"General bir komşum olsa, bayramda kucaklaşsak"

"General bir komşum olsa, bayramda kucaklaşsak"
TSK’da Eğitim yazı dizimizin dünkü bölümünde Psikiyatrist E. Albay Prof. Dr. Nevzat Tarhan özetle şunları söylüyordu: “Askerlik yaşam tarzı olarak görülüyor. Bu bir bakıma askerliğin din olarak görüldüğü algısını oluşturur. Askeri okullarda öğ

Ders 1: Sen asker kişisin

Neden TSK, Neden Eğitim, Amacımız Ne?

Atılanlar ne kadar tazminat ödüyor?

TSK'da doktrin değişikliği şart!


FATİH AKKAYA

Bugünkü bölümümüzün misafirleri ise Türkiye Gönüllü Eğitimciler Derneği Genel Başkanı Yrd. Doç. Dr. İbrahim Erdoğan ile ÖNDER eski Genel Başkanı Yusuf Ziyaettin Sula. Askeri okulların diğer devlet okulları ile içiçe olmasını istedi. Erdoğan, “Örneğin bir harp okulu Gazi Üniversitesi bünyesinde neden olmasın? Birlikte olalım. Üniforması olabilir, bunda bir sakınca yok ki. Önemli olan daha bir kaynaşma. Kaynaşma demek birbirimizi daha iyi tanıma, anlama demektir” dedi.



GENERAL BİR KOMŞUM OLSA, BAYRAMDA KUCAKLAŞSAK
Konuyu Habervaktim’e değerlendiren İbrahim Erdoğan şöyle söyledi: “Askeri liselerin geneli şehirlerin dışında, halka uzak. Halka kapalı alanlarda. Ve bu okullarda okuyan öğrencilerin çok fazla tatilleri yok. Haliyle halkla kaynaşma sağlıklı olmaz. Aynı şekilde askeri personel lojmanlarda. Halkın içinde olsalar ya. Subaylarımız lojman yerine örneğin benim apartmanımda da olsalar. Komşunun apartmanında da olsalar. Vatandaşla iç içe olsalar. Kaynaşma daha sağlıklı olur. Ayrı bir kümeleşme yaparsanız, ayrı olmasanız da iletişimde, birbirinizi anlamada sorun çıkar. Nitekim oluyorda. Bakın bir örnek vermek istiyorum: Türkiye Gönüllü Eğitimciler Derneği olarak Şırnak’tan 20 öğrenci getirdik, Ankara’ya. Bu öğrencileri bir yerde toplamadık. Kardeş aileler oluşturarak, yanlarımıza aldık. O öğrenciler Ankara’yı Ankara halkını, bizleri daha iyi anladı böylelikle. Ve bir çocuk şunu dedi: ‘Ben Türkleri böyle bilmiyordum. Kardeş olduğumuzu sizi yakından tanıyınca daha iyi anladım.’ Bu nokta çok önemli.”

BİRLİKTE OKUSAK, FENA MI OLUR?
“Toplumla iç içe olduğun zaman o toplumun değerlerini, inancını, gelenek göreneklerini daha iyi anlar, ona göre daha bir saygılı olursun. Askeri okullarda da böyle olsa, ne iyi olur. Komşunuz bir general olsa örneğin. Fena mı olur? Bayramda biz onun, o bizim kapımızı çalsa. Kucaklaşsak. Askeri harp okulları var, askeri akademiler var. Lisans ve lisans üstü eğitim veren askeri üniversiteler bunlar. Bu okullar neden ayrı? Oysa diğer üniversitelerin içinde olabilirler. Örneğin Gazi Üniversitesi’nde birlikte okusak. Birlikte olsak. Üniforması olabilir, bunda bir sakınca yok ki. Daha çok şey paylaşsak. Birbirimizi daha iyi anlasak. Hepimiz bu ülkenin vatandaşlarıyız. Hepimizin nüfus cüzdanında İslam yazıyor. Birbirimizin değerlerini, inancını daha iyi anlar, ona göre birbirimize karşı daha saygılı oluruz.”

ÖLMEYİ EMRETMEK ZOR İŞTİR
ÖNDER eski Genel Başkanı Yusuf Ziyaettin Sula da şu noktaya işaret etti: “Ölmeyi emretmek zor iştir. Din ve milli duygular takviye edilmeden bu başarılamaz.”

Sula “Din Subaylığı” raporunda şunları söylüyor: “Asker, ailesi, vatanı ve değerleri için gözünü kırpmadan ölüme gidebilen insan demektir. Bunun için iyi bir eğitim, tecrübe, gelişmiş teçhizat ve manevi motivasyona ihtiyacı vardır. Tarihte nice kalabalık ve mücehhez orduların, küçük ama moral ve motivasyonu iyi ordular tarafından darmadağın edildiklerini biliyoruz. Yine panik ve moral bozukluğunun başladığı zamanlarda savaşan askerlerin ellerindeki modern silahları bırakıp kaçtıklarını ve bozguna sebep olduklarını da biliyoruz.”

ALKOL VE CESARET HAPI İLE Mİ MORAL VERİLECEK?

“Bir insan, ölümle burun buruna gelerek, gerektiğinde bütün sevdiklerini, hayallerini ve istikbalini göz ardı ederek nasıl kendini feda edebilir? Bunun için değişik uygulamalar denenmiştir. Askere alkol, cesaret hapı veya zevkine hitab eden bazı vaadlerle geçici moral verilebilir. Ancak ölüm söz konusu olduğunda bu tip uygulamaların çok uzun etkili olmayacağı açıktır.”



ŞEHADET HEM DİNİ HEM DE ASKERİ BİR RÜTBEDİR
“Ölmeyi emretmek zor iştir. Din ve milli duygular takviye edilmeden bu başarılamaz. Şehadet hem dini hem de askeri bir rütbedir. Muharip askerlere bu rütbenin şerefi ve Ahirette kazanacakları anlatılmazsa, inandırılmazsa orduların harp gücü kesinlikle zayıflar. İstisnalar dışında bu hep böyle olmuştur. Dünya ordularında bu hizmet din subayları tarafından yerine getirilmektedir. Din subaylarının yanı sıra ilave olarak sivil din görevlileri de bu hizmeti verebilmektedirler. Bu subaylar din eğitiminin yanında askeri eğitim de alarak ordulara katılmaktadırlar. Hiyerarşik yükselmeleri ise ülkelere göre değişmekle beraber, generalliğe kadar olabilmektedir. Bu işin laiklikle de alakası yoktur. Misal olarak Fransa’yı zikredebiliriz. Fransa’da yaklaşık bin askere (muhtelif dinlerden) bir din subayı düşmektedir. Diğer gelişmiş ülkelerin ordularında da durum bundan çok farklı değildir.”

Bölüm 6’da Yarın: Eski TSK mensubu anlatıyor

habervaktim.com

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.