Açılmak
Son günlerin moda tabiri bu. "Açılım", "açılmak" fiilinin isim olarak kullanılması. Bu fiil ise "açmak" fiilinin edilgen hali.
Türkçe bir cümlede bir fiilin edilgen halini kullandığınız zaman özneyi değil nesneyi öne çıkartmış olursunuz. Referansınız "açılan" nesne olur. CHP'nin "başörtüsü" veya "çarşaf" açılımında öne çıkanın bu sorunlar olması gibi. Özne yani CHP ise, yeni ufuklara yelken açan aktör konumunda.
"Açılım", rahatsızlık ve tedirginlik vermeyen bir kelime. "Politika değişikliğine gitmek", "dönüşüm geçirmek", "fikirleri değiştirmek" yerine "açılmak", zenginleşmeyi, çoğalmayı, dar kalıplardan kurtulmayı, daha kucaklayıcı olmayı çağrıştırıyor. Limanınız aynı, demirlediğiniz yer sabit; ama hiç gitmediğiniz sulara gitmek, daha geniş bir alanda dolaşmak durumu söz konusu.
Alevîlerin Ankara Sıhhiye Meydanı'nda düzenledikleri mitingden sonra "MHP'nin Alevî açılımı" gündeme geldi. Hükümet yine Alevîlerin sorunlarını masaya yatırıp çözmek için teşebbüse geçince, bu adımlar da "AK Parti'nin Alevî açılımı" oldu. Yaklaşık bir ay sonra TRT Kürtçe yayına başlayacak. Bu önemli gelişme "devletin Kürtçe açılımı" olarak niteleniyor. Çok değerli bir âlim olan Prof. Dr. Saim Yeprem'in Kur'an'ın Kürtçeye çevrilebileceğini söylemesi, "Diyanet'in "Kürtçe Kur'an açılımı" olarak anlaşılıyor.
CHP ile yan yana düşünülmeyecek "çarşaf" ve "başörtüsü"nün, CHP çatısı altında "doğal" kabul edilmesi, "CHP'nin çarşaf açılımı" olarak kabul edildi. CHP kurmayları bu çok tartışılan "açılım"la yetinmeyerek daha ileri gittiler ve "cemaat açılımı"ndan bahsettiler. "Açılım" gerçekten kulağa hoş gelen, olumlu çağrışımlar uyandıran bir kelime. Bu kelimenin sık kullanılan bir deyime dönüşmesi siyasetin ana istikametinin pozitif olduğunu gösteriyor. Sorun çözmeye odaklanan, ezber bozan, kendisine ve çevresine eleştirel bakan, farklı ve uzak olana ilgi duyan bir siyasî iklimin işareti bu.
En önemlisi ve değerlisi de cesaretin ifadesi olması. Bulunduğu yeri gözden geçirmeye hazır, çok uzaklara ulaşmak üzere yola çıkan ve farklı olandan korkmayan birinin cesareti. Belki söz konusu siyasî açılımların hepsinin bir tek ortak paydası var: Elindekileri kaybetmekten korkmamak. Yine sade bir ortak payda: Kısa vadeli bir kazanç beklememek. CHP'nin çarşaf açılımının CHP'ye, AK Parti ve MHP'nin Alevî açılımlarının da bu iki partiye oy getirmeyecek olması gibi. Ama tek tek her parti için olumlu bir adım, Türkiye için ortak faydaya dönüşüyor. Farklı olana yakınlık duyan ve daha geniş uzlaşmalarla bir arada yaşayan bir topluma dönüşüyoruz.
Peki neye karşı? Bu iklim değişikliğinde önce ne vardı? Korkulara, endişelere teslim olmuş, elindekilere sıkı sıkıya kapaklanmış bir ülke manzarası vardı. Farklı olana düşmanca bakan, her farklılığın mutlaka devlet nezdinde tanımlanmış köşeli kimliklere uydurulması gerektiğini düşünenlerin egemen olduğu bir manzara. Kürt'ü Türkleştirmek, Alevî'yi Sünnileştirmek, başörtülüyü laikleştirmek üzere topu, tüfeği devreye sokan bir korkular dünyası. Ergenekon, bu korkuların eseri olan, bu korkularla anlam ve değer kazanan sapmanın adı değil miydi? Ergenekon, yeteri kadar korku yoksa bu korkuları provokasyonlarla yaratıp toplumu esir almanın adı değil miydi?
Herkesi tektipleştirmeye, aynı kalıba sokmaya çalışan, bunu sağlamak üzere memleketi tel örgülerle çevirmeye, bütün özgürlükleri ve hukuku rafa kaldırmaya niyetlenenlerin dönemi sona eriyor. Korkularla bütün dünyaya kapanmanın yerine en uzak olana bile açılmaya niyetlenen demokratik siyasetin verimli ve barışçı atmosferi egemen oluyor.
Siyaset açılıyor. O zaman hepimizin bu açılımlara uygun pozitif bir dili geliştirmemiz lâzım.