Erdoğan'dan önemli açıklamalar

Erdoğan'dan önemli açıklamalar
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, TRT canlı yayınında gündeme ilişkin soruları cevapladı!

Erdoğan'ın açıklamalarından önemli başlıklar;

 


'BENİ ÇOK MUTLU ETTİ'

Özellikle teşekkür ediyorum. Böyle manifestoyu açıkladıktan sonra ilk toplantıyı TRT ortak yayınında yapmak bizi ayrıca mutlu etti. Tarihi Çengelköy Çınaraltı Çay Bahçesi'nde vatandaşlarla 1,5 saat dertleştik, sohbet ettik, çaylarını içtik onlar da bizim çaylarımızı içtiler. Çenkelköy'ün 15 Temmuz darbe girişiminde özel bir manası var. Kuleli bir tarafta bir tarafta merkez bir tarafta köprü bu bakımdan unutulur bir yer değil. Çengelköy hakikkatten çok ciddi bir direniş ortaya koydu. Onun için de ilk toplantımı buradan başlatayım dedim. Uzun zamandır da gelmemiştir Çınaraltı bizim biraz da geçmişimizden bu yana anlamlı bir yerdir ve Çınaraltı'nda hem dostlarla hem gençlerle orada bulunan tüm İstanbullu hemşehrilerle bir araya gelmek beni çok mutlu etti.
 

'PUTİN İLE GÖRÜŞECEĞİZ'

Bildiğiniz gibi dörtlü zirveyi burada yaptık yani sayın Putin, Merkel ve Makron ile olan dörtlü zirvemiz. Suriye'ye yönelik olan o zirveyi şu anda bulunduğumuz konumda onlarla bir araya geldik. Tabi dışarıda Boğaz'a yönelik ayrıca fotoğraf çekimlerimiz olmuştu ama burada da çok kararlı bir müzakereyi gerçekleştirdik. Malum Birleşmiş Milletler'den De Mistura'nın da katılmış olduğu o zirvede biz tüm belirlediğimiz başlıkları onunla paylaştık ve o süreç o yönüyle de devam ediyor. 

Kısa bir süre önce sayın Putin ile malum Moskova'da bir araya geldiğimde yine İstanbul Zirvesi'ni andık. Yine ayın 14'ünde de Soçi'de bir araya geleceğiz. Soçi'de daha önce başlattığımız zirvenin ikinci turuna başlayacağız. Yine orada da Rusya Federasyonu - Türkiye - İran üçlü olarak bu zirvemizin tekrarını yapacağız.

Temenni ediyorum ki bu güzel gidişe yeni bir anlam kazandıracak yeni bir güç katacak. Çünkü Suriye'deki malum bu süreç Cerablus, Afrin, İdlib bütün bunlardan sonra her geçen gün daha iyiye doğru gidiyor. Temmennimiz odur ki bunu bu şekilde devam ettirelim ve geri dönüş başlayan bu bölgelerde Suriye halkı kendi topraklarına dönme imkanını bulsun.

'YEREL YÖNETİMDE İLK AKLA GELEN TEMİZLİKTİR'

Her şeyden önce bir defa bir yerel seçime gidiyoruz. Bu yerel seçimde bir genel seçimin etkisi olur mu olmaz mı diye soracak olursanız tabiki onun da olacak hele hele bizim gibi şu anda iktidarda olan bir siyasi partinin buradaki bakışında merkezi yönetim ile yerel yönetim arasındaki uyum çok çok önemli. Yani bir yerde yereli merkezi taşıyacağınız gibi merkezi de yerele taşıyacaksınız ki hizmetler çok farklı şekilde kendini gösterme imkanı bulsun. Özellikle bu dönemde dikkat edilirse halkımızın sıkıntıya düştüğü ve siyasi hareketlerin de üzerinde pek durmadığı bazı sıkıntılar var. Yani yerel yönetim dediğiniz zaman akla ilk gelen şey şudur; Çevredir, ilk gelen şey temizliktir.

'94 SEÇİMLERİNE ÜÇ ŞEY İLE GİRDİM'

Eskiden ben mesela 1994 seçimlerine girerken üç şey ile girdim. Çöp, çukur, çamur. Niye? Çünkü İstanbul bu çöp, çukur ve çumurdan çok çekmişti. Çöp dağları vardı, çukurlar vardı, her taraf çamurlar içerisindeydi. Temizlik denen birşey yoktu, İstanbul'un suyu yoktu, hava kirliliği almış başını gidiyordu böyle bir İstanbul. Bunu tabi şu anki genç kuşak bilmez. Özellikle ilk defa oy kullanacak gençler hiç bilmez. Ancak annelerinden babalarından dinlediyseler bunu bilirler. Şimdi hafıza i beşer nisyan ile malüldür unutur insanoğlu ama bunları anlatmak lazım.

'ÖNCE BURADAN İŞE BAŞLAMAMIZ LAZIM'

Zira yerel yönetime talip olanların önce bu konuda kararlılığının olması lazım dertli olması lazım. Yani eğer bir belediye tertemiz değil pırıl pırıl değilse çöpten çukurdan o beldeyi o ilçeyi o ili arındırmıyorsa biz ona belediye demeyiz. Önce buradan işe başlamamız lazım. Tabi bütün bunların yanında İstanbul'da o dönemde yaşadığımız en önemli şey bir belediye için su konusu. İstanbul'da su yoktu. Ben belediyeyi CHP'den almıştım. CHP belediyesinden aldığım bu İstanbul'da susuzluk ki İstanbul o zaman 8 milyon nüfusu vardı. Şu anda son nüfus sayımı yapıldı yaklaşık 15,5 milyon İstanbul bir nüfusa ulaştı.

Şimdi böyle bir şehri yöneteceksiniz böyle bir şehri yönetirken çöp benim sorunum değil diyemez bir belediye. Senin sorunun. Yollar benim sorunum değil diyemez, hava kirliliği benim sorunum değil diyemezsin.

'2040'A KADAR SU KESİNTİSİ OLMAYACAK'

Biz göreve geldiğimizde İSKİ tankerleriyle malesef bazı yerlere su taşıyordu. Ama ben hep hatırlarım o çocukların annelerin ellerinde bidonlarla gidip o tankerlerden su aldığı dönemleri. Daha sonra ne oldu su istasyonları kuruldu hatırlayın. Bir endüstri oluştu oralardan giderlerdi parayla suyunu alırdı ve bununla da kalmaz küvetler o satın alınan suyla doldurulur onunla da banyosunu yapardı. Bu hale gelmiştik. Şimdi kalksın da bir CHP'li desin böyle birşey yoktu. Bunları yaşadık İstanbul'da bunu bizlere yaşattınız. Ama biz geldik bir yılda bir defa bu işi ortadan kaldırdık. Düşünün 110 kilometre Istranca Dağları'ndan 180 kilometre de Melen'den İstanbul'a su getirdik. Bu getirdiğimiz suyla birlikte İstanbul susuzluktan kurtuldu ve suyuna kavuştu. 2040'a kadar da İstanbul'un ciddi manada su sıkıntısı olmayacak. Hava kirliliğini yine o günün bir gazetesi hiç unutmuyorum maske dağıtıyordu. Bunları bizim getirip şöyle ortaya koymamız lazım ve bundan da gücenmemesi lazım CHP'li dostlarımızın. Bu maskeler o zaman dağıtıldı. Niye? Hava kirliliği var herkes maskeleri ile sokağa çıkıyordu böyle bir dönemi yaşadık.

YATAY MİMARİNİN ÖNEMİ

Az önce de ifade ettiğim gibi belediyecilik işi gönül işidir. Onun için de tüm belediye başkan adaylarımıza şunu söyleyorum; biz şunu bileceğiz, insanoğlu topraktan uzak olmamalı. Toprağa yakın olmalı ve şu anda böyle 50 kat 70 kat bir mimari aslında bizim medeniyet ruhumuza da uygun bir mimari değildir. Bakın şimdi soruşturun inanın o dikey mimaride oturanlar birbirini tanımaz. Ama ben doğduğum büyüdüğüm mahallede o zaman diyelim ki bizim komşularımız Suat abla, Müşerref abla bırakın bizi tanımayı onlar bizi çamurlandığımız zaman alıp yıkarlardı. Annem rahmetli onların çocuklarını aynı şekilde yıkardı. Ve bu muhabbet şimdi yok kayboldu. O yatay mimaride yani okulu ile camisi ile bütün oradaki adeta ailelerin bir araya geldiği kıraathaneleri ile onları merkeze almak suretiyle bir yapılanma bir şehircilik anlayışı çok çok önemli. Biz şimdi yeni dönemde daha önce de buna başladık kısmen TOKİ ile buna doğru bir yöneliş bunu başaracağız. Yani yaptıkları var onlar da yanlışlarını anladılar ama bunun yanında yatay mimari ile yaptıkları da bu konuda da ben kendilerine şunu söylüyorum zemin + 4 bazı yerlerde arazi sorunları var bundan dolayı orada sıkıntı yaşanıyor tabiki. Oralarda bile zemin + 4 bilemediniz zemin + 5 olmalı daha fazla olmamalı. Fakat arsamız var arazi imkan veriyorsa orada bu işi daha da düşürmemiz lazım mesela zemin +3 olsun. Niye? çünkü seyrek olsun hava sirkülasyonu konusunda sıkıntı olmasın ve okulumuz mabedimiz tüm Millet Kıraathanesi hepsi orada olsun ve bir de hepsinden öncelikli olarak Millet Bahçesi olsun. Bu şunu getiriyor bütün orada oturan komşular hep beraber o Millet Bahçesi'nde icabında pikniklerini yaparlar. Çocuklar orada gelir yatar koşar yuvarlanırlar. Ve bu çok daha farklı bir kaynaşmayı sevgiyi artıracaktır. Birbirinin derdi ile dertlenmeyi artıracaktır. Bu tarihin yeniden inşallah bir dirilişi geri dönüşü olacaktır. Bunu başarmamız gerekir diye düşünüyorum. O komşuluk ilişkilerini artırma noktasında bize ayrı bir heyecan kazandıracaktır. Onun için 94 ruhu özellikle bunu diyor ve bunu savunuyorum.

15 TEMMUZ GECESİ NELER YAŞANDI?

15 Temmuz olayının şöyle bir ortaya konması lazım. 15 Temmuz'un ruhunda ne var? 15 Temmuz'un ruhunda gerçekten milliyetperver vatansever olanlarla milletin düşmanı olanların bu vatanın düşmanı olanların mücadelesi var. Bir Cumhurbaşkanı olarak o akşam İstanbul'a indiğimde tabi bir taraftan F16'lar üzerimizde gidiyorlar, obür taraftan helikopterler gidiyorlar ve bu arada tabi havalimanındaki kule ele geçirilmiş fakat sağolsun o zaman İstanbul Emniyet Müdürüm ve Valimiz süratle o kuleyi boşalttılar ve kuleyi boşaltmak suretiyle biz yere indik. Mesela pilot bana o zaman şöyle birşey sordu; Şu anda inişimiz riskli olabilir dedi. Biz tabi tur atıyoruz. Çünkü son ana kadar İstanbul'a mı Ankara'ya mı gideceğimizi ben pilota söylemedim. Tabi aslında kendi hafızamda hesabımı yaptım ve tam oraya geldik. Tabi ben İstanbul deyince pilot böyle bir sıkıntı olabilir dedi. Dedim ki şu anda bindiğimiz uçak bir defa iniş ve kalkış noktasında hani çok rahat seri hareket edebilen bir uçak. Dolayısıyla sen dedim bunu başarman lazım. Dedi, işte bir kamyon oraya piste koymuş olabilirler veya farklı araçlarla orayı kapatmış olabilirler. Artık sen aydınlatmanla bunu çözeceksin dedim. Tabi artık benim kararlılığımı görünce de pilot bunu yaptı. Tabi indik indik ama üstümüzdekiler dolaşıyor F16, helikopterler fakat çağrımıza halkım milletim hakikatten olumlu cevabı vererek havalimanını zaten doldurmuşlardı. Bende tabi eşim, Berat bey, kızım, torunlarım yanımdalar beraber indik. O andaki haleti ruhiyeyi sizler düşünün ama 23.15'te de bay Kemal meğerse havalimanına gelmiş. O da tankların arasından geçip Bakırköy belediyesine gitmiş. Sonradan öğreniyoruz, dediler ki bay Kemal geldi ve buradan çıktı. Daha sonra da bilgi aldık ki Bakırköy belediyesinden bütün gelişmeleri takip ediyor. Çünkü bizim yanılmıyorsam 01.15 gibi bizde oraya geldik. Daha sonra kendileri diyor ki benim haberim olsaydı ben beklerdim diyor. Biz çağrımızı davetimizi yaptık bütün halk orada ve o andan itibaren zaten birşey başladı. Yani o gecenin katılımcıları AK Parti tabanı ile MHP tabanıdır. Çünkü bu işi bir milli ruhla yaptılar.

SURİYE KONUSU

Heyetimiz Rusya'ya gitmişti, döndü. Bugün gerek heyetteki arkadaşlarla gerekse Milli Savunma Bakanımız Hulusi Akar'la görüşme yaptık. Görüşmelerde şu anda olumlu bir gelişmenin olduğunu öğrendik. Temenni ederim ki bu olumlu gelişmeyle buradaki örgütler, burayı biran önce terk ederler ve buranın kendi asli sahipleri gelip topraklarına yerleşirler. Türkiye'den 300 bin civarında Suriyeli topraklarına döndü. Buralar boşalınca buraların halkı da topraklarına dönecek. Biz şimdi atılacak adımla da bunun planlamasını yapacağız.

'GEREĞİ NEYSE YAPARIZ'

Biz her zaman onların yanında olacağız, Suriye halkının. Fırat'ın doğusunda Sayın Trump'un biz çekileceğiz, çekiliyoruz sözü var. Temenni ederim ki bunu kısa bir zaman içerisinde de hallederler. Çünkü biz tehdit altında yaşamak istemiyoruz. Onun için de tehdidin emaresini gördüğümüz anda zaten her türlü hazırlığımız bizim var, gereği neyse bunu yaparız

FETÖ ELEBAŞININ İADESİ

FBI'ın çalışmalarının neticesinde buradan artık bir karar çıkması sağlanabilir. ABD bu konuda yanımıza doğru kayıyor. FETÖ tam temizlendi diyemeyiz. Daha yapılacak çok operasyon var. Devletin içinde var, devletin çeşitli kurumlarında var, polisimizde, askerimizde, her yerde var.Bulundukları ülkelerde hükümeti düşürebilecek duruma hale gelmişler. Neyle? Para, para... Soros neyle anılıyor? Parasıyla anılıyor, adam parasıyla ülkelerde darbe yapıyor.

Terörist başı Pensilvanya'da. Biz bunun verilmesini defalarca vurguladık. Artık başka şüpheler devreye girdi. Orada FBI devrede.Bazı çalışmalara bizler de tanık olduk. Temenni ederim ki buradan artık bir karar çıkması sağlanabilir. Bunların kongrede ayakları var. FETÖ'ye gönül veren vatandaşlarımız hala bu hassasiyeti anlamamalarını anlamak mümkün değil. Bunlar adeta tapıyorlar, sıkıntı burada. Yani bunu müceddit ilan ediyorlar, haşa neredeyse uluhiyet yüklüyorlar. Belki bize ağır olacak, zor olacak ama bunu söylemek zorundayız. Buna hala körü körüne inanan, arkasından giden, haşa tapan insanlar gerçekleri öğrensinler, takip etsinler ve 'acaba' sorusuna onlar cevap arasın.

"CEMAL KAŞIKÇI OLAYINDA İKİ ÖNEMLİ NOKTA VAR"

Kaşıkçı olayı gerçekten ciddi manada rahatsızlık veren bir olay. 15 Suudi ajanın iki uçakla buraya gelmiş olması. İstanbul'da bir grubun daha önceden gelip tedbirler alması. Sayın Kaşıkçı'nın oraya gittiğinde Salı günü geldiğinde malum operasyonun yapılmış olması, nişanlası içeri alınmadı malum. Olayda iki şeye dikkat çekmek isterim. Bir tanesi Suudi Dışişleri Bakanı, yerli işbirlikçilerle yaptık diyor. Veliaht prens ne diyor, "Başkonsolosluktan çıktı" diyor. Kimseyi aldatmaya gerek yok. Dışarı çıksa nişanlısıyla beraber ayrılırdı. Adil Cüneyt, yerli işbirlikçi diyor. O zaman isim ver. Sonra ne oldu, biz üzerine gidince Dışişleri Bakanı'nı görevden almak durumunda kaldılar.

"KAYITLARI DİNLEDİM 'BEN KESMEYİ İYİ BİLİRİM' DİYOR..."

Şu anda hayatta olmayanlar var. Bazı duyumlarımız var, bazılarını götürmüş olabilirler. Trafik kazası kurbanları da olabilir. Sistem çok garip çalışıyor. Bizim özellikle dost bildiklerimizden bizi bilgilendirmeyecek misiniz diyenlere istihbaratımızın kapısını açtık, onları buyur ettik. Ben dinledim. Kendi istihbaratçısı diyor ki, "Bu bir felaket, bunlar morfinlenmiş" diyor. "Sağlıklı biri yapamaz" diyor. Bu operasyonu yapan adli tıp operasyonu bir yarbay olduğu belli. "Ben kesip biçmeyi iyi bilirim" diyor. İnsanın hakikaten yüreği ağzına geliyor. Bu vahşet karşısında hala ben Amerika'nın sessizliğini anlayamıyorum. CIA ve Başkanı da kongrede bunu anlattı. Dönem istihbarat başkanı kongrede 7 senatöre bunu anlattı. Biz diyoruz ki herşey ortaya çıksın. Neyi gizliyorsunuz, neden gizliyorsunuz.

'EKONIMİK SALDIRILAR İLK DEĞİL'

Ekonomik alandaki saldırı ilk değil. Bu saldırının benzerini geçmişte de yaptılar, 2008'de yaptılar. Benim o meşhur 'teğet geçme' sözüm vardı.Ben halkıma özellikle seslenmek istiyorum, bir defa bu ülkede görev üstlendiğimiz zaman Türkiye'nin milli geliri neydi, şu anda milli geliri ne? Buna baktığımızda nereden geldiğimiz ortada. Kişi başına milli gelirden 3 bin 500 TL'den 10 bin küsura kadar çıkardık. Biz bu ülkede 10 bin 602 dolar gibi seviyeyi yakaladık. Enflasyonda da yüzde 7'lere düşmüştük. Faiz oranları 4,6'daydı. Gezi olaylarıyla enflasyon çift haneye çıktı. Son gelen aşama politika faizi 24'e düştü. Temennim o ki, şu anda Merkez Bankası'nın bazı açıklamaları var. Hazine ve Maliye Bakanımızın açıklamaları var. Bu açıklamalar tahmin olmaktan öte gerçek hale gelir.

"DEMEK Kİ DÜNYA GİDECEK YER OLARAK TÜRKİYE'Yİ GÖRÜYOR"

Biz ekonomide ayakları yere sağlam basan ülkeyiz, hayali değiliz. Yatırımlarımızla yolumuza devam ediyoruz. Şu anda Borsa İstanbul ciddi manada pik yaptı. 100'ün üzerinde. Demek ki dünya gidecek yer olarak Türkiye'yi görüyor ve buraya geliyor. İhracatımıza bakıyoruz göreve geldiğimizde 36 milyar dolar ihracatımız varken şu anda 168 milyar doların üzerine çıktı. Sizde güç varsa, potansiyel varsabunu yaparsınız.


YENİ ASKERLİK SİSTEMİ

Nihai noktayı buna henüz Savunma Bakanlığımız koymadı ama 3, 6, 9, 12 gibi bir düzenlemenin üzerinde duruluyor."

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.