Akdeniz kuşatması!
Son günlerde üç Müslüman ülke; Cezayir, Libya ve Sudan karıştı. Yakın zamanda peş peşe meydana gelen bu gelişmeler, Doğu Akdeniz’in ve güzergâhının kontrol altına alınması için yapılan planın adım adım uygulandığını gösteriyor.
Zengin gaz ve petrol rezervlerine sahip Doğu Akdeniz’e kıyısı olan bu ülkelerin birer birer karışması yine ‘küre’sel güçlerin oyununu akıllara getiriyor. ABD Başkanı Donald Trump’ın seçilmesinin ardından Riyad’da verdiği meşhur “küre pozu”nun ardından “Bölge yeniden dizayn edilecek. Hiçbir şey eskisi gibi olmayacak” demişti. Bu ziyaretin ardından plan uygulamaya sokuldu. Birleşik Arap Emirlikleri, Suudi Arabistan ve Mısır; diplomatik ilişkisi bulunmayan İsrail ile yakınlaşmaya başladı. Doğu Akdeniz’deki gaz ve petrol rezervleri için İsrail, Kıbrıs, Yunanistan, Mısır, Fransa, ABD işbirliği yapmaya başladı. Kendisinin “oyun dışında” bırakılmak istendiğini gören Türkiye, “Fatih” ve “Barbaros” adlı iki araştırma gemisi ile Doğu Akdeniz’de kendi hidrokarbon araştırmalarını başlattı. Bölgenin kontrolünün tamamen kendilerinde olmasını isteyen ülkeler, kendilerine yakın rejimleri devirmek için düğmeye bastı...
LİBYA HUZURA KAVUŞAMADI
2011 Mart ayında Arap Baharının yaşandığı Libya’ya NATO müdahale etti. Libya Lideri Muammer Kaddafi linç edilerek öldürüldü. Aradan geçen 8 yılda Libya huzura kavuşamadı. CIA’e yakınlığıyla bilinen emekli General Halife Hafter, Kaddafi sonrası ülkeye dönerek darbe yapmaya kalkıştı. Başarılı olamadı ancak ülkenin doğusunun kontrolünü ele geçirdi. Tobruk’ta kendi kuran Hafter’e Trump yönetimiyle birlikte İsrail, Mısır ve Birleşik Arap Emirlikleri destek veriyor. Hafter, geçtiğimiz hafta bütün dünyanın kabul ettiği Ulusal Mutabakat Hükümeti’ni (UMH) devirmek için saldırı başlattı. Libya, Kuzey Afrika’nın ve Akdeniz’in çıkış kapısı konumunda yer alması sebebiyle önemli bir nokta.
SUUDLARDAN HAFTER’E DESTEK
Suudi Arabistan’ın, Libya’nın doğusundaki askerî güçlerin lideri General Halife Hafter’in, Trablus’u ele geçirmek için başlattığı operasyona destek için milyonlarca dolar yardım sözü verdiği iddia edildi. Wall Street Journal gazetesinin Suudi hükümetinden üst düzey yetkililere dayandırdığı haberine göre Hafter, Trablus’u ele geçirmek için başlattığı saldırıdan birkaç gün önce 27 Mart’ta Suudi Arabistan’ı ziyaret etti. Hafter’in Riyad ziyareti sırasında Kral Selman bin Abdulaziz ve Veliaht Prens Muhammed bin Selman ile görüştüğü belirtildi.
Libya gibi son günlerde tekrar karışan bir diğer Kuzey Afrika ülkesi Cezayir. 20 yıldır iktidarda bulunan Cumhurbaşkanı Abdülaziz Buteflika’nın 5. dönem için adaylığını koyacağını açıklaması ülkede protestolara yol açtı.
CEZAYİR’DE PROTESTO SÜRÜYOR
Önce seçimi erteleyen Buteflika protestoların sürmesi üzerine istifa etti. Geçici hükümet kuruldu ve seçim takvimi belirlendi. Buna rağmen “istifa yetmez” diyen göstericiler “rejim tamamen değişmeli” talebinde bulundu. Anayasa’ya göre geçici cumhurbaşkanlığı görevini Millet Konseyi Başkanı Abdülkadir bin Salih üstlendi. Salih’i, “Buteflika rejiminin devamı” olarak suçlayan halk, gösterilere devam etti.
Bu arada Cezayir emniyeti önceki gün gösteriler sırasında üzerinde ateşli silahlar bulunan teröristler ve gösterileri karıştırmak isteyen yabancıların gözaltına alındığını açıkladı.
SUDAN’A RİYAD YANLISI İSİM
Ve son olarak Sudan karıştı. Ekonomik kriz bahanesiyle sokaklara dökülen halk ayaklanması, yaklaşık 30 yıllık Ömer el-Beşir döneminin askerî müdahaleyle son bulmasına yol açtı. Ordunun yönetime el koyması ve sokakları bayram yerine çevirdi. Ancak Askeri Geçiş Konseyi Başkanı olarak göreve gelen Avad bin Avf, bir günü tamamlamadan görevden ayrıldı. Yerine ise Orgeneral Abdulfettah el-Burhan getirildi. Burhan’ın (60) herhangi bir siyasi organizasyonla irtibatlı olmadığı belirtiliyor. Burhan’ın Yemen’deki Sudan kuvvetlerinin koordinasyonu görevini yürüttüğü sırada Birleşik Arap Emirlikleri’ne sık sık gittiği belirtiliyor. Burhan’a yakın kaynaklar, kendisinin ülkedeki siyasi ya da İslami organizasyonlardan herhangi biriyle irtibatlı olmadığını dile getiriyor. Aynı kaynaklara göre, Burhan’ın Beşir’in askeri üst düzey kadrosundaki komutanlar arasında Uluslararası Ceza Mahkemesi’nde davası olmayan tek kişi olması da dikkati çekiyor.
KAYNAK: TÜRKİYE GAZETESİ
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.