‘Kahpe’yi mahkeme çarptı!
Daha önce Vakit gazetesinin defalarca gönderdiği cevap hakkını yayınlamayan Ahmet Hakan Coşkun, bugünkü köşesinde, TC Bakırköy 2. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin aldığı kararı yayınlamak zorunda kaldı.
Askere gitmemek için midesini kestiren birkaç ay sonra da trafik kazası nedeniyle dalağı kesilen Coşkun'un, Vakit’in tekzip yazısını yayınlamadan önce de, hakaret ve küfürlerine devam ederken tıpta düşünce bozukluğu ve karakter değişimini ifade eden ‘psikotik epizod’ bir hal sergilediği gözlerden kaçmadı.
İşte Coşkun’un Vakit’e hakaretlerine tekzip yazısı:
CEVAP VE DÜZELTME YAZISI: VAKİT, DÜRÜST GAZETEDİR
Gazetenizin 16 Haziran 2008 tarihli nüshasında Ahmet Hakan imzası ile yayınlanan "Kahpelik" başlığı taşıyan yazıda, Anadolu’da Vakit gazetesine yönelik tümüyle gerçek dışı, haksız, müvekkilimin şeref ve haysiyetini ihlal eden yorumlara yer verilmiştir. Aynı kişi, daha önce de defalarca, benzer nitelikte hakaretlerle gazetemize saldırmış, böylece önyargılı ve planlı bir saldırı içinde olduğunu ispatlamıştır.
Öncelikle şunu belirtelim ki; bugün Türkiye’de fikir haysiyeti ve inanç namusu taşıyan dost-düşman, her fikir ve inançtan insanın kabul ettiği ve hakkı teslim ettiği bir gerçek vardır. Vakit, dürüst, bağımsız, bağlantısız ve yürekli bir gazetedir.
Dostu da karşıtı da bilir ve teslim eder ki, Vakit ne bir holdingin tarlasına gübre taşıma aracı, ne de karanlık işbirliklerine uzanan bir köprü olmuştur bugüne kadar.
Rant ve çıkar hesaplarına endeksli, efendilerine yaranma amaçlı politikalarını, millete "gazetecilik" olarak yutturanların iplikleri de Vakit’le pazara çıkmıştır.
Toplumun haber alma hak ve özgürlüğünü, káh siyasi görüşleri káh patron menfaatleri doğrultusunda "karartma"yı gazetecilik başarısı olarak gören, akı kara, karayı ak gösterme cambazı bu esnaf, son günlerde gün ışığına düşmüş yarasa misali huzursuzdur.
Çünkü Vakit, birbiri peşi sıra "bomba" haberlerden Türkiye insanını haberdar etmekte, gündemi tek başına belirlemektedir.
Vakit’in tüm imkánsızlıklarına rağmen gündemi belirleyen haberlerinden, diğer gazetelerin kıskançlık duymaları doğal bir tepkidir. Ancak bu durum hiçbir gazeteye, hakaret hakkı da vermez, vermemelidir.
Vakit’in yayınladığı "Ağlama Duvarı fotoğrafları" tartışmasız haftanın gazetecilik olayıdır.
Nitekim, Hürriyet gazetesinde yayınlanan haber ve köşe yazılarından anlaşılmaktadır ki, Hürriyet Ankara Temsilcisi, olaydan haberdar olur olmaz telaşla Genel Yayın Yönetmeni Ertuğrul Özkök’ü aramış ve fakat ondan yayınlama izni alamamıştır.
Bir gazetecilik başarısı ve yüksek cesaret örneğinin "ebleh"lik ve "pespaye"lik olarak değerlendirilmesinin arka planında sırf kıskançlık duygularının yatmadığı da ortadadır.
Üst düzey bir kamu yöneticisinin kamuya açık bir alandaki hiç de "gizli" olmayan fotoğrafını yayınlamak "ebleh"lik değil, herkesin cesaret edemeyeceği türden bir "gazetecilik görevi"dir. Gazetecilerin görevi "karartmak, örtbas etmek" değil, kamuoyuna duyurmaktır. Vakit de, diğerlerinin yaptığı gibi "karartma"yı değil, her zaman olduğu gibi "gazetecilik görevi"ni ifa etmeyi tercih etmiştir.
Tekzibe konu olan aynı yazıda "karartma" ve "ilkesizlik" olarak dile getirilen Başbakan Tayyip Erdoğan’ın bir Yahudi örgütünden "cesaret ödülü" almasının Vakit gazetesinde haber olarak duyurulmadığı iddiası ise yazarın iftiralarından biridir. Yazar, önyargılara esir olmak yerine arşivlere bir göz atsa idi, Vakit’in yayınlayamadığını ileri sürdüğü haberin, 11 Haziran 2005 tarihli Vakit’te yayınlandığını görürdü. Yazının sahibi olan kişi, her halükárda ilkesiz ve çifte standart uygulamakla itham ettiği Vakit gazetesi karşısında, bu iftirasında da, daha önce ikrar ettiği üzere "çuvallamıştır."
Tekzibe konu olan yazıda "kahpe, ebleh vs." şeklindeki tartışmasız hakaret sözcükleri tam 42 kez tekrar tekrar kullanılmıştır. Bu durum, amacın sırf hakaret etmek olduğunu, açıkça ortaya koymaktadır. Yazı bir düşünceyi ifade etmemektedir. Bir köşe yazısında tevili mümkün olmayan hakaret sözleri olan "kahpelik" kelimesinin üç, "ebleh" kelimesinin dört, "karanlık" kelimesinin altı defa ve "pespaye", "beyinsiz" gibi diğer küçültücü ifadelerin tekrar tekrar kullanılmış olması, yazının düşünce açıklaması değil, küçük düşürücü kelimeleri yan yana getirerek sövme amacına matuf bir saikle hareket edildiğini göstermektedir. Bu kadar hakaret kelimesinin yan yana getirilmesi, açık bir rahatsızlığın eseri olsa gerektir.
Tekrar belirtelim ki, Vakit gazetesi, gadre uğramışların sesi, dürüst ve cesur bir gazetedir. Böyle olmaya da devam edecektir.
Kamuoyuna duyurulur.
Anadolu’da Vakit Gazetesi
İmtiyaz Sahibi
Nuri Aykon Vekili Avukat Ali Pacci
AHMET HAKAN COŞKUN İLE İLGİLİ HABERLER İÇİN TIKLAYINIZ
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.