Birkaç Söz...
Annem “biz bir şey görmedik, siz çok şanslısınız” derdi. Aynı şeyi şimdi ben çocuklarıma söylüyorum: “Biz bir şey görmedik, siz çok şanslısınız.” Muhtemelen ninem de aynı şeyleri anneme söylüyordu, muhtemelen çocuklarım da çocuklarına aynı şeyi söyleyecekler.
Birçok şey bu örneğe benziyor.
“Gençlik bozuluyor” kalıbı da böyle. Bu, kadim bir meseledir. Milattan önceki Mısır metinlerinde, gençliğin bozulduğundan yakınılıyor. Aynı yakınma bugün de devam ediyor.
Kırk yıl önce, üniversite talebesi olan bir tane tesettürlü hanım vardı. Bugün binlerce...
Olsun, gençlik bozuluyor.
Elli yıl önce, bir delikanlıyı camide görmek mümkün değilmiş. Öyle anlatıyorlar. Şimdi, neredeyse cemaatin yarısı gençlerden oluşuyor.
Olsun, gençlik bozuluyor.
Yirmi yıl önce, benim muhitimde, Milli Gençlik Vakfı dört tane genci bir araya zor getiriyordu. O gençlerin biri de bendim. Şimdi, sadece benim çevremde ellinin üzerinde ahlâklı, yetenekli, çalışkan, saygılı genç var. Mesela biz büyüklerimizin yanında sigara içer, durmadan lafa karışırdık vs. Şimdiki gençler böyle değil.
Olsun, yine de gençlik bozuluyor.
Araştırmalar, Türk halkının hızla muhafazakârlaştığını, namaz kılan, oruç tutan kişilerin sayısında artış olduğunu söylüyor. Yine, Türk insanının yüzde 95’i Amerika ve İsrail’i tehlike görüyor.
Doğrudur, ama gençler buna dâhil değil.
Yaşanan son olaylardan dolayı on binlerce genç, askere alınmak için dilekçe verdi, veriyor.
Olsun, gençlik bozuluyor.
Gençlik elden gidiyor!
Hayır efendiler!
Gençliğin bir yere falan gittiği yok. Aksine, geliyorlar.
Birtakım sıkıntılar, yozlaşmalar olmuyor değil, oluyor.
Her dönemin kendine mahsus koşulları, olumlu ve olumsuz tarafları vardır. Ama biz kötü örnekleri öne çıkarmak yerine; iyi örnekleri, güzel işleri dikkatlere sunmalıyız.
Mesela bir gencimiz kötü yola düşerken, bin gencimiz değerlerine daha sıkı sarılıyor. Elbette kötü yola düşen genci de mesele yapmalı, kurtarmaya çalışmalı, en azından ondan sonrakileri engellemek için çaba sarf etmeliyiz. Ama diğerlerini de görmeli, göstermeliyiz.
Aslına bakarsanız esas mesele şu: Birileri, Türkiye’yi nasıl görmek istiyorsa, öyle gösteriyor. Ülkemizin her yerini Beyoğlu ya da Bodrum gibi görmek isteyenler, oraları ve oralarda olan biteni ekranlarımıza, sayfalarımıza getiriyor. Biz de oralardan, oralardaki yozlaşmadan, çürümeden, olumsuz örneklerden yola çıkarak, Türkiye üstüne genel değerlendirmeler yapıyoruz.
Bir anlamda, bize verilen malzeme ne ise, ona göre konuşuyor, gündem oluşturuyoruz.
“Gençlik elden gidiyor” diyenler, bana kalırsa, Türkiye’nin her yerini Beyoğlu ve Bodrum gibi yapmaya çalışıp da yapamayanlardır. Doğrudur; gençlik onların elinden gidiyor...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.