İnsan sarrafı olamazsınız

İnsan sarrafı olamazsınız

Nereden gelip nereye gittiğimizi bilmiyoruz. Bilim adamlarımız, olayları seyredip bize bilgi verirler.

Çocuk ana rahmine düştü, çocuğun cinsiyeti erkek veya kadın derler, filan gün doğacağını haber verirler ama bu çocuk nereden geliyor, niçin geliyor, ne kadar yaşayacak, neler yapacak, ne olacak, ana rahminden önceki macerası nedir bilmiyoruz.

Soyu bir olan insanın binlerce huyu olduğunu görüyoruz.

Bir tarafta taşlardan daha katı olurken, öbür tarafta gülden daha nazik olan insanı anlamak zor.

Altın sarrafı olanlar yanılmazken insan sarrafı olanlar hep yanılmıştır.

Onlarca defa denediği elemanının elinde can veren mafya babası da insan sarrafı olamamıştır.

En yakınına aldığı sır kâtibi, sekreteri yaptığı adamı tarafından harcanan siyasi de insan sarrafı olamamıştır.

Bir adam size “Ben insan sarrafıyım” derse inanmayın.

Dünyanın en korunmalı bilgi saklama merkezi kuruyorsunuz ve başına da ağzı sıkı birini getiriyorsunuz ama bilgiler gazete sayfalarına sızıveriyor.

“Filanın açıklarını tespit et ve bana bildir” diye tuttuğu adam, hem onun dosyasını tutar hem kendi patronunun dosyasını karşı tarafa satar.

İnsanlık tarihinde işini hile hurda ile yürütenlerin başarılarının geçici olduğunu görüyoruz.

Hz Ömer: “Hileci bir adam olmadığım için hilekârlar beni aldatamazlar” buyurmuş.

Rabbimiz, “Kötü tuzak sahibini yakalar” buyurmuş. (Fatır 43)

Hz Yusuf yürüyor. On kardeşi düşmanlığın her çeşidini kusursuz yerine getiriyorlar.

Sonuç, Hz Yusuf hem peygamber hem de Mısır’ın sultanı oluyor.

Hilekâr kardeşler karşısına dizilmişler, boynu bükük özür diliyorlar.

Karacaoğlan:

“İnsan çiğ süt emmiş itimat olmaz

Kapında hizmetkâr kulundan sakın” diyor.

İzzet Molla da:

“Bekle kendi dârını Dâra’yı derban eyleme”

Yani, Pers imparatorluğunun en güçlü kralı olan Dâra, kapıcın olsa yine de ona güvenme ve kendi evini kendin bekle. Deyivermiş.

Bir tarafta yücelerden yüceye çıkarken öbür tarafta şeytandan ve hayvanlardan da aşağılara düşüveriyor bu insan.

Bütün sırtlanlar, yılanlar, akrepler, keneler bir araya gelseler bir yılda bir milyon insan öldüremezler.

Atom bombası atmasını yapamazlar.

Guantanamo hapishanesi kurup tarihin geliştirdiği bütün işkencelerin yeniden sergilenmesini bilemezler tilkiler, çakallar, domuzlar.

Ama insanlığını yitiren “Tek dişi kalmış canavar”lar bunu başardılar.

İnsanlığımızı yitirmemek için Mehmet Akif’in bize öğrettiği duayı okumaya devam edelim:

Rûhumun senden İlâhî şudur ancak emeli:

Değmesin ma’bedimin göğsüne nâ-mahrem eli;

Bu ezanlar -ki şehâdetleri dînin temeli-

Ebedî, yurdumun üstünde benim inlemeli.



Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi