Türkiye'den İsrail'e nota
'Yaptıklarını asla unutmayacağız. Özür dileyecekler ve tazminat ödeyecekler. Aksi halde Türk-İsrail ilişkilerinin normalleşmesi mümkün olmadığı gibi, bu hatanın karşılığını vermek zorunda kalacağız.'
***
Bu sözler, Türk Dışişleri Bakanlığı'nın en önemli isimlerinden birine ait.
CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu ile görüşüp, Ankara'dan İstanbul'a döndüğümde doğrudan Dışişleri'nin bilgilendirme toplantısına katıldım. Hilton Oteli'ne ulaştığımda toplantı birkaç dakika önce başlamıştı.
Konu İran krizi, Türkiye-İran ve Türkiye-ABD ilişkileriydi. Detaylı biçimde, yaşanan süreç gözler önüne seriliyordu. İlgi çekici ayrıntılar vardı ama asıl can alıcı sözler son bölüme saklanmıştı.
***
Konuşan kişi, bütün diplomatik kariyerini Ortadoğu üzerinde yapmış, her türlü politik angajmandan uzak ve İsrail'de de uzun süre büyükelçilik görevinde bulunmuş deneyimli bir isimdi. Soğukkanlılığını korusa da konuşmasında İsrail'in yaptığı hukuksuzluğa karşı tepkinin ölçüsü net biçimde hissediliyordu.
***
Bakın ne dedi:
'Bu, İHH veya Gazze olayından çok öte bir durum. Apaçık bir hukuksuzluk. Son haberle birlikte ölen Türk vatandaşlarının sayısı 10. Bunu unutmayacağız. Mümkün değil. O hata düzeltilmeden Türkiye-İsrail ilişkilerini kurtarmamız mümkün değil. Ben kurtarmak istiyorum. Ama kendisine 'devletim' diyen hiç kimse onun üzerine bir bardak su içmez, bunu yutamaz. Tamir etmek zorundalar. Aksi halde bizim de yapacaklarımız var.'
'İSRAİLLİLER NE YAPACAĞIMIZI İYİ BİLİYOR'
Hükümet yetkilileri daha önce İsrail'in özür dilemesi, tazminat ödemesi ve Gazze'ye ablukanın kaldırılmasını şart koşmuşlardı. Diplomat, ilk ikisini dillendirdi ve 'Bu hukuki zorunluluk. Gazze olayı ayrı. Abluka zaten hafifletiliyor' diyerek normalleşme için İsrail'den beklentimizi ortaya koydu.
Peki Türkiye ne yapacak?
İsrail özür dilemezse ve tazminat ödemezse nasıl bir karşılık verecek?
***
Türk hariciyesinin beyin takımından olan diplomatın yanıtı şöyle:
'İsrailliler ne yapacağımızı iyi biliyor. Düğmeye bastık. Nota verdik, beklentimizi kayda geçirdik. Her şeyin bir zamanlaması var.'
***
Konuşmanın her vurgusunda kararlılık seziliyordu. Bunun sebebini de şöyle izah ettiler:
'Türkiye-İsrail ilişkileri kuşkusuz önemlidir. Ama Türkiye'nin caydırıcılığı, inandırıcılığı ve itibarı her şeyin üzerindedir.'
***
Yani, İsrail'in Mavi Marmara gemisinde yaptıklarına karşılık özür dilenmez ve tazminat ödenmezse caydırıcılık, inandırıcılık ve itibar kaybımız hesap ediliyor.
Bu sözler üzerine çeşitli yorumlar yapılabilir. Ama benim dün, aynı zamanda milli bilince sahip başarılı bir diplomattan duyduklarım önümüzdeki süreçte İsrail'in özür dileme baskısı altında kalacağını gösteriyor.
Reel politik mevcut İsrail hükümetinin buna yanaşmayacağını işaret ediyor.
KARŞILIK, BEKLENMEDİK ANDA GELEBİLİR
O halde şimdi dillendiremeyeceğim senaryolar devreye girebilir. İsrail, hiç beklemediği bir zaman diliminde Türkiye'den karşılık bulabilir. Hele Türkiye'nin seçim atmosferine girdiğini düşününce bu olasılık daha da artıyor.
***
Tehlikeli mi? Evet. Ama dün dinlediklerim bana bunu hissettirdi. Sanki hükümet böyle bir oyun planını B seçeneği olarak masada tutuyor.
İsmail Küçükkaya/Akşam
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.