'Clinton'a dokunulmadı ama Hz. Ali yargılandı'

'Clinton'a dokunulmadı ama Hz. Ali yargılandı'
Londra merkezli Islamic Human Rights Commission-IHRC (İslam İnsan Hakları Komisyonu) Başkanı Mesud Shadjareh, 11 Eylül saldırılarından sonra Batı'da oluşan İslam karşıtlığının had safhaya ulaştığını belirterek, “Hukukun 'suçlu olduğu anlaşılana kada

MEHMET NEDİM ASLAN/LONDRA

Merkezi Londra'da bulunan Islamic Human Rights Commission-IHRC (Islam İnsan Hakları Komisyonu), 1997 yılında 11 Eylül 2001 İkiz Kule saldırılarından 4 yıl önce kuruldu. İngiltere dışındaki Müslümanların yaşadığı acılar, işgaller, İngiliz Müslümanları arasındaki politik bilincin güçlenmesini sağladı. Soğuk Savaş'ın sona ermesinden sonra İslam coğrafyasında ortaya çıkan ya da artan çatışmalar ve işgaller, ikinci ve üçüncü kuşak bir grup Müslümanı bir araya getirerek zulüm gören Müslümanların sorunlarını dünya kamuoyunun gündemine nasıl getirileceğine dair düşünmeye sevk etti.

IHRC NASIL ORTAYA ÇIKTI?

“Bu şekilde İHRC ortaya çıktı” diyor Genel Başkan Mesud Shadjareh. “Çeçenya, Keşmir, Filistin, Irak ve diğer İslam coğrafyasında gerek yabancılar gerekse yerli yönetimlerin yaptığı zulümlere kayıtsız kalamazdık” diyen Shadjareh, 11 Eylül saldırılarından sonra sadece Batı dışındaki coğrafyalardaki insan hakları konularını değil, aynı zamanda Batı'daki insan hakları ihlalleriyle ilgilenmeye başladıklarını söylüyor.

HIRİSTİYAN BOMBASI DİYOR MUYUZ BİZ?
Londra'da Vakit Gazetesi'ne konuşan Islamic Human Rights Commission (IHRC) Başkanı Mesud Shadjareh, İslam ve insan hakları ile IHRC'nin çalışmaları konularında gazetemize önemli açıklamalarda bulundu: “İslam karşıtlığı 11 Eylül'den sonra başlamadı Batı'da. 1995'de Oklahoma bombalamasından sonra medyada 'İslam'ın çirkin yüzü', 'İslami bomba' başlıklarıyla daha kimin yaptığı ortaya çıkmadan İslam'ı karalamaya başladılar” diyen Shadjareh, Batı'da medyada ve siyasette sistematik bir 'İslam karşıtlığı' yapıldığını söylüyor: “İslami bomba ne demek? Mesela biz hiç 'Hıristiyan bombası' ya da 'Yahudi bombası' diyor muyuz. Bugün Afganistan'da, Irak'ta yüzbinlerce insan öldürüldü ama kimse 'Hıristiyan' ya da 'Yahudi bombası' demiyor.”

“İNSANLIĞA HİZMET EDEN MÜSLÜMANLARIN KURDUĞU BİR ORGANİZASYON”
IHRC'yi kurduklarında isminin 'İslami' olup olmaması konusunda görüş ayrılıkları olduğunu ancak sonunda bu ismin kabul edildiğini ve çok pozitif katkılar sunduğunu söyleyen Shadrajeh şöyle diyor:“Biz, motivasyonumuzu Allah'tan alıyoruz. IHRC bir insan hakları kuruluşu olarak, Müslümanlar için değil ama tüm insanlar için çalışan Müslümanların kurduğu bur organizasyondur. Bizler, kim olursa olsun herkes için adil bir düzen istiyoruz. Bu şekilde Peygamberimizin çizdiği yoldayız. Siyonistlerle aramızdaki fark bu. Biz ifadelerimizde 'Müslüman olmayanlar' ifadesini bile kullanmıyoruz. Çünkü bu negatif bir kavram. Hak ihlallerine karşı çıkarken, kimin Müslüman olup olmadığına bakmıyoruz ”

NURETTİN ŞİRİN'İN DAVASINI AİHM'E TAŞIMIŞTI
Shadrajeh, IHRC'nin insan hakları kuruluşları arasında çok önemli bir saygınlığa sahip olduğunu belirtirken, Birleşmiş Milletler Ekonomik ve Sosyal Konseyi'nde temsil edilmesini örnek gösteriyor. Shadjareh, Sincan'daki Kudüs Gecesi'ne katıldığı için 18 yıl hapse mahkum olan Gazeteci-Yazar Nurettin Şirin'in davasını Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne taşıdıklarını hatırlatıyor: “Biz bu davayı kazandık. Bugün dünyanın her tarafından bize gelen talepler doğrultusunda insan hakları davalarına müdahil oluyoruz.”

SIRPLAR VAHŞET UYGULARKEN KİMSE KİLİSE YAKMADI
Shadrajeh, Müslümanların Avrupa'da ne gibi sorunlar yaşadığı ve Avrupalı Müslümanların Müslüman çoğunluklu ülkelerdeki dindaşlarına göre daha özgür olup olmadığına dair soruya, 11 Eylül 2001'de Amerika'da ve 7 Temmuz 2005'te İngiltere'deki bombalamalardan sonra Müslümanlara karşı başlatılan kampanyanın inanılmaz boyutlara vardığını belirterek, “Hukukun 'suçlu olduğu anlaşılana kadar masum' ilkesi bugün artık Müslüman olduğu anlaşılana kadar masum' ilkesine dönüştü neredeyse. Hangisinin özgürlükler konusunda iyi olduğunu değil, ama nereye gittiğimizi sorgulamalıyız. Müslümanlar Batı'da 'şüpheli' olarak görülüyor ama Batılılar Türkiye'ye ya da Mısır'a gittiğinde kırmızı halılarla karşılanıyor. Bosna'da Sırplar vahşet uyguladığında Sırp Ortodoks Kilisesi lideri bunun bir kutsal savaş olduğunu söyledi. Bu yüzden Türkiye ya da başka Müslüman ülkede hiçbir kilise saldırıya uğramadı ama İngiltere'de tren bombalamaları olduğunda Yeni Zelanda'da 6 cami yakıldı. Müslümanlar saldırıya uğradı” şeklinde cevap verdi.

AVRUPA'DA İKİNİCİ SINIF HAKLARIMIZI İSTİYORUZ
Müslümanların bugün Avrupa'da 'ikinci sınıf vatandaş' olarak görüldüğünü kaydeden Shadjareh, “Müslümanlar bunu artık kabullenmiş görünüyorlar ve bari ikinci sınıf vatandaş olarak haklarımızı verin diyorlar. Yani bizleri koruyun. İslam'da başka dinden olan insanların can ve mal güvenliği ne şekilde olursa olsun sağlanmak zorunda. Ama Batı'da bugün Müslümanların can ve mal güvenliği de tehlikede. Çünkü Müslümanlar artık açık açık tehdit ediliyor” dedi.

YENİ BİR İSLAM OLUŞTURULMAYA ÇALIŞILIYOR
Batı'da yeni bir İslam oluşturulmaya çalışıldığına dikkati çeken Shadjareh, 'terörizmle' 'İslam'ın bilinçli bir şekilde bağdaştırılmaya çalışıldığını düşünüyor: “Müslüman organizasyonların yüzde 99'u hem 11 eylül hem de 7 Temmuz saldırılarını kınadı. Müslümanlar her zaman şiddete karşı çıkıyor. Ama Müslümanların Filistin, Irak, Afganistan'daki durumu gündeme getirmesinden hükümetler rahatsız. Mesela Alman Başbakanı Angela Merkel, 'İslam din ve politika arasında ayırım yapmıyor' diyerek eleştiride bulundu. Peki seküler bir hükümetin bir dinin nasıl olabileceğine karar verme hakkı var mı?”

MÜSLÜMAN LİDERLER MÜSLÜMANLARA ZULÜM MÜ YAPIYOR?
Batı'da Müslüman ülkelere karşı yapılan en sık eleştirilerden biri olan 'Müslüman ülkeler kendi dindaşlarına zulüm yapıyor' iddiasını sorduğumuz Shadjareh ilginç ve önemli bir cevap veriyor: “Bazı Müslüman ülkelerde Müslüman ülkelere baskı yapılıyor. Mesela bunlardan biri Mısır. İnsanlar bu ülkede işkence görüyor, hapis yatıyor. Ama Mısır, ABD ve Batı tarafından destekleniyor, İsrail'e destek veriyor. Mesela Orta Asya'daki rejimler için 'İnsan kaynatıyorlar' demişti bir İngiliz diplomat. Ama bu rejimler Batılı ülkelerle dost. İlginç olan bu ülkelerdeki rejimler seküler diktatörlüklerle yönetiliyor.”

DINLE BARIŞIK OLDUKÇA ZULÜM DE ORTADAN KALKIYOR
“Türkiye'de de daha önce Müslümanlara baskı yapılıyordu ama demokratik sürece geçince bu baskılar azaldı, insan haklarına saygı arttı. İran'da Batı'nın desteklediği Şah döneminde Müslümanlara baskı ve zulüm yapılıyordu ama Şah gidince bu baskılar ortadan kalktı. Yani Müslüman ülkelerde dinle barışık hükümetler başa geldiğinde baskı ve zulüm ortadan kalkıyor ama dın karşıtı rejimler insanlara zulüm ve işkence yapıyor. İşkence yapan bu rejimleri de Batılı ülkeler destekliyor.”

İSLAM'DA İNSAN HAKLARI
“İslam insan hakları konusunda nerede duruyor?” sorusunu sorduğumuz IHRC Başkanı Mesud Shadjareh, İslam'ın insanlara sadece haklar vermediğini aynı zamanda sorumluluklar da yüklediğini belirterek şöyle diyor: “Eğer sizin eğitim hakkınız varsa, bu hakkınızı kullanıp diğerlerini de eğitme sorumluluğunuz var. İslam'da adaleti çiğneyen kardeşimiz, dostumuz, ailemiz olsa da gerçeği söylemek mecburiyetindeyiz. Bizler insanlardan doğruyu saklayabiliriz ama Allah'tan asla.”

HAZRETİ ALİ'NİN 'HIRSIZLIK' DAVASI
Shadjareh, İslam'daki insan hakları ve adalet ilkesinin ne derece önemli olduğunu Hazreti Ali'nin başından geçen bir olayı anlatarak örneklendiriyor: “Halife olan Hazreti Ali, Yahudi bir kişi tarafından kılıcını çalmakla suçlandı. Bunun üzerine mahkemeye gidildi ve mahkeme Yahudi kişinin sunduğu uydurma delillerle Hazreti Ali'yi mahkum etti. Bu durum üzerine Yahudi gelip Hazreti Ali'den özür diledi ve Müslüman oldu. Bu olay gösteriyor ki, siz Halife de olsanız da dokunulmaz değilsiniz. Ama mesela Monika Lewinsky olayında ABD Başkanı Bill Clinton sırf başkan olduğu için dokunulmazlık aldı. Adalet yerine getirilmedi orada. İslam'da, hiçkimsenin dinine bakılmaksızın adalet önünde herkes eşittir. Bugün ABD Başkanı Obama'nın bir Müslüman tarafından mahkemeye verilip mahkum ettirilebileceğini düşünebiliyor musunuz? Hazreti Ali olayı, İslam'ın adalet ilkesinin göstergesidir.”

BİZ DİĞERLERİ GİBİ OLMAK ZORUNDA DEĞİLİZ
Hazreti Muhammed'in sadece Müslümanlara değil, alemlere gönderildiğini söyleyen ve “Bizler, bugünkü adil olmayan sistemden nefret edelim ya da etmeyelim, insanları sevmek zorundayız ve onların haklarını korumak zorundayız. Müslümanlar kötülense bile bizler Müslüman olsun ya da olmasın herkesin hakkını korumalıyız” diyen Shadjareh, İslami Human Rights Commission'ın diğer insan hakları kuruluşlarından farkını şu şekilde açıklıyor: “Bizlein kendi prensibi var. Başkaları gibi olmakzorunda değiliz. Zaten başkaları gibi olursak bizim bir fonksiyonumuz kalmaz. Çünkü insan hakları alanında çalışan birçok organizasyon zaten var. Biz Birleşmiş Milletler'e gittiğimizde bu prensiplerimizden dolayı saygı görüyoruz. Eğer liberalleşip diğerleri içinde erimektense, kendi prensiplerimizle İslam'ın tüm insanlığı koruyan ve kollayan insan hakları çerçevesinde görevimizi yapıyoruz.”

"ÇİNGENE OLMAK ZOR AMA HEM ÇİNGENE HEM MÜSLÜMAN OLMAK DAHA ZOR"-TIKLAYINIZ

VAKİT

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.