Osman Yıldırım'dan çarpıcı sözler!
Yıldırım, "Bu kişileri radikal dinci ilan edip Müslümanları kötülediler." dedi. Davanın Ergenekon ile birleşmesinin ardından yürütülen dava sürecine de değinen Osman Yıldırım'ın, "İstanbul'daki mahkeme berrak su gibi, Ankara'daki mahkeme bulanık sel gibiydi. Savcılarımıza haksızlık yapıyorlar." ifadelerini kullandı.
İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen Ergenekon davasının bugünkü duruşmasında Danıştay saldırısı sanıklarından Osman Yıldırım söz alarak bazı açıklamalarda bulundu. Vatanını, milletini ve cumhuriyeti sevdiğini belirterek sözlerine başlayan Osman Yıldırım, "Devletin ulusal üniter yapısını savunuyorum. Bu ülke Müslümanların ülkesi, yönetimde de Müslümanlar var. Ben Müslümanım ve vatanını seven bir insanım. Müslüman olan kişi, bir kişiye bile tokat atmaz. Başbakanımı seviyorum, sokaktaki çetelere bükülmeyen bir başbakan. Ben katil, psikopat, suç dünyasında olabilirim. Ben lağımda hayat buluyorum. Deniz Baykal bana niye cevap veriyor? Lağımdaki birine? Beni savunması gerekmez mi? Benim düşmanlarımı imha etme zaafım var. 20 tane düşmanım var, iki tanesi medya patronu. Getirdiler araya Cumhuriyet'i sıkıştırdılar. Ben batıya gidiyordum, doğuya çevirdiler. Ben rest çektim." dedi.
Yanındaki arkadaşlarının barda içki içtikleri bir sırada gözaltına alındığını anlatan Osman Yıldırım, "Kadeh kaldırırken yakalandılar. Polislerin tutanağına rağmen, okuma yazma bilmeyen, sadece imza atabilen bu kişileri radikal dinci örgüt ilan ederek Müslümanları kötülediler. Bu kamu görevi mi? Şemsettin Özcan, Hasan Şatır, Orhan Karadeniz'in yaptığı kamu görevi mi? İhanet. Burada kahraman savcılara hakaret ederken, Ankara'daki iki savcıya hiçbir şey denmiyor. Danıştay saldırısını araştırmışlar. Neyi araştırmışlar? Benim ismimi ve altı tane kişinin ismini veren kim? Alparslan Arslan. Arslan'a verdiren kim? 80 yaşında yaşlı bir adam. 'Müslümanım' diyor. Bunun ismini veriyor. Kodese attırıyor. İddianamede radikal İslamcı örgüt olduğu iddiası var ve ben de tanımadığım bir adamın üyesi oluyorum. Cezaevinden dilekçe yazarak Savcı Özcan'la görüşmek istedim. Cezaevinde görüştüm. "Sayın savcım bu ne?" dedim. 'Benim üzerimden oyun oynama, beni kullanmayın. Bu ülkeyi kaosa götürecek olaya sokma, gel sana doğru adresi göstereyim' dedim. O savcı da, 'Benim yolum doğru' dedi. Basın niye bu savcıyı eleştirmiyor? Ben kimseden talimat, emir almadım. Benim doğama aykırı. Biri bana saldırmadığı müddetçe kimseye el kaldırmıyorum. Benim aleyhime konuşulmadığı sürece aleyhe konuşmuyorum." şeklinde konuştu.
"Ben bu suikastı üstlenmekle kimleri kurtaracağım?" diyen Osman Yıldırım şunları söyledi: "Gelip desinler, 'Osman Yıldırım ülkeyi kaosa sürükleyecek eylem bu, sen yapacaksın' diye sorsalardı bana. 'Allah işinizi rast getirsin' der bırakırdım. Ben üstlenmezsem başka birine giderlerdi. Ama olay olduktan sonra üzerime yıkıyorlar. TV'de görüyorum. Bu Cumhuriyet'i bana uzaylılar mı getirdi? Birileri getirdi." diye konuştu. Bu sırada Mahkeme Başkanı Köksal Şengün Osman Yıldırım'a "Bunları savunmanda anlatırsın, taleplerini söyle." dedi. Osman Yıldırım da, " Bu rahmani bir olay değildir. Şeytanidir" diye sözlerini bitirdi.
Bu arada, hafta başında başlayan Alparslan Arslan'ın çapraz sorgusu, Ergenekon davasının bir yıllık geçmişinde en uzun süreli yapılan çapraz sorgu olarak kayıtlara geçti. Danıştay davası dosyasının Ergenekon'la birleştirilmesinden bu yana yaklaşık 2,5 aydır savunma yapabilecek durumda olmadığını belirten Alparslan Arslan, talebi üzerine hastaneye sevk edilmişti. Hastanede kaldığı 10 gün boyunca köpek taklidi yapmak gibi birbirinden ilginç davranışlar sergileyen Arslan'ın, doktorları yanıltmaya yönelik simulasyon yaptığı kanatine varılmış ve psikolojik bir sorununun bulunmadığı belirtelmişti. Son olarak 19 Ekim günü savunmasını yapması için sanık kürsüsüne alınan Alparslan Arslan, yine savunma yapmayacağını belirtmiş ancak çapraz sorgusuna geçilmesine de engel olamamıştı. 3 tam gün boyunca sorgusu yapılan Arslan'ın, cevap vermek istemediği sorulara, "Bu hal işi, edep lazım, emir yukarıdan geldi" gibi kaçamak cevaplar verdiği, daha da sıkıldığı ve cevap vermek istemediği sorular karşısında ise anne-babasıyla kutsal değerler başta olmak üzere hedef aldığı kişilere ağıza alınmayacak küfürler ve hakaretler yağdırması dikkatlerden kaçmadı. (CİHAN)
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.