Aygan: Beni susturmak için iademi istiyorlar

Abdülkadir Aygan'ın Cihan'a gönderdiği belgeye göre, Yargıtay Yüksek Savcısı Sara Myredal, 22 Eylül tarihinde Aygan'ın iadesine ilişkin mütalaasını veriyor. Belgede, Avrupa Sözleşmesi'ne göre Aygan'ın iadesine ilişkin bir engel bulunmadığı; fakat Türkiye'nin gönderdiği delillerin yetersiz olduğu belirtiliyor.

Belgeye göre Diyarbakır Savcılığı, Diyarbakır savcılığı suçlunun iadesine ilişkin başvurusunda Aygan'ın, Türkiye'nin bağımsız ve tarafsız mahkemelerinde, insan hakları gözetiminde yargılanacağını garanti etti. Aygan, devletin ve ülkenin bütünlüğüne karşı suç işlemek, Kürt yazar Musa Anter cinayetine karışmak, Orhan Miroğlu'nun yaralandığı saldırıya katılmak suçlarından aranıyor.

AYGAN İDDİA EDİLEN SUÇA KARIŞTIĞINI İNKAR EDİYOR

Resmî açıklamaya göre, 21 Kasım 2003 tarihinde İsveç'e gelen Abdülkadir Aygan aynı gün iltica talebinde bulunmuş. Eşi ve dört çocuğu ile birlikte İsveç'te yaşayan Aygan işsiz.

Söz konusu suça karıştığını inkâr eden Abdülkadir Aygan, Türkiye'ye iadesi durumunda öldürüleceğini belirtmiş ve Türkiye'nin kendisini susturmak için iadesini istediğini söylemiş.

GÖÇMEN DAİRESİ, 'KORUNMAYA İHTİYACI VAR' DİYE OTURMA İZNİ VERMİŞ

İsveç Göçmen Dairesi, 1 Kasım 2005 tarihinde Aygan'ın mülteci olarak oturma iznine hak kazanamadığı kararını vermiş. Aygan'a korunmaya ihtiyacı olduğundan dolayı oturma izninin verilmesini kararlaştırılmış. Göçmen Dairesi'ne göre, Türk devletinin Aygan'ı PKK'ya karşı koruyamaması gibi bir durum söz konusu değil. Ancak, Aygan'ın ne gibi risklere maruz kalabileceğinin belirsiz olması, itiraflarından dolayı tanınıyor olması, ailesini insancıl olmayan muameleye maruz kalma korkusu, daire tarafından gözardı edilmedi.


YASAYA GÖRE İADESİNE ENGEL YOK

Başsavcı'nın mütalaasında, Aygan'ın cinayete yardım ya da cinayet eylemleri nedeniyle iade edilmesi istendiği belirtilerek, "Bu tip eylemlerin cezası en az 1 yıl veya üstü hapistir. Bu yüzden suçlu iade yasasının 4.bendine göre iade için bir engel yoktur." ifadelerine yer veriliyor.

Türkiye'nin de İsveç gibi 1957 yılında Avrupa Suçluların İadesi Sözleşmesi'ni imzaladığı belirtilen mütalaada, "Bu yüzden Türk mahkemesi tarafından bildirilen bir tutuklama kararı suçluları iade yasasının 9. bendinin 3. bölümüne göre kabul edilmelidir." deniliyor.

Mütalaada, tutuklama kararını yanlışlığının açıkça ortada olması, bu hükme istisna olarak ortaya koyuluyor. Tutuklamaya esas teşkil eden delillerin yetersiz olduğu örnekleriyle anlatılıyor. Bazı net olmayan konulardan dolayı Türk kurumlarından tamamlayıcı bilgiler talep edildiği; fakat gönderilen bu bilgilerin de net bir tablo ortaya koyamadığına dikkat çekiliyor.

SUÇLUNUN İADESİNE İLİŞKİN ENGELLER

Mütalaada şu ifadelere yer veriliyor: "Bu davadaki soruşturmada ortaya çıkan şey; tutuklama kararının dayandırıldığı kanıtlar tarafından yapılması gereken kontroller, iddia edilen şüpheleri desteklemiyor. Daha başka bir soruşturma veya suçlunun iadesi için gerekli kanıtların oluşturulması sağlanamamıştır. Bu durum Türkiye'nin çıkarmış olduğu tutuklama kararının açıkça yanlış olduğunu söylemek için gerekçelerin olduğunu gösteriyor. Bu da suçlunun iadesi için engel teşkil ediyor."

Suçlunun iadesine ilişkin bir diğer engel ise Aygan'ın PKK ve JİTEM'le ilgili söylemleri ve davada öne çıkan diğer konuların, Aygan'ın, baskılara maruz kalacağına dair riskler. Aygan'ın Türkiye'de insancıl olmayan muamelelere ve cezalandırmaya maruz kalabileceğine dair bulgular da bu engeller arasında sayılıyor.

Belge şu ifadelerle sona eriyor: "Bununla birlikte soruşturma, Avrupa Sözleşmesinin 3.bendine göre suçlunun iadesine ilişkin bir engel teşkil ettiği değerlendirmesine dayanak oluşturmamaktadır.Özet olarak davada da görüldüğü gibi suçluyu iade yasasının 6., 7. ve 8. bentlerine ve Avrupa Sözleşmesi'ne göre iadenin bir engel teşkil etmediği düşünülmüştür."

(CİHAN)