Kriz terörü bumerang gibidir... Döner, seni vurur!
Terör nedir?.. Sözlüklerde “terör” şöyle tarif ediliyor: “Sürekli ve sistemli şiddet hareketleri... Cinayet ve benzeri faaliyetlerle korku uyandırma, yıldırma, dehşete düşürme, korkutarak sindirme.” Demek oluyor ki; “terör” demek, illâ da “Öldürmek!.. Yaralamak!.. Kurşunlamak!.. Bombalamak!.. Sabotaj düzenlemek, yakmak ve yıkmak” gibi “şiddet” eylemleri demek değildir... Terörün asıl hedefi, “yüreklere korku salmak”tır!.. Zira, “yüreklere salınan korku”larla, bir şeylere “zemin” hazırlanır ve bir adım sonrasında “hedef”e ulaşılır!..
“PKK’nın eylemleri”ne de, “Ergenekon Terör Örgütü’nün eylemleri”ne de bu şekilde bakmak gerekir...
Ergenekon Terör Örgütü’nün eylemleri, cinayetleri ve sabotajlarıyla, elbette “darbe” yapılmaz... Ama “darbeye zemin” hazırlanır!..
Hele hatırlayın... Evren ve arkadaşlarının oluşturduğu “12 Eylül Cuntası”nın sözcüsü konumundaki Bedrettin Demirel diyordu ki; “Darbe yapmak için şartların olgunlaşmasını bekledik!”
PKK’nın veya Ergenekon Terör Örgütü’nün yapmaya çalıştığı da budur: “Şartların olgunlaşmasını sağlamak!”
Ülke daha fazla “kaos”a sürüklensin ki; kod adları Ayışığı ve Sarıkız olan darbeleri gerçekleştirmek kolay olsun!..
KRİZ, İNSANLARI NASIL ETKİLEDİ?
Kabul etmek gerekir ki; Türkiye, bir yandan PKK ve Ergenekon’la boğuşurken, bir yandan da “terör” boyutuna ulaşan “küresel kriz”le boğuşuyor!..
Hükümet, “krizin etkileri”ni azaltmak için tedbirler alırken, özellikle TÜSİAD’lı iş adamları ve “Aydın Doğan medyası”nın başını çektiği bir zümre, adeta “kriz tellallığı” yapıyor!..
Adına “kriz terörü” diyebileceğimiz bu kampanyalarla neyin hedeflendiği, gerçekten merak ediliyor...
Çünkü, pompalanan bu “kriz terörü” ile, “iş”ler ve “alışveriş”ler durma noktasına geldi... İnsanlar, “maaş” ve “ücret”lerinde bir değişiklik olmamasına rağmen, tabiî “psikolojik hava”nın etkisiyle “acil ihtiyaçları” dışında hiçbir şeye para harcamıyor!..
Evet, ihtiyaçlarını erteliyor, öteliyor!..
Ya da, aldığı “2 çeşit ürün”ü teke indiriyor!.. 2 çeşit peynir alırken, tek çeşit peynir!.. 2 çeşit zeytin alırken, tek çeşit zeytin!..
Böyle olunca, elbette “esnaf” da krize giriyor!.. Mal satamayınca, çareyi “tasarruf”ta görüyor... En iyi tasarruf yolu olarak da “işçi çıkarmak” görülüyor ki; böyle böyle “kriz terörü” bütün ülkeye yayılıyor ve insanların kimyaları bozulup, “korku”dan adım atamaz hâle geliyor!..
TERKEDİLECEK İLK ŞEY, GAZETE Mİ?
İnsanlar, en çok da, maalesef “vazgeçebilecekleri ilk şey” olarak gördükleri “gazete, dergi, kitap”tan vazgeçiyorlar!..
Geçenlerde değinmiştik... Nüfusu “4.5 milyon” olan Norveç’te, “3.5 milyon gazete okuru” var ki, o zaman da sormuştuk:
“Norveç, gazete okuyarak mı kalkındı, kalkındığı için mi gazete okuru bu kadar fazla?!?”
Aynı soruyu, Türkiye için “tersinden” sormuştuk: “Türkiye; gazete okuyanı az olduğu için mi geri kaldı, geri kaldığı için mi gazete okuru bu kadar az?!?”
Lâfı eğip-bükmeden söyleyelim;
Adına “kriz terörü” dediğimiz “psikolojik terör”ün en çok vurduğu sektör, “medya sektörü”dür!..
İnkâr edilemez bir gerçektir ki;
“Kriz” dolayısıyla, birçok “dizi film”in yayınına son verilmiştir... Ve yine; “gazete tirajları” da ağır darbeler almış, almaya devam etmektedir!..
Biraz önce dediğimiz gibi;
Çünkü insanlar, “terkedilecek ilk şey” olarak, maalesef “gazete”leri, “kitap”ları ve “dergi”leri görmektedir!..
Maalesef; “mide doyurma”ya verilen önem “beyin doyurma”ya gösterilmemektedir!..
Acı ama, maalesef gerçek!..
KRİZ LOBİSİNİN AMACI NE?
Bir acı gerçek de şu:
“Ağacı kesen baltanın sapının da ağaçtan olması” gibi, “gazete ve televizyonlara darbe” vuran krizi pompalayan da yine “gazete ve televizyonlar” oldu!..
Özellikle Aydın Doğan’ın sahibi olduğu gazeteler ve televizyonlar, “kriz terörü”nü öyle pompaladılar ki, Türk halkının yüreğine “korku” saldılar!..
Evet, “kriz terörü” estirdiler!..
Bu “kampanya”dan amaçları neydi acba?.. Birçok insan ve özellikle de konunun uzmanları şöyle dediler:
“Yurtdışında kurulan riskli fonlar, yatırımcıya dolar üzerinden yıllık yüzde 20-25 oranında yüksek kazanç sağlıyordu.
Türkiye’de oturan bazı zenginler de yüksek kazanç elde etmek için bu fonlara yatırım yaptılar. İşler iyi giderken çok kazandılar ama krizde işler kötüye gidince kaybettiler.
Bugüne kadar hep Türkiye’de çıkan kriz bu defa en güvenilen zengin ülkelerde çıktı, paralar bu sefer orada battı.
Dünya ekonomik krizini fırsat bilip hükümeti sıkıştıran iş adamlarının, her beş-altı yılda bir “biz battık, bizi kurtarın” diye karşımıza çıkan aynı kişiler olduğunu gördük.
Kriz lobisi yaparak geçinen bu iş adamları, IMF’den 35 milyar dolar alınıp kendilerine verilmesini istiyorlar. Kriz lobisine göre, eğer bu para onların kasasına konursa Türkiye ekonomisi kurtulacak, aksi takdirde batacak. Halbuki bu para eğer yanlışlıkla onlara verilirse, Türkiye ekonomisi işte o zaman batacak. Çünkü onlar bu paraları yine verimsiz kullanacaklar.”
Kısaca, şunu diyorlardı:
“Parayı İsviçre’de kaybettiler
Ama Ankara’dan istiyorlar!”
Acaba, gerçekten böyle miydi?..
Yani “paradan para kazanan” zenginler, gerçekten de “İsviçre’de kaybettikleri” paralarını, “Hükümet’ten” istiyorlardı da, bunun için mi “kriz tellâllığı” yapıyorlardı?.. Başbakan Tayyip Erdoğan, bunun için mi, “Krizden fırsat elde etmek isteyenlere izin vermeyeceğiz!” diyordu...
KRİZ, DÖNDÜ AYDIN DOĞAN’I VURDU
“Paradan para kazananlar”ın amacı, bu krizi “ranta çevirmek” olabilir!..
Peki, “Aydın Doğan’ın amacı” neydi ve şimdi niçin “ağlamaya” başladı?..
Bugünkü Vakit’in manşetinde, “Borsa’da dibe vuran Aydın Doğan” var... Haberimizde de göreceğiniz gibi, “Aydın Doğan’ın dibe vurduğunu” söyleyen, biz değiliz... Onun dibe vurduğunu, yine bir Aydın Doğan gazetesi olan Radikal söylüyor...
Hem de, “manşet”ten!..
“Aydın Doğan’ın sahibi olduğu Hürriyet ve Doğan Medya Grubu’nun Borsa’da dibe vurduğu, bizzat Aydın Doğan’ın gazetesi Radikal tarafından resmen ilân edildi... Radikal’in haberine göre Doğan Holding’in Borsa’daki kaybı yüzde 72, Hürriyet’in kaybı yüzde 80 ve Doğan Yayın Holding’in kaybı yüzde 86... Hürriyet’in dibe vurmasına yüzde 11.59, Doğan Holding’in yüzde 14.91 ve Doğan Yayın Holding’in yüzde 7.35 kaldı.”
Bu da gösteriyordu ki;
Kriz, “bumerang” gibidir!..
Döner, yine seni vurur!..
Nitekim; düne kadar “kriz pompalayan” Aydın Doğan, bugün “kriz mağduru” olmuştur!..
Dileriz, Aydın Doğan, bu “mağduriyeti” de ranta tahvil etmeye kalkmaz!.. Yani, “işçi çıkarmaya” ve “daha az kâr dağıtmaya” tevessül etmez!..
Çünkü, Hükümet’e karşı bu “psikolojik savaş”ı kendisi başlattı!.. Bedelini de “Hükümet’ten tahsil” etmeye kalkışmamalıdır!..
Ve yine dileriz ki;
“Hükümeti yıpratmayı” amaçlayan fakat bütün Türkiye’yi etkisi altına alan bu “psikolojik savaş”tan bir an önce vazgeçilir ve Türkiye, normalleşir!..
Aksi halde bu “gemi” batar ve içindeki herkes boğulur!..
MUSTAFA ÖZCAN ARAMIZDA
Birkaç gündür verdiğimiz “anons”larımızda da gördüğünüz gibi, Mustafa Özcan, bugünden itibaren Vakit’te...
Mustafa Özcan, hiç de yabancısı olmadığınız bir isim... Özellikle “İslâm Dünyası”nı ilgilendiren konularda “deneyimli ve uzman” olan Mustafa Özcan’ın, düşünce dünyanızın ufuklarını genişleteceğini ve olaylara farklı pencereden bakmanıza vesile olacağını düşünüyoruz...
Mustafa Özcan’a, “Aramıza hoşgeldin” diyor ve bu katılımdan dolayı son derece mutlu olduğumuzu ifade etmek istiyoruz.
Selâm, saygı ve gönül dolusu muhabbetlerimizle...