Takvalı İyi Müslüman Kimdir?
BEŞ vakit namazını kılıyor, lakin hırsızlık, soygun, talan yapıyor, haram yiyor, kara para ve kara servet sahibi oluyor. Böyle bir kişi takvalı, ahlâklı, gerçek ve örnek bir Müslüman değildir.
Dıştan sofu Müslüman görünüyor, lakin yalan söylüyor, insanları aldatıyor, emanetlere hıyanet ediyor, verdiği sözleri tutmuyor. Bu adam namaz da kılsa, gece teheccüde de kalksa gerçek ve vasıflı Müslüman değil, münafıktır, fasıktır, facirdir.
Kendini dindar ve sofu gösteriyor ama lüks hayat sürüyor; aşırı tüketime, aşırı konfora, gösterişe, tantanaya, debdebeye düşkün. Bu kişi de Yüce Kur’an’ın müsrifler (saçıp savuranlar) için kullandığı “Şeytanın kardeşleri” zümresindendir.
Takvalı bir derviş rolü oynuyor ama kendisinde bir sürü nifak alâmeti var; lisanıyla Müslümanlara zarar veriyor, haram yiyor, benliğinin yap dediklerini yapıyor; bu da gerçek, olgun, sahih bir Müslüman değildir.
Ben şöyle iyi Müslümanım, böyle kaliteli mü’minim diye laflar ediyor ama komşusu aç gecelerken o tok sabahlıyor. Bu da Peygamber-i zişanın (sallallahu aleyhi ve sellem) buyurduğu üzere “Bizden değildir”.”
Kur’ân ana ölçüyü koymuştur. Ayette “Allah katında derecesi ve kıymeti en yüksek olan takvalı Müslümandır” mealinde ayet vardır.
Takva nedir?
Allah’ın ve Peygamberin yap dediklerini yapmaktır, yapma dediklerini yapmamaktır. Allah’ın ve Resulü’nün emir ve yasaklarını bırakıp da nefs-i emmâresinin yap dediklerini yapan fasıktır, facirdir, münafıktır, günahkârdır.
Takvalı Müslüman farzları açıkça yapar, nafile ibadetleri ve hayırları gizli yapar. Öyle ki, sağ elinin verdiğini sol eli bilmez ve görmez.
“Allah kabul etsin, dün gece saat ikide kalktım teheccüd kıldım...” diye böbürlenenlerin yanından kaçın bucak bucak.
Kendini övende hayır yoktur.
Mürüvvetsiz adamda hayır yoktur.
Paraya tapan muvahhid (Tevhid ehli) değil gizli müşriktir.
Ben iyiyim onlar kötüdür diyenler kötüdür.
Dünyayı sevenler iyi değildir.
İyi olmanın temel şartlarından biri ahirete dönük olmaktır.
Merhametsiz kimseden hayır gelmez.
Takvalı Müslüman bu Ümmetin büyüklerine saygılı, küçüklerine şefkatli ve merhametli olur.
Gözü yaşsız kişilerin kalpleri kuru olur.
Rühbanlarını erbab (rabler) haline getirenler sapıktır.
Edeb ve tevazu iki nuranî taçtır, başlarında böyle taçlar olanlar gerçek âdemdir.
Onlar kendilerine yapılan kötülükleri affederler, onlara mukabil iyilik yaparlar.
Onlar yeryüzünde Allah’ın şahitleri, Resulün askerleridir.
Onların dualarının kabul edileceği umulur. Dualarıyla Ümmet’e hizmet ederler.
Kendi nefsime söylüyorum:
Münafıklığı, gururu, kibri, kendini beğenmeyi bırak.
Parayı ve dünyayı sakın sevme.
Hakaretleri ve levmleri sabırla karşıla.
Övgü ve pohpohlardan sakın hoşlanma.
Sakın iyi olmadığın halde iyi görünme.
Kendini, dünyada yaşayan mü’minlerin, derece ve rütbe itibarıyla en sonuncusu bil.
Takvalı olmaya çalış ama kendine sakın muttaki deme.
Çetin bir imtihan geçiriyorsun, gafil olma.
İnternet Kirliliği
MUHTEREM dostlarıma ve okuyucularıma bildirmek isterim ki, internet aleminde son derece büyük kirlilik vardır. İnternetteki kirlilik, yazılı basındaki ve TV’deki kirlilikten bin misli fazladır.
İnternet medyasında doğru, dürüst, ahlâklı, faziletli şekilde çalışanlar yok mudur? Elbette vardır. Onlara bir şey dediğim yoktur. Kendilerini tebrik eder, başarılar dilerim.
Şahıslara veya kuruluşlara e-mail gönderen vatandaşlarımızın şeffaf olmalarını temenni ederim.
Diyelim ki, bir haberi veya yorumu beğenmedi, bunu elbette protesto ve tenkit edecek ama yasal sınırlar ve ahlâk kuralları içinde, medenî bir vatandaş olarak.
Takma isimlerin, rümuzların ardına sığınarak küfür etmek, hakaret etmek dürüst bir hareket değildir.
Gerçek ismini ve soyadını verecek, şehrini yazacak, cep telefon numarasını da ilave edecektir. Bunları açıkça yazmanın ilk faydası kendisine olacaktır. İsim verdiği için aşırılıktan kaçacak, ölçülü ve insaflı bir lisan kullanacaktır.
Başkalarının haysiyetlerine, şereflerine, itibarlarına, ırz ve namuslarına galiz şekilde saldıranlar bizzat şerefsiz, haysiyetsiz kimselerdir.
Tenkitlerin, protestoların, yalanlamaların mutlaka gerekçeli olması gerekir.
İnternet vasıtasıyla geniş ölçüde yönlendirme, şaşırtma, saptırma yapılıyor.
İftira et, iftira et, mutlaka bir izi kalır...
Nasıl olsa adını vermedin, kimliğini açıklamadın, söv sövebildiğin kadar, at ata bildiğin kadar...
Şu hususu da kabul ediyorum: Bazen, güvenlik sebepleri yüzünden kimlik gizlemek gerekebilir. Büyük bir yolsuzluğu bildirecek, gizli kalmış bir kötülüğü duyuracak...İsmini vermez, kimliğini bildirmez ama kuru sıkı atmaz. Belge gösterir, gerekçeleri olur, ipuçları verir...
İnternetteki haberlere, yorumlara, e-maillere dikkat ediniz. Aldanmayınız.
İnternet medyası çok büyük bir güç haline gelmiştir. Bunu suiistimal edenler sizi aldatmasın.