Yemen, dünya edebiyatını çökertir
Romanda ve hikâyede başka kültürlere özenti; “gelişmemiş ülkelerin”, “kendi kültürünü inkâr eden toplumların”, “tarihine özünden değil, kabuğundan bağlı milletlerin”, “millet ve devlet oluşlarını kendi değer yargıları dışında başka değer yargılarına bağlayanların” işidir.
Moda tabirle bestseller, yani çok satan kitaplar listesine baktığımızda genelde yabancı roman ve hikâyeler ya da hatıratlar ön plana çıkar. Sanki bizim topraklarımızda yazılabilecek hikâye ve roman malzemesi eksiği var gibi ya da işe yarar okunacak hatıratlar yok gibi.
Rus edebiyatı, Fransız edebiyatı, İngiliz edebiyatı, kendini ezdirmiş veya ezilmeye müsait toplumların baş tacı olmuştur. Okuyan kesimler, harıl harıl bu ülkelerin kültürlerini, şiirlerini, edebiyatlarını, romanlarını, hikâyelerini yakından tanırlar. Bir de üstüne üstlük okudukları eserlerden onur duyarak örnekler verip, kendilerinin diğer fertlerden farklı olduklarını ispat etme gayretine girerler ki, ne kadar komik duruma düştüklerini fark etmezler.
Neyse, bunları geçelim. Asıl söyleyeceklerim; ezik toplumların kendi kültür ve tarihlerinden koptukları için ezildiklerini, ezilmeyen güçlü toplumların ise ezilenler üzerinde hâkimiyet kurmaları; roman, hikâye, şiir ve benzeri kültürel zenginliklerine inanmaları ve güvenmeleriyle mümkün olmuştur ve olmaktadır.
Gelelim bizim edebiyatımıza. Dünya üzerinde hangi millet ve devlet olursa olsun, bizden daha zengin bir edebiyat birikimine sahip değildir. Halep oradaysa arşın burada. Dünyada adı bilinen ve şanı yürüyen kaç imparatorluk vardır? Üç imparatorluktan söz edilebilir. Bunların en güçlüsü de Osmanlı İmparatorluğu’dur.
Şimdi soru: “Mevcut nesil, Osmanlı İmparatorluğu ile ilgili olarak Padişah karılarının veya kızlarının uydurma aşk hikâyelerinden başka ne bilmekte ve hangi romanda, hangi hikâyede İmparatorluğun dünya coğrafyası üzerinde nasıl bir düzen sağladığı kaç tane roman, şiir ve hikâyede yer almaktadır?”
Haa, hiç yok demiyorum, olanların kaç tanesi okunmuştur ve okuyup geçmenin dışında öğrendiklerimizi taşıyan bir kültüre sahip olarak, nerede ve ne zaman nasıl kullanmışızdır? Konuşma örneklerimizin içinde yerli kültür ile yabancı kültüre ne kadar yer verdiğimize bakıldığında ne demek istediğim anlaşılacaktır.
Yine çok konuştum ve yazının başlığına hâlâ gelemedim. Evet, Osmanlı’nın devamı bir toplum olarak; kültürel, sosyal, tarihi ve siyasi hiçbir geçmişimiz olmasa dahi, sadece Yemen gibi bir geçmişe sahip olmamız, dünya edebiyatını çökertecek, hepsinin üzerine çıkacak bir tarihi ve kültürel zenginliğe sahip olduğumuzu gösterir.
Yemen savaşı, iki devletin batış ve doğuş hikâyesidir. Bir tarafta üzerinde güneş batmayan Osmanlı İmparatorluğu, diğer tarafta bütün İslâm âlemi için kutsal sayılan ve kıyamete kadar her Müslümana ev sahipliği yapacak olan Mekke ile Medine şehirlerinin güvenliği ve muhafazası için düşman güçlere engel olan Yemen coğrafyası.
Yemen’de her Osmanlı askerinin onlarca, yüzlerce hikâyesi var. Onların her gecesi ve gündüzü, ayrı hikâyelerle dolu. Hikâyelerinde ne ararsanız var. Henüz hiçbir romanda işlenmemiş öyle yaşanmışlıklar var ki, bir toplumu yeniden inşa edecek gerçek hikâyeler mevcut. Bu arada Mehmet Niyazi Özdemir’in “Yemen Ah Yemen” romanını sözlerimin dışında tutmalıyım. Mehmet Niyazi’nin romanı, sahasında yazılmış çok önemli bir eserdir.
Bir de henüz Yemen tarihi ne bizim tarafımızdan ne de Yemenliler tarafından ele avuca gelir şekilde yazılmış değildir. Bu hazin gerçeği, Yemen’e giden herkes, Yemen sokaklarında ve dağlarında dolaşırken rahatlıkla öğrenebilir. Adım attığınız her yer tarih dolu.
Romanda ve hikâyede lazım olan; “tarih, kültür, sanat, hayat, kahramanlık, çaresizlik, gurbet, aşk, heyecan, sevda, sevgi, bağlılık, beraberlik, hasret, kahrolma, yanma, tükenme, cinnet, zayıflık, güçlülük, mucizevî kurtuluşlar, kavuşmalar, insanüstü güçlere sahip olma” gibi insanı heyecanlandıran ve kullanılır bir kültürel zenginlik değil midir?
Eğer öyleyse ve lazım olan bu ise, insanlar bu ve benzeri türlerden hoşlandıkları için roman, hikâye, hatırat okuyorsa, hepsi Yemen’de var. Hem de o kadar çok cephelerde değil, bir cephede bile; onlarcasına, yüzlercesine rastlamak mümkün.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.