Faili meçhul yakınlarının Ergenekon talebi
Ulusoy köyünde 1993 yılında askerler tarafından evinden alındıktan sonra kendilerinden bir daha haber alınamayan Ramazan Şarlı ve Hamide Şarlı kardeşler ile aynı tarihte gözaltına alındıktan sonra işkence edilerek öldürüldüğü iddia edilen Abdulselam Orak'ın ailesi, ülke gündeminin değiştirilerek Ergenekon davasının ve faili meçhuller için yapılan çalışmaların unutturulmaya çalışıldığını söyledi.
Ramazan ve Hamdiye Şarlı'nın amcasının oğlu Daham Şarlı, birilerinin faili meçhullerin ve Ergenekon'un üzerine gidilmesinin istenmediğini belirterek, davayı yürüten savcıların hiçbir olaya ve engele takılmadan bu davayı biran önce sonuçlandırması gerektiğini kaydetti.
16 yıldır akrabalarını aradıklarını ancak bulamadıklarını dile getiren Şarlı, "Biz bulamadık. Akrabalarımızı sağ ya da ölü istiyoruz. 16 yıldır çekilen acıların çilelerinin hesabının sorulmasını istiyoruz, bir hiç uğruna kaybedilen yakınlarımız bulunsun artık." dedi.
Tatvan'ın Odabaşı köyüne bağlı Songürlü mezrasında 'İfadesini alacağız' diye evden alınan ve bir hafta sonra Diyarbakır'da bir hastanede cesedi bulunan Abdulselam Orak'ın yakını Yunus Orak ise, "Kuzenime işkence edilmişti birçok yerinde morluk kırık çıkık vardı. 16 yıl önce kuzenimi götüren ve işkence ederek öldürenler hesap versin. Devletimizden, kuzenime yapılan işkencenin hesabının sorulmasını istiyoruz." diye konuştu.
Mutki ilçesinde ikamet eden Çetin Birlik ve Seyithan Birlik kardeşler de, 13 yıldır kaybolan babası, 2 ağabeyi ve dayılarının akıbetini öğrenmeye çalışıyor. Bütün çabalarına rağmen bir sonuç elde edemediklerini belirten iki kardeş, yetkililerden akrabalarına ne olduğu hakkında bilgi verilmesini istiyor.
Çetin Birlik, "Mardin Kızıltepe Yarı Açık Cezaevi'nde 3 yıl 9 ay tutuklu kalan ağabeyim Kemal Birlik'i tahliyesinde karşılamak üzere yola çıkan babam Abdulbaki Birlik, ağabeyim Zübeyir Birlik ve dayım Zeki Alabalık'tan 13 yıldır haber alamıyoruz. Bugüne kadar yaptığımız bütün girişimler sonuçsuz kaldı. Kaldı ki, kaybolan 4 kişiden 2'si sıradan insanlar değil, devlet memurlarıydı. Kayboldukları dönemde babam Nüfus Müdürlüğü, ağabeyim ise Tapu Müdürlüğü yapıyordu. Devlet kendi memurunun akıbeti hakkında o dönemlerde en ufak bir soruşturma açmadı. Şuan bu olayların üzerine gidiliyor bu bizi sevindirdi. Aile olarak yaptığımız araştırmalarda akrabalarımızın infaz emrini veren kişinin Ergenekon soruşturması kapsamında tutuklu bulunan emekli Albay Hasan Atilla Uğur olduğu bilgisine ulaştık." şeklinde konuştu.
Albay Uğur'un o dönemde Kızıltepe'de tabur komutanlığı görevini yürüttüğünü belirten Birlik, "Onun döneminde benim ağabeyim hapisteydi. İki ağabeyim, babam ve dayım bu adam tarafından infaz edilmiş. Bu konunun özel olarak soruşturulmasını istiyoruz." ifadesini kullandı.
Bugüne kadar Kızıltepe ve Mutki savcılıklarına dilekçe verdiklerini, fakat hâlâ herhangi bir cevap alamadıklarını anlatan Birlik, "Hazırladığımız bir dilekçe var onu da Ergenekon savcısı Zekeriya Öz'e göndereceğiz. Zekeriya Öz, daha önce Mutki'de görev yaptığı için kendisini iyi tanıyoruz. Bizim olayı da aydınlatacağından eminiz. Artık aile olarak dayanacak gücümüz kalmadı." açıklamasını yaptı.
(CİHAN)
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.