Habertürk'ün yalanı fena patladı!
Fatih Altaylı’nın başında olduğu Gazete Habertürk geçtiğimiz gün Abdullah Öcalan’ın kayınpederi Ali Yıldırım’ın fotoğrafını ilk kez yayınladığını öne sürdü.
Zülfikar Ali Aydın imzalı haberle, gazetenin sürmanşetinden “İşte Apo’nun MİT’çi kayınpederi” dendi.
Ancak Habertürk yine yaş tahtaya bastı!
Bu fotoğrafı ilk kez Habertürk ortaya çıkarmadı, daha önce Yıldırım'ın fotoğrafları yayınlandı, üstelik Ali Yıldırım yıllar önce Milliyet gazetesine röportaj bile verdi.
Önceki gün Habertürk gazetesinde çıkan haberde şu satırlara yer veriliyordu:
“Habertürk gazetesi Abdullah Öcalan'ın yıllarca MİT'te çalışan kayınpederi Ali Yıldırım'ın fotoğrafına ulaştı”.
Antigazete.com sitesinde yer alan bilgilere göre, Ali Yıldırım’ın fotoğrafı gazetelerde daha önce yayınlanmış, Ali Yıldırım Milliyet gazetesine röportaj dahi vermişti.
Gazeteci Necdet Pekmezci önümüzdeki günlerde Kripto Kitaplar’dan piyasaya çıkacak olan “Apo ve Pilot” adlı kitabında tüm bu detaylara yer verdi.
Habertürk gazetesi kamuoyunu kandırmakla kalmadı, yanlış bilgilere de yer verdi. Pekmezci’ye göre, Habertürk’ün haberinde Ali Yıldırım’ın doğum tarihi 1905 olarak verilmiş. Oysa Ali Yıldırım’ın doğum tarihi 1911 (1327).
Aynı haberde Ali Yıldırım’ın ölüm tarihi de 1990 olarak verilmiş. Oysa Ali Yıldırım’ın gerçek ölüm tarihi:12 Ocak 1989.
İşte 3 Ekim 1985 yılında gerçekleştirilen röportajdan bazı satırbaşları şöyleydi:
(…)
Yıldırım kızı Kesire’nin böyle bir adamla tanışıp evlendikten sonra “bazı olaylara katılmasının kendi suçu olmadığını” belirterek, “Medeni Kanunumuza göre ben kızımı, 18 yaşına kadar büyütüp okuttum. Kızım bu yaştan sonra devletin kızı olmuştur. Benim himayemden çıkmıştır. Ama o bugün Türkiye’ye gelse, önce ‘evladım’ der bağrıma basarım. Daha sonra yargılanması için adalete teslim ederim” dedi.
Yıllarca avukatlık statüsüne tabi dava vekilliği yaparak 1976 yılında emekli olan, Kesire, Cebire, Nehire, Ali Kemal, Ali Günal ve Fecire adında altı çocuğu bulunan, şu anda evinde eşi Kebire ve küçük kızları Fecire ile birlikte oturan 73 yaşındaki Ali Yıldırım’ı ziyaret ettiğimizde önce şaşırdı.
Ali Yıldırım, Kesire’den “sadece kızım mı suçlu? Sadece ana baba olarak bizler mi suçluyuz? Niçin bu çocuklarımız bu olaylara girdi? Neden okuldayken bu örgütlere girmeye zorlandı?” diye sorduktan sonra şöyle konuştu:
“Hep soruyorum bunları kendi kendime. Sonuçta kızımın 18 yaşına kadar benim himayemde olduğu, ancak daha benim olduğu kadar devletin de kızı olduğu sonucuna varıyorum. ‘Niçin, devlet kızına sahip çıkmadı? Niçin, gençlerimizin bu örgütlere girmesini devlet engellemedi?..”
“Kızımı yurttan alarak son yılını bizim yanımızda, evimizde geçirmesini sağladık. Okulunu bitirdikten sonra, bir süre Ankara’da gazeteci olmak için iş aradı. Bulamayınca öğretmen olmak için başvurdu ve Diyarbakır’a atandı. Üç yıl öğretmenlik yaptı.”
“Bu arada PKK’nın lideri Abdullah Öcalan ile tanışmış, evlenmeye karar vermişler. Bizim artık onları sadece evlendirmemiz gerekiyordu ve evlendirdik. Ama, gazetelerde yazıldığı gibi devrim nikahı ile evli değil benim kızım. Altındağ Evlendirme Dairesi’nde resmen evlendi.”
“Daha sonra yine öğretmenliğe gitti. Derken bazı olaylar nedeniyle arandığını öğrendik gazetelerden ve zaten daha sonra da Kesire ile bir daha hiç haberleşemedik. Sonra gazetelerden okuduğum kadarı ile Avrupa’nın çeşitli ülkelerinde Apo denilen adamla birlikte dolaşmış. Şimdi de yine gazetelerin yazdığına göre Suriye’de yaşadığını öğrendim.”
Ali Yıldırım, Abdullah Öcalan’ın liderliğini sürdürdüğü PKK örgütü elemanlarının güvenlik kuvvetlerine ve sivil halka karşı giriştiği eylemleri nefretle karşıladığını söyledi. Konuşmasını, “Bu adamın yaptığı amaçsızdır. Gün gelecek yaptıklarının hesabını da adalete verecektir” diye noktaladı.
(…)
Medyagündem
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.