Teröristbaşından tehdit gibi açıklama
Avukatlarıyla yaptığı haftalık görüşmesinde teröristbaşı, İmralı'da bir inşaat çalışmasının olduğunu söyledi. Silahların bırakılıp çözümün gelişmesi halinde herşeyin olabileceğini ileri süren Öcalan, üç beş kişinin İmralı'ya getirilmesiyle sorunun çözülmeyeceğini savundu.
Tuncay Güney olayının bir tezgah olduğunu iddia eden Öcalan, "Tuncay Güney'in MİT elemanı olduğu da söyleniyor. Bu bir tezgahtır. Tuncay Güney'e Ergenekon'u deşifre ettirdiler. Ordunun içinde kimi Avrasyacı kimi ABD ittifakından yana kimi bağımsızlıktan yana falan hiç bilemiyorum." açıklamasını yaptı. Teröristbaşının avukatlarıyla yaptığı görüşme notları, terör örgütüne yakın internet sitelerinde yayınlanmaya başlandı.
Adalet Bakanı ile Başbakan'a seslenen Öcalan, "Bu silahla Türkiye'nin vurulmasını değil kurtulmasını istiyorum. Bir çözüm projesi sunsunlar, adilce demokratik bir proje. O zaman Cumhuriyet kurtulur, toplum kurtulur, devlet kurtulur. Evet devlet diyorum, o zaman devlet kurtulur, bölgesel bir güç olur. Bunu yapmazlarsa fırtına olabilir. Şu an genel bir ayaklanma hali var. Bu durum baharla birlikte fırtınaya dönüşebilir. Bu tehdit değildir, bir tespittir. Üzülerek, endişelenerek dile getiriyorum ama gerçek bu." iddiasında bulundu.
Irak Devlet Başkanı Celal Talabani ile Mesut Barzani'nin demokratik çözüme katkı sunmasını isteyen Öcalan, Avrupa ve Amerika nezdinde demokratik çözüm için çaba gösterilmesi gerektiğini söyledi. Hakikatleri araştırma ve uzlaşı komisyonu kurulmasını isteyen teröristbaşı, terör örgütü ile ilgili itiraflarda bulundu.
1995-1998 yılları arasında bir arayış içinde olduklarını ve Roma'da "Ben bu PKK'dan istifa ediyorum" açıklamasını yaptığını hatırlatan Öcalan, kendisinin istediği terör örgütünün bu olmadığını, bir yozlaşmanın varolduğunu kaydetti. Örgütün elebaşlarından Duran Kalkan'ın kendisi Siyasal Bilgiler'deyken Ankara'da olduğunu söyleyen Öcalan, "Olayların başından beri hareketin içindedir. Saimbeyli Türk bir arkadaşımızdır, sırf bu nedenle ben onu ajan ilan edemem ki. Cemil Bayık, başından beri mücadelenin içinde. Mesela Cemil Bayık. Ben Cemil Bayık'la ilkeler doğrultusunda çalıştım, bir araya geldim. Ama ben olmasaydım, Cemil Bayık'ı kırk kez götürmüşlerdi. 85'lerde, o zaman bunlar neden böyle savaşıyorlar, bu nasıl gerillacılık, anlamaya çalışıyordum, bu durumu çok düşünüyordum, çözmeye çalışıyordum bunları. O zaman neden böyle davrandıklarını anlayamıyordum. Çok sonraları anladım bunların neden böyle yaptıklarını. O dörtlü çete dediğimiz Kör Cemal, Metin, Şahin onlar büyük tahribatlar yarattılar, yozlaştırdılar. Giden iyi kadroları da öldürüyorlardı. Mesela çok değerli bir arkadaşımız, Harun vardı, Bingöl Kığı'lıydı. Yerleştirdikleri bir bombayla bulunduğu yerden 7-8 kişiyle havaya uçurdular. Harun gidince, onların yerini alacaktı. Onlar görevlerinden alınacaklardı. Veli Küçük, 'PKK içindeki müttefiklerimiz' diyordu. Bunların Türk Gladiosu'yla ilişkileri var. Bunlar Şemdin'i ne kadar etkilemiş, Şemdin'in bunlarla ne kadar ilişkisi var, bilemiyorum." şeklinde konuştu.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.