Kürtlerden geçinen Türk solcular
Kürt siyasetçi ve aydın İbrahim Güçlü, Kürtlerin sırtından geçinen Türk solcularla ilgili çarpıcı açıklamalarda bulundu. Güçlü, BDP’nin desteğiyle milletvekili seçilen Sırrı Süreyya Önder, Ertuğrul Kürkçü ve Levent Tüzel gibi isimlerin ne Türkleri ne de Kürtleri temsil ettiğini kaydetti. Kürt sorununun çözümü konusunda Başbakan Erdoğan’la görüşen Leyla Zana’yı eleştiren Önder ve saz arkadaşlarının PKK’yla ortak bir misyona sahip olduğuna dikkat çeken Güçlü, “Bu baylar Türk sol cenahından geliyorlar. Bağımsız bir şekilde seçimlere girmiş olsalardı seçilmeyecekleri aşikârdı. Çünkü Türk solunun milletvekili çıkaracak gücünün olmadığı on yıllardır ispatlanmış bir olgu. Sol aktörlerin PKK yapısallığıyla bir çatışması ve çelişkisi yok. PKK’nın da otoriter, Kemalist ve halkçı olmayan solcu yapısı; Kürtlerin mirasçısı olmadığını, THKP-C, THKO ve TİKKO geleneğinin mirasçısı olduğunu ifade etmesiyle ismi geçen sol aktörlerle bir çakışma, örtüşme, üst üste gelme özelliği taşıyorlar” dedi.
“NASIL OLSA ÇOCUKLARI DAĞDA ÖLMÜYOR”
Bugüne kadar Kürtlerin hiçbir derdine ortak olmayan Türk solcuların, şiddet eylemlerine başvuran PKK’yı kullanarak kendilerine düşman gördükleri hükümeti cezalandırmaya çalıştığının altını çizen Güçlü, şunları vurguladı: “PKK’nın mevcut konumunu devam ettirmesini, PKK eliyle Kürt gençlerinin ölümü pahasına kendilerine düşman seçtikleri güçleri ve günümüzde AK Parti’ye dayak atmayı arzu ediyorlar ve istiyorlar. Bu dayak atma eylemi de, onların amaçları olan ama bir türlü yapamadıkları, gerçekleştiremedikleri ‘Devrimci Halk Savaşı’ ile sürdürüldüğüne, onların THKP-C ve THKO’dan kalan şehir gerillacılığı ve Fokoculuk (halk ayaklanması) hayalleri de gerçekleştiğine, Kemalizm’in ömrünün de uzamasına katkıda bulunduğuna göre, keyiflerine diyecek yok. Ayrıca nasıl olsa onların tuzu da kuru. Onların çocukları da dağda savaşıp ölmediklerine göre, istedikleri gibi Kürtlerle ilgili laf etmeye devam edebilirler.”
Önder, Kürkçü ile Tüzel’in THKP-C ve THKO sol geleneğinden geldiğini belirten İbrahim Güçlü, “Bu gelenek Kemalist, şoven, devletçi, otoriter, totaliter, Stalinist ve halkçı olmayan bir gelenektir. Bu gelenekten kopmadıkları da Saddam diktatörlüğünü desteklemeleriyle açığa çıkmıştı. Günümüzde de Suriye’de cansiperane bir şekilde Baas diktatörlüğünün yıkılmaması için çalışmaları da her yönüyle deşifre oldukları yerdir” ifadelerini kullandı.
12 HAZİRAN SEÇİMLERİNDEKİ PKK PROJESİ
Diğer taraftan toplum mühendislerinin 12 Haziran 2011 genel seçimlerinde geliştirdikleri yeni projeyle tüm Kürtleri PKK’ya entegre etmeyi amaçladığına işaret eden Güçlü, bu amaç doğrultusunda dindar aktör olarak Altan Tan’ın, Kürtçü aktör olarak da Şerafettin Elçi’nin kullanıldığını dile getirdi. Güçlü, şunları söyledi: “Bu projede esas amaç; PKK dışında cılız da olsa var olan Kürt muhalefetini ortadan kaldırmak, PKK dışındaki Kürt siyasi örgütlenmesine engel olmak ve Kürt hareketinin PKK güdümünde kalmasını sağlamaktı. Bu esas amacın yanında, derin devlet iktidar güçlerinin dışında olan, halkın sivil damarını temsil eden AK Parti’yi zayıflatmak gibi bir amaca da sahipti. Şerafettin Elçi’nin, yeni bir Kürt örgütlenmesi için değişik siyasi çevreler tarafından yürütülen çalışmaları provoke ederek, birlikte çalıştığı arkadaşlarından habersiz milletvekili adayı olması bu temel amacı deşifre eden en önemli bir gelişme ve olgudur.”
Erol Metin / Yeni Akit
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.