tarihimizin en kritik yılı. Toplumun ve siyasetin dengeleri bu yıl içinde yerler bir oluyor ve Türkiye kendisini 1980’lere kadar toparlayamıyor. Yaygın şiddet olaylarının başlaması, Türkiye’nin yönetilemeyen bir ülke haline gelmesi ve ordu içinde cunta savaşlarının alevlenmesi bu yıl içinde vuku buluyor. Türkiye önündeki 20 yılı, 1969 içinde harcayıp tüketiyor. Harcanmış nesillerin ve heba edilen 20 yılın arkasında ise işte bu basit politik hesaplar ve manevralar bulunuyor.”
Evet, bu hadisenin mevcut Demokrat Parti’yi Demirel’in devamı olarak gösteren DP Genel Başkanı Süleyman Soylu’ya kapak olmasını diliyorum.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.