"İspatlamayan şerefsizdir"
Akit’in, 10 Ağustos Cuma günü “Sakık’tan bombalar” başlığıyla manşetten verdiği PKK’nın eski yöneticisi Şemdin Sakık’ın mektubuyla Hasan Cemal ve Cengiz Çandar gibi gazetecileri hedef gösterdiğini savunan candaşlar korosu, topyekün saldırıya geçti. Sakık’ın Diyarbakır Cezaevi’nden gönderdiği mektupta yer alan PKK’nın ETÖ bağlantısı, Perinçek ile Küçük’ün Öcalan ziyaretlerinin sırrı ve Türk savaş baronlarının PKK’yı silahlı eylemlere teşvik etmesi gibi ayrıntıları görmezden gelen candaş kalemşörler, daha da ileri giderek söz konusu mektubun 28 Şubat’taki andıç gibi uydurma olduğunu ve hükümet tarafından servis edildiğini öne sürdü. PKK ile olan göbekbağları deşifre edilen kurum ve şahıslar, ürettikleri komplo teorileriyle Akit’e çamur atmaya kalkıştı. Sakık’ın 90’lı yıllarda işlenen faili meçhul cinayetleri soruşturan savcıları harekete geçiren, her fırsatta hükümet tarafından korunduğunu savundukları Büyükanıt’ı panikleten ve 33 askerin şehid edilmesi olayının üzerindeki sır perdesini aralamaya yarayacak “18 er olayı”nın ilk kez anlatıldığı mektuplarının haber yapılmasını alkışlayan ve alıntılayan çevrelerin, hoşlarına gitmeyen son mektuba ise “düzmece” demesi dikkat çeken bir başka ayrıntı oldu.
MÜFTERİ CANDAŞLARI BÖYLE BİTİRDİ
Malum kesimlerin alçakça iftiralarına Sakık’ın mektup gönderdiği muhabirimiz Erol Metin, “Şemdin Sakık’ın Akit’te yayınlanan mektubunun düzmece olduğunu ve hükümet, MİT, emniyet vs. unsurların servisi olduğunu iddia edip de ispatlamayan alçaktır, haysiyetsizdir, şerefsizdir. Sakık’ın ıslak imzasını taşıyan, ‘görüldü’ damgası vurulan ve tarihi belli olan mektupları incelemek isteyen varsa gelsin göstereyim” cevabını verdi. İşte muhabirimiz Erol Metin’in candaşların yalanlarını açığa çıkaran ve ‘gazeteci’ olmadıklarını ortaya koyan açıklaması:
SAVCILARI HAREKETE GEÇİREN MEKTUP
“18 yıl PKK’nın iki numaralı ismi olarak dağda kalan Şemdin Sakık’ın 17 Nisan 2012 tarihini taşıyan ilk mektubu, ‘Sakık’tan Akit’e şok mektup’ başlığıyla Akit’te yayınlandı. Bu mektubunda 28 Şubat’a giden sürecin başlangıcı olan 1993’te yaşanan acı hadiselerin tamamının yönetimi ele geçirmeyi amaçlayan cuntanın işi olduğunu öne süren Sakık, özetle şu 3 önemli iddiada bulunuyordu: ‘Bingöl’de şehit olan 33 asker, bilinçli olarak PKK’nın önüne atıldı. Tuğgeneral Baytiyar Aydın’ı PKK değil, kendi askeri vurdu. Albay Rıdvan Özden çatışmada vurulmadı. Özden’i Doğu Çalışma Grubu öldürdü.’ Sakık ayrıca Aydın ile Özden suikastıyla ilgili dikkat çekici bazı ayrıntılara şahit olduğunu anlatmıştı. Sakık’ın Akit’te yayınlanan bu mektubu faili meçhul cinayetleri araştıran Diyarbakır Özel Yetkili Cumhuriyet Başsavcılığı’nı da harekete geçirdi. ‘Tanık’ sıfatıyla ifadesi alınan Sakık, Akit’in haberleştirdiği iddiaların aynısını savcılıkta da tekrarladı.
BÜYÜKANIT’I PANİKLETEN MEKTUP
Dalga dalga büyüyen 28 Şubat soruşturması, Refahyol’u yıkan cunta ekibinin Şemdin Sakık’ın ifadesi diye servis ettiği andıcı gündeme getirdi. Herkes düzmece olduğu ortaya çıkan ünlü andıcın perde arkasını merak ediyordu. Hemen benim mektubuma cevaben yeni bir mektup yollayan Sakık, andıcın perde arkasını en ince ayrıntısına kadar anlatıyordu. Sakık’ın, candaşların her fırsatta hükümet tarafından korunduğunu savunduğu dönemin Diyarbakır 7. Kolordu Komutanı Yaşar Büyükanıt ve dönemin DGM Başsavcısı Nihat Çakar’ın andıçtaki rolünü ifşa ettiği mektubu da 16 Mayıs tarihinde “Şerefsizlik belgelendi” sürmanşetiyle Akit’te yayınlandı. Daha sonra Andıç’taki rolünü deşifre etmemizin Büyükanıt’ı hayli korkuttuğu ve bu nedenle Büyükanıt’ın kapağı GATA’ya atmaya çalıştığı bilgisini edindim. Büyükanıt’ın bu paniği ‘O da GATA’ya sığındı’ başlığıyla Akit’te manşet oldu.
18 ER OLAYININ İLK KEZ ANLATILDIĞI MEKTUP
İlerleyen tarihlerde Sakık’la gazetecilik çerçevesindeki mektuplaşmalarımız sürdü. Sakık, 18 Haziran tarihli ve Akit’in haberleştirdiği üçüncü mektubunda, ilk kez 33 er olayından önce yaşanan ‘18 er olayı’nı anlatıyordu. Sakık’ın verdiği bilgiye göre, 33 askerin şehit edilmesinden birkaç gün önce aynı şekilde silahsız olarak Bingöl’den Erzurum’a gönderilen 18 asker, Karlıova yolunda teröristlerce arabadan indiriliyor. Kendilerine propaganda yapılan askerler daha sonra serbest bırakılıyor. Bu hadise 33 askerin katliyle ilgili önemli ipuçları veriyor. Akit’in sıraladığım bu yayınlarının karanlıkta kalan olayların aydınlanmasına önemli katkılar sağlayacağına inanıyorum. Zaten bu yüzden kamuoyuna sunuldu.
HOŞLARINA GİTMEYİNCE “DÜZMECE” OLDU
Şemdin Sakık’ın son olarak 30 Temmuz 2012’de gönderdiği mektup da ‘Sakık’tan bombalar’ başlığıyla Akit’in manşetinden verildi. Son mektubunda Leyla Zana’ın çıkışını değerlendiren Sakık, Ergenekon sanıkları Doğu Perinçek ile Yalçın Küçük’ün Öcalan’a yaptığı ziyaretlerden sonra silahlı saldırıların nasıl arttığını ve bir kesimin PKK’ya bakış açısını anlatıyordu. Ancak Akit’in Sakık’ın ifadelerine dayanan önceki haberlerini alıntılayan ve ciddiye alanlar, bu son mektupta anlatılanlar hoşlarına gitmeyince büyük bir karalama kampanyası başlattı. ETÖ’yle ilgili ayrıntıları görmezden gelen candaşlar korosu, Akit’in Hasan Cemal, Cengiz Çandar gibi gazetecileri hedef gösterdiğini öne sürdü. Bununla da yetinmeyen candaş kesim, daha da ileri giderek Sakık’ın mektubunun 28 Şubat’taki andıç gibi düzmece olduğunu ve hükümet tarafından servis edildiğini iddia etti. Yargıyı harekete geçiren, Büyükanıt’ı panikleten, BÇG’nin doğudaki versiyonu DÇG’nin faaliyetlerini kamuoyunun gündemine taşıyan mektupları uydurmadık da bu son sizleri rahatsız eden mektubu uydurduk öyle mi?
“İSPATLAMAYAN ALÇAKTIR”
Buradan tüm kamuoyuna ilan ediyorum; Şemdin Sakık’ın Akit’te yayınlanan mektubunun düzmece olduğunu ve hükümet, MİT, emniyet vs. unsurların servisi olduğunu, bu mektubun bazı odakların yönlendirmesiyle, talimatıyla haberleştirildiğini iddia edip de ispatlamayan alçaktır, haysiyetsizdir, şerefsizdir. Mektubu sırf Cengiz Çandar, Hasan Cemal, Ahmet Altan ve Yasemin Çongar’ı hedef göstermek, itibarsızlaştırmak amacıyla haberleştiren de, mektubun bu maksatla haberleştirildiğini iddia edip de ispatlamayan da en ağır ifadeyle namussuzdur. Sizin ‘sosyalist’ geçinen ağababalarınız ‘Perinçek ve Küçük’ün Şam’da Apo’yla görüşmelerinin ardından PKK eylemlerinin arttığı’ ayrıntısı olmasaydı bu mektubun benim için bir haber değeri olmayacaktı. Bunu da bilesiniz. Hemen öyle kendinize paye biçmeyin. Mektupta kronolojik ve örnekli bir anlatım olduğu için sizin isminiz de tırnak içinde verildi. Üretilen komplo teorilerine ve çapsız, kompleksli, devşirme sözde gazetecilerin yazdıklarına gülüp geçiyorum. Ancak ipe sapa gelmez suçlamalarda bulunulması bıçağın kemiğe dayanmasına sebep oldu. Alçakça üretilen iftiralara cevap vermek şart oldu. Dost medyadaki kalemşörlere hodri meydan diyorum; gelin Şemdin Sakık mektuplarının 28 Şubat’taki andıç gibi uydurma olduğunu ve bu mektupların birilerinin telkiniyle haber yapıldığını ispatlayın.
“GELİN ISLAK İMZALI MEKTUPLARI İNCELEYİN”
Sakık’ın bana gönderdiği tüm mektuplar elimde mevcut. Sakık’ın ıslak imzasını taşıyan, mektup okuma komisyonu tarafından ‘görüldü’ damgası vurulan ve tarihi belli olan mektupları incelemek isteyen varsa gelsin göstereyim. Bu çok bilmiş arkadaşlar, elimdeki mektupları inceledikten sonra yorum yapsın. Aynı şekilde benim de Sakık’a yolladığım mektuplar kayıtlarda mevcut. Sakık’la mektuplaşma serüveninin başlangıcını ve sebebini öğrenenler acaba yazdıklarından utanacaklar mı? Bol keseden sallayan haysiyet cellatları, tetikçi arıyorsa önce aynaya baksınlar.
Yeni Akit
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.