Dine saygılı Başbuğ, başörtüsüne saygı duyacak mı?
Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ’un, Harp Akademileri Komutanlığı'nda yaptığı ‘Yıllık Değerlendirme Konuşması’nda, ‘Peygamber Ocağı’ olarak görülen ordunun hiçbir zaman din karşıtı olmadığını söylemesi kamuoyunda geniş yankı buldu. Orgeneral İlker Başbuğ’un, kendisi gibi resmi kurum olan Diyanet İşleri Başkanlığı Din İşleri Yüksek Kurulu’nun 29 yıl önce verdiği ve ‘Başörtüsünün dinin emri olduğu’na yönelik kararını dikkate alıp almayacağı merak ediliyor.
Gazetemize konuşan Özgür-Der Genel Başkanı Hülya Şekerci, “Başörtüsünün Kur’an’ın bir emri olduğunu hiç kaale almayan; ancak ırkçı-milliyetçi kışkırtmalarla yükseltilen bir savaşta gençleri cepheye sürerek onlara “şehidlik” payesi dağıtmayı sürdüren bir anlayışın temsilcileri dine saygılı olsa ne olur, olmasa ne olur?” diye sordu.
“DİNE KARŞI DEĞİLİZ, SAYGILIYIZ” DERKEN NE OLUYOR!
“Hiçbir zaman İslâm ile savaş halinde olmadık!” anlamına gelen sözlerin geçen hafta Türkiye’ye gelen ABD Başkanı Obama tarafından da söylendiğini hatırlatan Şekerci, şunları söyledi:
“Bugün benzer açıklamayı İlker Başbuğ da tekrar ediyor; fakat Obama bu tür gönül alıcı sözler söylerken, ABD orduları Irak’ta, Afganistan’da, Pakistan’da kan dökmeye devam ediyordu. Obama, Ortadoğu’da barış istiyoruz sözlerini sarfederken Filistin’i 60 yıldır vahşice işgal altında tutan Siyonist İsrail’e verdiği desteği artırıyordu.
Peki Org. Başbuğ “dine karşı değiliz, saygılıyız” derken Türkiye’de neler oluyor? Askeri tesislerde tesettüre karşı sürdürülen düşmanca tutum değişiyor mu? TSK mensupları içerisinde eşi tesettürlü olduğu veya kendisi namaz kıldığı için ‘disiplinsizlik suçu’ ile ordudan atılan personele dair işlenen suçlardan vazgeçildi ve iade-i itibar yapıldı mı acaba? Askeri liselerde, harp akademilerinde namaz kılma, oruç tutma, Kur’an okuma yasaklarına son verilip öğrencilerin ve personelin içkili-danslı balolara katılma zorunluluğu ortadan kaldırıldı mı yoksa?”
“HANGİ AÇILIM VE DEĞİŞİMİ İŞARETLEDİLER?”
Hülya Şekerci, İlker Başbuğ’un “Din lüzumlu bir müessesedir. Dinsiz toplumlar yaşayamaz” sözlerine atıf yaparken, dinin toplumsal ve siyasal hayatta asla belirleyici olamayacağına dair vurgusunun hangi açılımı veya değişimi işaretlediğini sordu.
Hülya Şekerci, “Başörtüsünün Kur’an’ın bir emri olduğunu hiç kaale almayan; ancak ırkçı-milliyetçi kışkırtmalarla yükseltilen bir savaşta gençleri cepheye sürerek onlara “şehidlik” payesi dağıtmayı sürdüren bir anlayışın temsilcileri dine saygılı olsa ne olur, olmasa ne olur? Anlaşılan ve bir kez daha teyid edilen o ki; Orgeneral Başbuğ ve kadroları, dini Allah’a kulluk için değil, kendi iktidarlarını tahkim etmek için istiyorlar” dedi.
Başörtüsünün dindeki yeri konusunda Diyanet İşleri Başkanlığı, 29 yıl önce çok önemli bir fetva verdi. Din İşleri Yüksek Kurulu’nun 30 Aralık 1980 tarihli ve 77 nolu kararında da; “Cenab-ı Hak, Müslüman kadınların başörtülerini, saçlarını, başlarını, kulaklarını, boyun ve gerdanlarını örtecek şekilde yakalarının üzerine salmasını emretmiştir” deniliyor.
***
Diyanet: Başörtüsü Allah’ın emridir
Başörtüsünün İslâm dininin kesin emri olduğu, Diyanet İşleri Başkanlığı Din İşleri Yüksek Kurulu’nun 3 Şubat 1993 tarihli ve 6 nolu kararında şöyle yer almıştı: “Başörtülerini, saçlarını, başlarını, boyun ve gerdanlarını iyice örtecek şekilde yakalarının üzerine salmaları, dinimizin, Kitap, Sünnet ve İslâm âlimlerinin ittifakıyla sabit olan kesin emridir. Müslümanların bu emirlere uymaları, dinî bir vecibedir.” Din İşleri Yüksek Kurulu’nun 30 Aralık 1980 tarihli ve 77 nolu kararında da; “İmam-Hatip Liselerinin yönetmeliğinde, dinimizin Müslüman kadınların örtünmesi ile ilgili hükümlerine aykırı Anayasamızın tanıdığı kişinin temel hak ve hürriyetlerini zedeleyici ve sözü edilen okulların yönetim, eğitim ve öğretim faaliyetlerini olumsuz yönde etkileyici nitelikte hükümlerin yer almasının uygun olmayacağı mütalâa olunmuştur” deniliyor.
KENAN KIRAN-VAKİT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.