Oruçla İlgili Temel Kavramlar Nelerdir?
Sahur
Oruca başlama vakti olan imsak vaktinden evvel yenilen gece yemeğine sahur denir. ‘Şafağın aydınlığı gecenin karanlığından ayırt edilinceye (tan yeri ağarıncaya) kadar yiyin, için. Sonra da akşama kadar orucu tam tutun’ (Bakara, 2/187) mealindeki ayet-i kerimede sahur vaktine atıf yapılmıştır.
Hz. Peygamber sahur yemeğini teşvik etmiş ve bunda bereket olduğunu söylemiştir. Hz. Peygamber (a.s.) ’Sahura kalkınız, sahurda bereket vardır’ (Müslim, Sıyam, 45) buyurmuştur.
İmsak
Sözlükte tutmak anlamına gelen imsak kelimesi, dini bir terim olarak, sabahleyin şafak sökmeye başladığı andan itibaren güneşin batışına kadar başta yeme, içme ve cinsel ilişki olmak üzere orucu bozan şeylerden uzak durmak, kendini tutmak demektir. Oruca başlama vakti, fecr-i sâdık, yani tan yerinin ağarmasıdır. Bitiş vakti ise o gün güneşin batışıdır.
İftar
İmsakın zıttı iftardır. İftar, sabahleyin şafak sökmeye başladığı andan itibaren güneşin batışına kadar orucu bozan şeylerden birini işlemek veya oruç tutmamak demektir. Günlük kullanımda iftar, oruçlu kimsenin vakti gelince usulüne uygun biçimde orucunu açması için kullanılmaktadır.
Not: Hz.Peygamber, iftar vakti girdikten sonra, oruçlunun iftarını geciktirmemesini tavsiye etmiştir. Oruç açılırken dua etmek müstehaptır. Hz. Peygamber, İftar esnasında yapılan duaların kabul edileceğini müjdelemiş ve kendisi de, “Allah’ım! Senin rızan için oruç tuttuk, Senin verdiğin rızıkla orucumuzu açtık, bizden kabul buyur; çünkü Sen her şeyi işiten ve bilensin” (İbn Mâce, Sıyâm, 48; Dârekutnî, II/185) şeklinde dua etmişlerdir.
Mukabele
Mukabele kelimesi, karşılaştırma ve yüzleştirme anlamına gelmektedir. Örfümüzde bu kelime, bir kimsenin Kur’an-ı Kerim’i okuması, başka insanların da onun okuduğu Kur’an-ı Kerim’i dinlemesi şeklinde gerçekleştirilen gelenek için kullanılmaktadır.
Bu uygulamada okuyan genellikle ezberden okur, dinleyenler de onun okuduğu yeri mushaftan izlerler. Yine bu kullanımla bağlantılı olarak Ramazan’da Hafıza hafızların cemaat huzurunda Kur’an-ı Kerim okumaları da mukabele denmektedir.
Mukabele suretiyle Kur’an-ı Kerim’i okuyup dinlemenin başkalarını da okumaya teşvik etmesi, okuyan ve dinleyenler üzerinde ruhî bir sükûnet meydana getirmesi, sevap kazandırması gibi birçok faydası vardır.
Fiyde
Sözlükte bir kimseyi bulunduğu sıkıntılı durumdan veya tutsaklıktan kurtarmak için ödenen bedel anlamına gelen ‘Fidye’, bir oruç terimi olarak, her hangi bir mazeret sebebiyle Ramazan orucunu tutmayan kimsenin kaza edebilme ümidi de yoksa tutamadığı oruçların yerine geçmek üzere bedel olarak fakirlere para vs. vermesi anlamına gelmektedir.
Oruçla ilgili fidye, yaşlılık veya iyileşme ümidi olmayan bir hastalık sebebiyle oruç tutamayan kişinin, daha sonra kaza etmesi mümkün görünmediğinden, tutamadığı her gününe karşılık bir fakiri sabahlı akşamlı doyurması veya ona bunun karşılığını ödemesidir. Bu hususta Kur’an-ı Kerim’de, “Oruç tutmaya güç yetiremeyenler, bir fakir doyumu kadar fidye öder.” (Bakara 2/184) buyrulmaktadır.
Oruç tutmaya gücü yetmeyen düşkün ve yaşlı kimseler ile iyileşme ümidi olmayan hastalar, Ramazan ayının her günü için birer fidye verilir. Fidyenin tutarı, fitre miktarıdır. Bu fidyeler Ramazanın başlangıcında verilebileceği gibi, Ramazanın içinde veya sonunda da verilebilir. Fidye verecek olanlar dilerlerse, fidyenin hepsini bir fakire topluca verebilirler, dilerlerse de ayrı ayrı fakirlere dağıtabilirler. Bu durumda olan kimseler, fidye vermeye de güç yetiremezlerse Allah^tan bağışlanmalarını dilerler.
Fitre
Fıtır sadakası olarak da ifade edilen fitre, bir bakıma Ramazan bayramı münasebetiyle verilen bir sadakadır. Yaratılış sadakası demektir. Halk arasında baş sadakası olarak da ifade edilir. Şükür olarak verilir.
Temel ihtiyaçların gazla olarak nisap miktarı bir mala sahip olan Müslümanların kendileri ve bakmakla yükümlü oldukları kişiler için vermekle yükümlü oldukları bir sadakadır.
Nisap miktarı, zekât ünitesinde geniş olarak açıklanmıştır. Bu miktar, fıtır sadakası için, temel ihtiyaçlardan ve borçlarından fazla olarak asgari 80.18 gr. Altın değerinde bir biriktirme veya fazla mal ve eşyanın sahip olmaktadır. Ramazanda oruç tutmamış olanlar da Fıtır Sadakası veriler.
Fitrenin verilebileceği yani kişiye vacip duruma geldiği vakit tam olarak Ramazan Bayramı sabahıdır. Dolayısıyla o günlerden önce ölen ve sözgelimi o zamana kadar zengin iken o vakitte fakir düşen kimselere fıtır sadakası vacip olmaz bu kurala göre, bayram gecesi güneş doğmadan önce doğan bir çocuğa bakmakla yükümlü olan kişi, şayet fıtır sadakası vermekle yükümlü ise, bu çocuğu da fitresini vermekle yükümlüdür.
Zekât nisabından farklı olarak fıtır sakası nisabında, kişinin elindeki temel ihtiyaçlarından fazla birikimin, gerçekten veya hükmen nâmi (artıcı) mahiyette olması ve üzerinden bir yılın geçmesi şart değildir.
Fıtır sadakasında verilecek meblâğ, normal olarak bir fakirin bir günlük yiyeceğidir. Fıtır sadakasının kıymet olarak da verilmesi caizdir. Fakirin menfaatine uygun olanın tercih edilmesi daha faziletlidir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.