Avcı da avlanır
Dünya basını, her gün Müslümanlarla ilgili kötüleyici haberler vermeye devam ediyor.
Köşeye sıkıştırılmış yaralı aslanın pençesinin yırtıcılığı gösteriliyor da yaralı aslanı köşeye sıkıştıran zalim, gaddar, deri yüzücüsü avcılar hiç gösterilmiyor.
Hatta avcıların embeddet gazetecilerinin objektifinden aslanın yakıcı gözlerinin dehşeti anlatılır.
Gerçi yaralı aslanın fotoğraflarını çeken gazetecilerden bazıları kendisini götüren avcıdan nefret edip avın yanına geçtiği de görüldü.
Yemen’de, Riyad’da Müslüman avına çıkan Amerika’lı askerler öldürüldüğünde bütün dünya basını teröre lanet okurken bu insanların aklına “Bu insan avcıları burada ne arar?” demediler.
Kuzey Irak’ta Türk askerlerinin başına çuval geçirdiklerinde de “Bu askerler kendi ülkelerinden on binlerce kilometre uzakta ne ararlardı?” sorusu sorulamadı.
Dün, bugün Afganistan’da Müslüman avına çıkan ve yüzlerce Müslüman öldüren Amerikalı zenci askerler ölürse de Amerikalı kazanıyor, öldürürse de Amerikalı kazanıyor.
Yarın da öldürmeye ve ölmeye devam edecekler.
“Amerika burada ne arar?” diyen az. Ama hergün öldürülen Amerikan askerleri için “Vah vah vah diyen çok.
Olsun. Siz sonuca bakınız.
Ortalık birden kış-kıyamet olur. Fırtınalar eser. Dumandan göz gözü görmez olur. Bardaktan boşanırcasına yağmur yağar, seller akar, köylerde, şehirlerde, dağlarda, yollardaki pislikleri temizler. Su üstünde pisliğin saltanatı köpük köpük sürer.
Yağmur kesilir, güneş doğar, pisliğin köpüğü kaybolur, temiz sular akmaya devam eder.
Küfrün geçici üstünlüğünü Rabbimiz, köpüğün üstünlüğüne benzeterek anlatır:
“Allah, gökyüzünden su (yağmuru) indirdi de vadiler kendi miktarınca su akıttı. Sel de üste çıkan köpüğü götürdü. Süs veya bir meta’ yapmak için ateşte yaptıklarınızda da bunun benzeri köpük vardır. İşte Allah hak ile batılı böyle bir misalle anlatır. Köpük, yok olur gider. İnsanlara fayda verene gelince, o yeryüzünde kalır. İşte Allah böylece misaller verir.” (Ra’d 17)
Küfrün köpük gibi saltanatı bir üfürüklük zaman sürer. Altın eritenlerin eritme esnasında altın, pisliğinden arınıncaya kadar köpüğün üstünlüğü görülür. İş bittikten sonra altın, güzellerin gerdanına takılır. Köpük ise yok olur gider.
02/04/2003 tarihli gazetelerde “Washington Post” un haberi İstanbul gazetelerinde şöyle verildi:
“IRAK savaşı ve televizyon ekranlarına yansıyan kadın ve çocuklar dahil sivil ölümler, İslam ülkelerinde özellikle laik kadınlar üzerinde farklı bir psikolojik etki yaratıyor. “Washington Post” gazetesi, savaşın bu yansımasına dikkat çektiği haberinde Mısır’daki durumu ele aldı ve önceden başını örtmeyen, kendisini çok inançlı görmeyen öğretmen, hemşire, doktor, avukat gibi meslek gruplarından kadınların artık örtünmeye başladığını bildirdi.
Mısırlı kadınlar “Sürekli kendimize neden bunlar oluyor diye soruyoruz. Ancak Allah’a ve İslamiyete daha sıkı sarılarak bu şokları atlatabileceğimizi sanıyoruz. Artık bir sebebi var ki bunlar oluyor diye düşünüyoruz” dediler.
Avukatımız, doktorumuz, gazetecimiz, imamımız, milletvekilimiz, öğretmenimiz, hemşiremiz, velimiz, delimiz, bir müddet zamanın seline kapılır ama sonunda küfür selinde boğulmak üzere iken sarılacağı yerin İslâm olduğunu bilir ve kurtulur.
Bu kurtuluşa küfrün kamçısı da etkili olur.
Güneşin yüzünü kara bulutlar bir müddet kapatsa da sonunda güneş açılır ve ısı ve ışık vermeye devam eder.
Batıda yazılan bir çok kitap ve makaleden anlıyoruz ki, son yirmi beş yıl içinde yükselen değer İslammış.
Biz, güneşin gelişi gibi geliriz. Zalime de, mazluma da, katile de, maktüle de, güllüğe de, küllüğe de ışık veririz.