Hz. Adem dünyanın en güzel yerine inmiş
Hint Okyanusu’nun incisi Sri Lanka, sadece Hint Okyanusu’nun değil, bütün dünyanın gözdesi ve incisi. Hz. Adem (a.s.)’ın cennetten dünyaya geldiği yer olduğuna inanılan Sri Lanka’ya bu gözle bakıldığında da rahatlıkla görülebiliyor.
Hz. Adem (a.s.) dünyaya gönderilirken cennette ne kadar bitki ve diğer canlı türleri varsa, hepsini gelirken getirmiş ve Sri Lanka topraklarında yetişmesini sağlayarak oradan da bütün dünyaya yayılmasına sebep olmuş.
Yeryüzünde ne kadar canlı varlık biliniyorsa hepsinin de cennetten Hz. Adem vasıtasıyla geldiğine inanılıyor. Ben de öyle inanıyorum. Ada ülkesi Sri Lanka’daki güzellikler ise bu inancı destekleyen haklı güzelliklerle dolu.
Sri Lanka çok dinli bir ülke. Şimdiye kadar gezdiğim ve gördüğüm çok dinli ülkeler içerisinde en huzurlu coğrafya diyebilirim. Kimse kimsenin inancına sövmeden, hakaret etmeden, aşağılamadan ve eleştirmeden saygı ve sevgi içerisinde, evlerinde ve ortak yaşam alanlarında huzur ve güveni tesis etmişler.
Sri Lanka’nın nüfusu 20 milyon civarında. Bu nüfusun yüzde 10’u Müslüman, yüzde 10’u Hıristiyan, yüzde 10’u Hindu, geriye kalan yüzde 70’i de Budist. Çoğunluğun Budist olması, diğer inançlar üzerinde herhangi bir baskı oluşturmamış ve oluşturmuyormuş.
Cami, kilise, Hindu ve Budist tapınakları yan yana. Her inanç sahibi, ibadet zamanlarında ibadetlerini yapabiliyor ve kimse kimsenin ibadet şeklinden rahatsız olmuyor. Rahatlıkla alış veriş ediyorlar, komşuluk ilişkilerini sürdürüyorlar.
Ayrıca kimse kimsenin yiyeceğine ve içeceğine karışmıyor. Müslümanlara göre haram olan yiyecekler, diğerlerine göre helal sayılabiliyor, Budizm’e göre haram ve yasak olanlar, diğer inanç sahiplerine göre helal sayılıyor ve yine kimse kimseyi hor görmeden, patırtı gürültü çıkarmadan, saygı çerçevesinde problemlerini halledebiliyorlar.
Böyle bir barış, sevgi, hoşgörü ve anlayışın diğer çok dinli dünya devletlerinde de yaşanmasını dilemekten öte, çok dinli olmayan sadece bir dine mensup ülkelerde yaşanmasını daha çok istedim. Özlemim o dur ki, Müslüman coğrafyalarda yaşayan halklar birbirine karşı böylesine derin bir hoşgörü ve sevgi besleyebilsinler.
“Özlemim odur” dedim ama aslında özlemimiz gerçekleşiyor, hemen onu da belirtmeliyim. Osmanlı; kimi zaman askeriyle, kimi zaman sivil bürokratıyla, kimi zaman da selamıyla fethettiği coğrafyaların pek çoğu başta olmak üzere, kimi zaman da hayal ettiği halde ulaşamadığı yerlere bugün Osmanlı ruhu, Osmanlı’nın akıncı ruhu, Osmanlı’nın geniş hoşgörüsü hızlı bir şekilde yayılıyor.
Bu gerçeği de yine Sri Lanka’da Türk okulları sayesinde gördüm. Dokuz kişilik bir eğitim kadrosu, Sri Lanka’da Türkiye’miz adına, halkımız adına, Osmanlı ahlakına has bütün güzellikleri sergileyip, çok dinli bütün kesimlerin gönüllerini fethetmişler ve Türkiye’yi büyük bir onurla temsil ediyorlar.
“Kimse Yok mu Derneği’nin” Türkiye’de ve dünyada muhtaç ailelere götürdüğü kurban yardımlarının biri de Sri Lanka’daydı. Kimse Yok mu Derneği ile gittim ve kurban yardımlarını yerinde gözleme imkânı buldum.
Bu vesileyle Türk okullarındaki eğitim öncülerinin de büyük yardımlarını gördük. Kimse Yok mu Derneği’ne bağış yaparak Sri Lanka’da kurbanlarını kesen Türkiyeli hayırseverlerin bağışladıkları kurbanlar yerli yerince kesildi.
Kurbanlar kesilirken, hisse sahiplerinin isimleri yüksek sesle tek tek okunarak dini vecibeler yerine getirildi. Kesilen kurbanlar ayrı bir yerde parçalanarak hijyenik bir şekilde paketlenip fakir fukaraya dağıtıldı. Evine yılda bir kez et giren binlerce Sri Lankalı Müslüman çifte bayram yaptı.
Eğer tembellik etmez ve verdiğim sözleri tutabilirsem, uzun bir yazı dizisi yapmak istiyorum. Harika fotoğraflar çektim ve notlarım var. “Sevmek için tanımak ve anlamak gerekir” felsefesinden yola çıkarak; “İnsan tanımadığının düşmanıdır” derler. İşte bu düşmanlığı kırmak için tanımak gerekir. Ben de buna yardımcı olmaya çalışacağım.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.