Liberal vesayet
Liberal vesayet
Liberal" kelimesi Türkiye'de çok homojen bir topluluğu tanımlamıyor.
Sözünü edeceğimiz konu, AK Parti ile ilişkiler.
Dışardan bakıldığında liberaller arası sınır farkı gözetilmeksizin şöyle bir kanaat seslendiriliyor:
-Liberaller de artık AK Parti'yi eleştiriyor. Ak Parti'nin "devletçi" karşıtları vardı, Türkçü - Kürtçü karşıtları vardı, solcu karşıtları vardı, "Çağdaş yaşamcı" karşıtları vardı, laikçi karşıtları vardı.. Bunların sayısı daha da çoğaltılabilir. Ama Ak Parti, liberallerden destek görüyordu.
Liberallerin AK Parti'ye desteği çok önemsenmişti. Türkiye'de malum, halkın sandıkta verdiği destek, bir partinin meşruiyeti için hiçbir zaman yeterli olmuyor!
AK Parti de bunun farkında olarak, ABD ve AB ile ilişkileri, "Dış meşruiyet"i sağlamak, "Değişme" söylemini de "iç meşruiyet"i sağlamak için devreye sokmuştu. Ak Parti üzerinde bu iki alan bir tür vesayet oluşturmuştu.
Dışardan ABD ve AB, sanki sık sık AK Parti'nin önüne "Bizim sağladığımız meşruiyeti unutma" gibi bir "Diyet" koymaktaydılar. İçerdekiler de "Değiştiyse ve değiştiğini söylemleriyle değil eylemleriyle ispat edebilirse ne ala" dediler ve"Değişme" ile bağlantılı meşruiyet kredisini sürekli hatırlatmayı ihmal etmediler.
Hem ABD - AB ile, hem içerdeki çevrelerle ilişkiler sorunsuz yürümedi. Çünkü AK Parti kendi tabanını ve Türkiye gerçeklerini dikkate almak zorundaydı ve bu gerçeklik, çoğu zaman, sözü edilen çevrelerin beklentileri ile uyum arzetmiyordu. Kaldı ki, AK Parti kadrolarının düşünce dünyaları da, zaman zaman söz konusu çevrelerle paralelliği engelliyordu.
İçerdeki AK Parti karşıtları, bu dış - iç vesayet girişimlerinde bir pürüz meydana geldiğinde hemen o çevreleri kendi muhalefetlerini besleyen bir malzeme olarak kullandılar. İşte şu sıralar "Liberal" diye tanımlanan çevreler, o malzemeyi fazlasıyla sağlıyorlar. Gözlemim yanlış değilse, "Liberal" cenahta AK Parti'ye yönelik bir "vesayet" halet-i ruhiyesinin geliştiği görülüyor.
Şöyle bir halet-i ruhiye:
-Sana destek verdik. Bu destek sayesinde yeni bir lokmada halledecek olan muhalif çevrelere karşı ayakta kalabildin. İç meşruiyetin varsa bunu büyük ölçüde bize borçlusun. Muhafazakar kesimin desteği asla yeterli olmazdı. Sandıktan getirdiğin oya çok güveniyorsun ama, bunun çok da belirleyici olmadığını de bilmektesin. Ayrıca, bu oy kapasitesine kolaylıkla "çoğunluk diktası" suçlaması yapılabilir. Senin fikri zeminin de zayıftı. Kaldı ki bu çağda muhafazakar düşünceyi savunmak zordu. Biz sana liberal düşünceden getirdiğimiz malzemelerle meşruiyet zemini sağladık. Ama sana verdiğimiz destek, belirli projelerin yerine getirilmesi içindi. sen başlangıçta bunları yerine getirecek gibi durdun. Sonra ise, yan çizdin. Devlet içinde muhalefet yapman gerekiyordu sen devletleştin. Askere teslim oldun. vs...
Evet, bunlar söyleniyor ve ilave ediliyor:
-Ya adam ol, ya da bizim meşruiyet desteğimiz bu kadar! Bu durumda ne yapmalı AK Parti? -Biz ettik siz etmeyin mi demeli? -İşte şimdi ben yandım, mı demeli?
-"Liberal cenah"la oturup, yeniden bir rota mı çizmeli?
-İşte bu vesayet sıkıntısı bizi çökertir deyip, liberal cenahın eteklerine mi yapışmalı? İlginç bir durum. Liberal cenah da, tıpkı, sistemin hatırlı çevreleri gibi oylarının çok özel bir ağırlık taşıdığı düşüncesiyle hareket ediyorlar. Askeri vesayetten kurtul, liberal vesayet altına gir!
Bu denklem çok mu ağır? "Ne efsunkar imişsin ey didar-ı hürriyet Esiri aşkın olduk gerçi kurtulduk esaretten!" Ben bu tafralı duruştan rahatsızım. AK Parti varsa, yine de halk oyu ile var. AK Parti üzerine bir misyon yükleniyorsa, yine halktan aldığı oy sayesinde yükleniyor. Liberal cenah, biraz da "Bu halk partilere, insanlara neden destek verir, liberal beklentilerin halk nezdindeki kabul oranı nedir?" sorusu üzerine kafa yorsa ya...
Biri çıkıp derse ne olacak:
-Liberal Parti orada duruyor ve halktaki karşılığı da belli! Halk oyu üzerindeki her türlü vesayete hayır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.