Teröristbaşı bir emir verdi, aydınlar(!) konu mankeni oluverdi..

Büşra Ersanlı'lar.. Yaşar Kemal'ler, Gencay Gürsoy'lar..

Burnundan kıl aldırmayan milletvekilleri..

Selahattin Demirtaş'lar.. Ahmet Türk'ler.. Sırrı Süreyya'lar..

Gazeteciler.. Anlı şanlı televizyoncular..

Ne diyorlardı?

"Tutukluların açlık grevinde öne sürdükleri talepler, haklı taleplerdir. Dinlemek gerekir. Karşılamak gerekir."

Sonra ne oldu?

Teröristbaşı bir işaret verdi..

Hepsi hazırola geçip, "Emredersiniz" dediler..

Onların "Emredersiniz" dedikleri liderlerinin ağzı ile onlara hitap edeyim: "Haltetmişsiniz!"

Evet aynen böyle diyor, teröristbaşı..

Dindar(!) aydınları bile kafakola almışlardı.

"Dinlemek lazım."

"Vicdanlı olmak lazım."

"Sese kulak vermek lazım" diyorlardı.

Ne oldu?

Gördünüz işte..

"Apo, hukuk dışı uygulama ile, tecritte" derken bir de baktık ki, teröristbaşı kardeşi ile güzel güzel görüşmüş..

Tecrit mecrit yok ortada.

Görüşmüş ve profesörü ile, hukukçusu ile, siyasetçisi ile, milletvekili ile, dindar kıyafetlileri ile, ateisti ile...

"Açlık grevindekilere kulak vermek lazım" diyenlerin hepsini mat etmiş....

Hepsini "konu mankeni" durumuna düşürmüş!

Kendi kendine gelin güvey olan, "hayat kurtarmaya" soyunan zavallı "konu mankenleri", kullanılıp bir kenara atılmışlığın ezikliği ile, teröristbaşının son açıklaması için, dün gün boyunca tek kelime edemediler.

Oysa açın geçen haftaki gazeteleri..

Açın arşiv kayıtlarından tv programlarını..

Bakın, panellere, etkinliklerde yapılan konuşmalara..

Bakın internet sitelerinde yazılanlara..

% 90'ı açlık grevleri ile ilgili..

Ve çok büyük çoğunluğu, açlık grevlerini destekler mahiyette.

Hükümetin talepleri kabul etmemesi halinde, büyük facialar yaşanacağı iddiasındalar.

Hükümetin "Müdahale edebiliriz" açıklamasına bile, "Açlık grevindekilere müdahale, kabul edilemez" diyen ahlaksız doktorlar bile çıktı..

Adam kendisini öldürüyor. "Buna müdahale edilmemesi gerektiği"ni söylüyor, Hipokrat yemini etmiş, ahlak yoksunu bazı doktorlar!..

Neyse ki, teröristbaşının iki çift lafı, tüm bu tartışmaları bitirdi.

Karşımızdaki yapının, ne kadar otoriter, ne kadar diktatörcü, ne kadar tek adamcı. Ne kadar körü körüne emir dinleyen.. Ne kadar taklitçi bir yapı olduğu ortaya çıktı.

"Siz ne kadar vicdansızsınız. En temel insan hakkını istiyoruz. En temel insan hakkına nasıl duyarsız olabiliyorsunuz" türünden istismarlara soyunanlar şimdi söylesinler..

Ne oldu o en temel insan hakları?

Teröristbaşı "Gerek yok" deyince, insan hakkı olmaktan çıkıverdi değil mi?

Başbakan diyor, dinlemiyorlar,.

İçişleri Bakanı söylüyor, dinlemiyorlar.

Dürüst din adamları söylüyor, dinlemiyorlar..

Ama teröristbaşı deyince ki, "Hiçbir şeye gerek yok. Açlık grevini bitirin.."

"Vazgeçilemez" dedikleri "insan hakları"nı unutup..

Yüzlerce insanın hayatının günlerdir tehlikeye atıldığını unutup..

Anında tornistan ediyorlar..

Şimdi haydi, Kezban Hatemi'ler..

Haydi Hidayet Tuksal'lar..

Haydi Mehmet Bekaroğlu'lar..

İtiraf edin..

"Biz konu mankeni olmuşuz" deyin..

"Bizi kullanmışlar" deyin..

"Ortada insanların vazgeçilmez bir hakkı ile ilgili tartışma yok iken.. Birkaç istismarcının oyununa gelmişiz" deyin.

Bu vesile ile..

Çıkın şu terör örgütünün otoriter yapısı hakkında da bir çift laf edin.

Adam "Bitirin açlık grevini" diyor. Ertesi sabaha kalmıyor, hepsi bitiriyor.

Başbakan'a "Otoriter" diyorsunuz ya..

"Totaliter" diyorsunuz ya..

"İnsan hakkı savunucularına karşı diyaloğa açık değil" diyorsunuz ya..

Bir de destek verdiğiniz teröristbaşına bakın..

Onun arkasına saklanarak, binlerce insanın hayatını, nasıl tehlikeye atabiliyorlar..

Yine onun sayesinde(!) binlerce insanın hayatını, tek kelime ile nasıl kurtarmış(!) oluyorlar!

Bir izah ediverin şu işi!

Ali Karahasanoğlu /Yeni Akit