'Diyarbakır’da DTP ne ise, Çankaya’da CHP o!'

'Diyarbakır’da DTP ne ise, Çankaya’da CHP o!'
28 Şubat’tan sonra Millî Görüş Lideri Necmettin Erbakan’ın dokunulmazlığının kaldırılıp, mahkemeye sevki ve mahkûm ettirilmesi projesini kim önledi? CHP içinde, CHP’nin bile baş edemediği güç ne? Çankaya neden önemli?

Turgut Özal ile birlikte, Turgut Özal felsefesi ile yıllarca ANAP’ta üst düzey yöneticilik yapan, Sağlık Bakanı olarak görev yaptığı dönemde icraatlarıyla tüm dikkatleri üzerine çeken Bülent Akarcalı, CHP’nin “kale” olarak gördüğü Çankaya’ya AK Parti’den aday oldu. Adaylığı da uzun süre konuşulan Akarcalı Habervaktim’e önemli açıklamalarda bulundu.

Yerleşim açısından benzerlik taşıdığı Washington DC gibi olması gereken Çankaya’nın “tiksindirici” bir hâlde olduğunu, başarısızlığın ise “laikliğin kalesi” gibi bahanelerle örtüldüğünü belirten Akarcalı, “DTP’nin Diyarbakır’da oynadığı gerilimi CHP Çankaya’da oynuyor. Çankaya CHP’si, CHP içinde bir cunta. Bu cunta Çankaya’yı kaleye bile değil, Geto’ya çevirmiş. Laikliğe en büyük darbeyi bunlar vurmaktadır.” diyor.

BÜYÜKŞEHİR DE OLMASA, ÇANKAYA OLUR AFRİKA

- Çankaya neden önemli?
- Türkiye’de Çankaya’dan daha büyük ilçe yok. Nüfusu Çankaya’dan az olan başkentler var bu dünyada. Brüksel’in nüfusu Çankaya kadardır. 800 bin nüfusa, 585 bin seçmene sahip bir ilçe. Günlük nüfus bir milyonu aşıyor. Türkiye’nin kalbi Ankara, Ankara’nın da kalbi Çankaya. Devlet, tüm kurumlarıyla istisnasız Çankaya’da. Devlet nezdinde temsil edilen yerli ve yabancı bütün kuruluşlar da Çankaya’da. Büyükelçilikler, konsolosluklar, uluslar arası kuruluşlar, AB, BM, UNESCO vs. Bütün birlikler de burada. Anayasaya göre tüm meslek kuruluşlarının ve partilerin Ankara’da olması gerekiyor. Bunlar Ankara’da. Parti genel merkezleri mekân olarak Çankaya’nın sınırları içerisinde. Çankaya Türkiye’nin hem kalbi hem beyni. Yasama, yürütme, yargı burada. 11 üniversite var Çankaya’da. TTK, TDK ve TÜBİTAK gibi devletin çok önemli kuruluşları burada. Çankaya bundan dolayı önemli. Çankaya’yı bir siyasi partinin kalesi olarak görmek son derece yanlış. Çankaya, Türkiye’nin yönetildiği bir yer. Çankaya hem içe hem dışa yönelik en iyi hizmeti hak eden bir ilçe. Aileleriyle birlikte ilçemizde binlerce yabancı diplomat, binlerce yabancı gazeteci, akademisyen ve iş adamı var. Bir yabancı arkadaşınızı Kızılay’ın neresinde gezdirebilirsiniz. Dünyanın neresinde bir başkent var ki merkezi insanların yürüyemeyeceği kadar rezil hâle gelmiş. Yürünebilecek tek bir yer gösterin. Büyükşehir de hizmet getirmeseymiş Çankaya’ya, Çankaya tam anlamıyla en geri kalmış Afrika ülkesi gibi olacaktı. Ara sokaklara girdiğinizde her şey tıkış tıkış. Arabalar kaldırımları işgal etmiş. Yayalar yolda yürüyor. Başı boşluk örneği. Bunun müsebbibi CHP belediyesi. CHP’nin Çankaya Belediyesi’nde yetersiz olduğunun en önemli delili de dördüncü defa başkan seçiyorlar ama hiçbiri ikinci dönem devam edememiş. Bundan önceki başkanlarının başarısız olduğunu, değiştirerek ispat ediyorlar.

-Çankaya Belediye Başkanı Muzaffer Eryılmaz neden devam edemedi? Yamyam skandalının etkisi nedir?
-Yamyam skandalı değil; Muzaffer Eryılmaz’ı, diğer belediye başkanlarını da yiyen yamyamlar yedi.

- Sağlık Bakanlığı başta olmak üzere çok önemli mevkilerde görev yaptınız. Yıllar sonra belediye başkanlığına aday olmanızın sebebi nedir?
- Belediye başkanlığı adaylığı teklifini kabul etmemdeki temel nedenlerden biri Türkiye’nin prestij ilçesi olan, başkentin başkenti olan Çankaya’nın böyle köhne bir kasaba hâline dönüşmüş olmasına karşı isyanımdır. Çankaya Belediyesi’nin hak ettiği şekliyle yönetilmesi artık en ulvi görev hâline geldi. Her sene Çankaya’ya yüzlerce yabancı heyet geliyor. Çankaya yurt dışından üst düzey insanları da ağırlayan, dünyayı yöneten kimlerse Çankaya’ya geliyor. Cumhurbaşkanları, başbakanlar, devlet başkanları, iş adamları… “Gelin şöyle bir dolaşalım” diyorlar konuklara. Nereyi gezdireceksin Çankaya’da? Yeni geldiler falanca 5 yıldız otelde kaldılar, lüks alışveriş merkezini gezdiler. Yaşadığımız toplumu yansıtmayan, konserve kutusu gibi dünyanın her yerinde aynı olan yerleri gezdiriyoruz. Adamların ülkelerinde daha fazlası var. Ama onların ülkesinde bizim kültürümüze ait mistik mekânlar yok. Ancak arabaya atlayarak müzeye git, Hacı Bayram-ı Veli’ye git. Yürüyerek gidilebilecek bir yer yok. Yürünecek yer yok. Çankaya yürüyerek gidilemeyen bir ilçe oldu. Kavaklıdere’den Kızılay 2,5 km. Ben hep yürüyerek giderdim eskiden. Şimdi gidemiyorsun. Çankaya’nın Ç’si, çaresizliğin, çirkinliğin, çamurun, çöpün, çukurun Ç’si değil; çarenin, çağdaşlığın Ç’si olacak.

NEDİR BU WASHINGTON DC TARTIŞMASI?

-“Çankaya neden bir Washington DC değil?” sorunuza Muzaffer Eryılmaz, “Burası Atatürk’ün Türkiye’si” gibi cevaplar vermişti. Ne demek istemiştiniz?
-Washington DC ve Çankaya gibi devletin tümünü bir alanda bulabileceğiniz başka yer yoktur. Çankaya’nın benzeri Washington DC’dir. Sanki biz ABD hayranıymışız gibi gösterilmeye çalışılmış. Öyle değil. Washington DC de tıpkı Çankaya gibi tüm kamu binalarını, yabancı temsilcilikleri tek bir merkezde toplamış. Ama Çankaya gibi berbat değil. Düzen sağlanmış. Bir sıkıntı yok. Çankaya’nın da düzenli olması ve iyi yönetilmesi için engel yok. Tek engel, Çankaya’yı kale gören yöneticiler.

DTP’NİN DİYARBAKIRDAKİ GERİLİMİNİ, CHP ÇANKAYA’DA OYNUYOR

- Çankaya’nın bir kale olarak görülmesi ne derece doğru?
- DTP’nin Diyarbakır’da oynadığı gerilimi CHP Çankaya’da oynuyor. CHP il başkanı çıktı “Antilaiklere geçit vermeyeceğiz” dedi. Ne kadar yanlış. Bölünmeler böyle başlar. Bu, “Biz Türklere geçit vermeyeceğiz, biz Kürtlere geçit vermeyeceğiz, bir Lazlara geçit vermeyeceğiz”e kadar gider. Sen kimsin ki insanları tasnif ediyorsun! CHP hangi hakla herhangi bir şeyi tekeline alıyor? Nasıl ki hiçbir parti Türkiye’de dinimizi tekele alamazsa hiçbir parti de evrensel değerleri tekeline alamaz. CHP, Çankaya Belediyesi’ndeki tüm başarısızlıklarını bu tür malzemelerle örtmeye çalışıyor. Gerilim, kabahati örtmek için iyi bir yöntemdir. Bir CHP’li aday, Alevîlere gidip “Aman bunlara oy verirseniz şeriatı getirecekler.” diyor. Çankaya CHP’si, CHP içinde bir cunta. Çankaya CHP’sini ben CHP genelinden çok ayrı tutuyorum. Çankaya CHP’sinin tüm ayakları rant içine girmiş ve CHP Genel Merkezinin kontrolünden çıkmış. Bu yüzden tüm elebaşıları mahkemede. Bu cunta Çankaya’yı kaleye bile değil, Geto’ya çevirmiş. Bu Geto’nun içine Alevî kardeşlerimizi esir olarak koymuş. Ben size kimi aday gösterirsem göstereyim, her türlü yolsuzluğa bulaşsa da ona oy vereceksiniz. Laiklik ve Cumhuriyet her türlü üç kağıdın maskeleneceği bir yer değildir. CHP’nin yaptığı ikinci büyük kötülük budur. Laikliğe en büyük darbeyi bunlar vurmaktadır. 

- Çankaya deyince aklımıza bir ilçe gelmiyor. Çankaya’nın bir ilçe olduğunu, içinde insanların yaşadığını, bir ideolojik kale olmadığını nasıl anlatacaksınız. Çankaya kale ise Çankayalılar kendilerini bekçi gibi mi görüyor?
- Çankaya ruhunu ve kimliği kaybetti. Çankayalılar bundan çok rahatsız. Çankayalılar kendilerini bekçi gibi görmüyor. Üsküdar, Beşiktaş, Şişli, Bakırköy, Kadıköy dediğiniz zaman bir imajı var. Çankaya dediğiniz zaman insanın aklına Çankaya’nın kendisi gelmiyor ki. 

- Siz Çankaya’da proje açıklıyorsunuz. Kılıçdaroğlu proje açıklamıyor, önünde zaten proje olan mevcut belediye başkanının proje açıklamasını istiyor. Bu iş içi boş dosyalarla olur mu?
- CHP proje fakiri olduğu için dosya arıyor. Benim projelerimin sadece ana başlıkları 3 sayfa. Her bir başlık altında onlarca bölüm var. Her bölümün de onlarca projesi var. Gönlümüzdeki Çankaya ismini verdiğimiz bu çalışma hayali değil, hesapları yapılmış, somut, rakamları yanlarında yazılı olan projeler.

- Çankaya Belediyesi bütçesi ile bu kadar projeyi gerçekleştirmek mümkün olacak mı?
- Türkiye’de 15 tane büyük fon şirketi var. Bunların elinde 75 milyar dolar para var. Bunun yüzde birini Çankaya’ya çeksem, ki buna gücüm var, 750 milyon dolar eder. Çankaya’nın bütçesi neredeyse 150 milyon TL. Ortak akılla çalışacağız. Ben siyasi iradeyi koyacağım ortaya. En akıllı benim, bu işi kimse benden daha iyi yapamaz, benden daha iyi anlamaz demem. Ben, o işi en iyi yapanı bulur, en iyi ve en uygun şekilde yaptırırım. İşin mimari kısmı ile ODTÜ Mimarlık ilgilensin. Zehir gibi insanlar var orada. Sanatı ve kültürünü Gazi Üniversitesi üstüne alsın. Sağlık ve hijyen konularını Hacettepe alsın. Ulaşımı Bilkent üstlensin.
Bakın! Emlakçılar, “10 yıl önce Çankaya’da bir daire karşılığında Keçiören’de 2 daire alırdınız. Şimdi Çankaya’dan 2 daire verdiğinizde Keçiören’den bir daire alamıyorsunuz” dediler bana. “Ne olur burası da Keçiören gibi olsun” diyorlar. Kale diye diye ne hâle getirmişler Çankaya’yı! 

- Bütçe 150 milyon TL dediniz ama…
- Çankaya Belediyesi’nin bütçesinin ne olduğunu şu an kimse bilmiyor. 2004’ten beri belediye meclisine sunulup kabul edilen bütçe ile gerçekleşen bütçe hiçbir zaman birbirini tutmamış. Mesela 2008 için 300 küsur milyon bütçe konulmuş. Fiili bütçe mesela 150 milyon gelir, 170 milyon gider var. Bütçe tekniği ile alakalı hiçbir şey yok. Tam anlamıyla karışıklık var. Şu an Çankaya Belediyesi’nin hakiki geliri nedir, hakiki gideri nedir, alacaklar tahsil edilebiliyor mu? Borçlar nedir? Belediyede bile bunları bilen yok. Uzman heyetin oturup çalışması lazım. 

- Tüm devlet kuruluşlarının, yabancı temsilciliklerin, 11 üniversitenin vs. burada olmasının avantajlarının yanında Çankaya’ya yükü de var. Bu yük haksızlık değil mi? Ne yapılabilir?
- Hazır parayla herkes iş yapar. Biz yap-işlet-devret modeline öncelik vereceğiz. Projelerin finansmanlarından biri Çankaya’ya Devlet Bütçesinden Özel Ödenek. Çankaya’nın konut dışındaki binaların yüzde 25’i devlete ait kamu ve elçilik binalarıdır. Onbinlerce lojman, yüzlerce resmi bina olmasına karşılık, bu binalardan Belediye gelir elde edememekte ama buralara hizmet vermektedir. Vatandaşın evinden işyerinden vergi alınması ama Devlet ve yabancı kuruluşlara ait binalardan vergi alınmaması haksızlıktır. Hazırladığımız bir Kanun Teklifi ile Devlet bütçesinden kamu ve yabancılara verilen hizmet karşılığı, Çankaya bütçesinin belirli bir yüzdesi kadar ödenek isteyeceğiz. 
Bu ödenek Çankaya’nın cari harcamaları için değil, temel ihtiyaçlarını gidermek için kullanılacaktır. Ayrıca bu ödenekten yapılacak yatırımlar için ilgili Bakanlığın görüşü alınacaktır.

- Kimi belediye başkanlarının şımarık projeleri vardır. Sizin de var mı şımarık projeleriniz?
- Şımarık gelebilecek ama benim elzem gördüğüm bir konu var: Türkçe’mize kesinlikle sahip çıkacağız. Türkçe kadar iyi Fransızca ve İngilizce bilirim. Ama Türkçe kadar kaliteli, köklü, bilgisayar ve matematik diline uygun bir dil yok dünyada. “Limit” kelimesini duyuyorum, ya kardeşim “sınır” kelimesi var. Tolerans da neymiş, hoşgörü varken? “Dilini eşek arısı soksun” etkinliği yapacağım. “Uzlaşma” varken “konsensüs” diyor, “asgari” varken “minimum”, “azami” varken “maksimum”… Nedir bunlar? Belediyenin yazışmalarında İngilizce ve Fransızca’dan gelen kelimeler kesinlikle kullanılmayacak. Benim tarihimden gelen Arapça ve Farsça kelimeler zaten Türkçe’nin dili. Bugün benim halkımın konuştuğu dil, gerçek Türkçe’dir. Azerbaycan’a gittiğim zaman anlaşabiliyorsam, onların dilini korumasından kaynaklanıyor.

- Türkçe deyince, Ahmet Cevdet Sokak ile ilgili projeniz olacak mı?
- O çok sorun değil. Ahmet Muhtar Paşa Sokağı yaparız. Karaciğerle uğraşmazsan her yer sivilce olur. Bir bir sivilceleri değil de karaciğeri tedavi edersen sivilceler kendiliğinden yok olur. Önce milletine, insanına ve değerlerine güveneceksin.

NECMETTİN ERBAKAN’I MAHKÛMİYETTEN KİM KURTARDI?

- CHP’liler, bir zamanlar AK Parti’yi çok eleştirdiğinizi, sonra da çıkıp AK Parti’nin adayı olduğunuzu söylüyorlar. Gelişiniz normal miydi?

- Ben zamanında Refah Partisi’ni çok tenkit etmişimdir. Ama 28 Şubat’tan sonra Sayın Necmettin Erbakan’ın dokunulmazlığını kaldırıp, mahkemeye sevk edip, mahkûm ettirme projesi şahsım sayesinde önlenmişti. Şeref Malkoç beye sorun. Dokunulmazlığın kaldırılmasının gündeme geldiği komisyonda 23’e 23 oldu. Benim oyum Sayın Erbakan’ın durumunu belirleyecekti. Ret oyumla ret oldu. Necmettin Erbakan olmasaydı 1974’te Kıbrıs’a çıkartma olmazdı diye beyanlarım var. Her yerde de savunurum. Yani ben hem nalına, hem mıhına konuşurum. 

- Tekrarlayacağım ama Muzaffer Eryılmaz da sizi bu noktadan yakalıyor. AK Parti’yi o kadar eleştiren bir kişi şimdi adayları oldu diye.
- Çok iyi sordunuz, devam etmenize gerek yok. Evet bunlar siyaseti şakşakçılık olarak görüyorlar. “Dost acı söyler” sözünü bilmiyorlar. AK Parti’yi eleştirirken benim partim değildi, sempati duyduğum bir partiydi. Ben ANAP milletvekiliyken ANAP’ı çok daha fazla eleştiriyordum. ANAP özeleştirilerle büyümüştü. Ben AK Parti’yi “Biz ANAP olarak bu yanlışları yaptık ve parti battı. Ne olur siz yapmayın bu yanlışları” diyorduk. “Sigara içme” dediğim bir kişinin yanında gezerken bana biri “Az önce sigara içme diyordun, şimdi yanında geziyorsun” diyebilir mi? “Sigara içme” diyorum, “Ölürsün” diyorum. Neden? Dost acı söyler de ondan. İftira ile eleştiriyi karıştırıyorlar. Kendi bünyelerinde özeleştiri olmadığı için böyle düşünüyorlar ve böyle düşüyorlar. CHP Çankaya’da bir atom ağırlığında özeleştiri becerisi gösterseydi, Çankaya Belediyesi’ni, içine düşürdükleri rezaleti, tiksindirici durumu konuşurlardı. Benim AK Parti ile ilişkilerim, benle AK Parti’yi ilgilendirir. Eryılmaz ile kendi aralarındaki ilişkide onları ilgilendirir. AK Parti hakkında yazdıklarımla ilgili Başbakan’ın ziyadesiyle bilgisi vardır değil mi? Peki bana bu görevi kim verdi?

- Röportajımızın bütçe ile ilgili bölümünde belki de en önemli konuyu atladık. İllerde ilçe belediyeleri için önemli kaynaklardan biri de, Büyükşehir Belediyesi başta olmak üzere daha büyük ya da eşit ölçekte ilçe belediyelerinin imkânlarını kullanmak. Bu da uzlaşma-anlaşma ile mümkün. Çankaya ile Büyükşehir arasında hep sürtüşme oldu. Çankaya, Büyükşehir’in imkânlarından faydalanamadı. Sizin Melih Gökçek Bey ile sorununuz var mı? Çankaya, seçilmeniz durumunda aynı talihsizliği yaşayacak mı?
- Çankaya Belediyesi ile Büyükşehir Belediyesi arasındaki anlaşmazlığın bir numaralı suçlusu Melih Gökçek’tir. Melih Gökçek sabahtan akşama kadar icraat yaparak, Ankara’yı A’dan Z’ye bir Batı kenti hâline getirerek yeteneksiz belediyecilere kötü örnek oluyor. Mizahi anlatım bir yana Melih Bey’in kıymetini Ankara’nın anlaması lazım. Yeniden seçileceğinden hiç şüphem yok. Melih Bey’le 1984’te Keçiören Belediye Başkanı seçilmesinden bu yana arkadaşız. Onunla el ele Çankaya’nın nasıl bambaşka olacağını göreceksiniz. Çankaya ile ilgili projelerimin ciddi kısmı Büyükşehir ile birlikte yapacağımız projelerdir. Büyükşehir Belediyesi Rekreasyon projelerinden Çukurambar, Öveçler, Büyükesat, İmrahor Vadisi ve Çaldağı projeleri, dünyanın hiçbir başkentinde yok. Bu projeler, Büyükşehir’in sadece Çankaya için öngördüğü projelerdir. Melih Gökçek’i büyük projelerle anmak da yanlış. Büyükşehir’in inanılmaz sosyal projeleri var. Bu açıdan solcular sosyal projeleri kendilerine mal ettikleri için Melih Gökçek ciddi bir solcudur. İkinci bahar evleri, şefkat evleri, çocuk oyun evleri, aile yaşam merkezleri, kadın sorunlarını çözüm ve destek merkezleri… Melih Bey bir sol partiden belediye başkanı olmuş olsaydı, dünyanın en büyük belediye başkanı ilan ederlerdi.

Mevlüt PEKER-Engin KAŞDAŞ / HABERVAKTİM.COM

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.