Aşağılık yalancılar!

Aşağılık yalancılar!

İsrail bütün dünyayı salak yerine koyuyor. Siyonist işbirlikçisi Mısır ve El-Fetih yönetimi de öyle. HAMAS iki füze sallayıp ateşkesi bozmuş ya, İsrail Gazze'yi işte onun için yerle bir ediyormuş! Savunma hakkını kullanıyormuş İsrail! Türkiye basınındaki İsrail ajanları da bu yalanı yayıyorlar.

Gazze'de üç gün içinde 400 masum insanı katleden ve Gazze'nin bütün hayat damarlarını keserek soykırım yapmaya çalışan SiyonNazi ordusunun "nefsi müdafaa"dan başka derdinin olmadığına inanmak mümkün mü? Mümkün, ama bir şartla: Çok salak olmak lazım!

Böyle geniş kapsamlı ve 'sofistike' bir harekât iki-üç saat içinde organize edilemez. Belli ki İsrail bu harekâta uzun süredir hazırlanıyordu. Nitekim, harekât için hazırlık emrinin 18 Haziran'da verildiği ortaya çıktı. Yani 19 Haziran günü HAMAS'la ateşkes anlaşması imzalayan İsrail'in asıl amacı, HAMAS'a nihai darbeyi indirmeye hazırlanmak için zaman kazanmaktı.

HAMAS o füzeleri sallamasaydı da İsrail Gazze'de katliam yapacaktı. Yapıyordu zaten. Ambargo ve abluka ateşkese rağmen devam etmedi mi? Bu çile bitsin diye ateşkese titizlikle uyan HAMAS'ın beklentisi boşa çıkmadı mı? Gazzeli çocuklar aşsız ve ilaçsız bırakılarak öldürülmedi mi?

Son altı ayı bırakalım, daha öncesine bakalım: Seçimden zaferle çıktığı anlaşılır anlaşılmaz "Biz İsrail'le görüşmeyiz ama Başkan Abbas ve Türkiye'nin görüşmesine itirazımız olmaz" diyen, El-Fetih'le iktidarı paylaşmaya çalışan, 1967 sınırlarına dönülmesi kaydıyla süresiz ateşkese hazır olduğunu ilan eden, hatta hükümete gelir gelmez adı konulmamış bir ateşkesi uygulamaya koyarak uluslararası topluluğa "barışçı bir çözüm istiyorsanız biz hazırız" mesajını veren HAMAS, bütün bu jestlerine rağmen Siyonistlerin ve uluslararası topluluğun boykotuna maruz kalmamış mıydı? HAMAS'ı saf dışı etmek isteyen İsrail ve ABD, ayrıca bölgedeki satılmış devletler, Abbas'ın "güvenlik sorumlusu" Dahlan ve köpekleri vasıtasıyla Gazze'yi kana bulamamışlar mıydı?

HAMAS bir yana… BM Güvenlik Konseyi kararlarına göre Filistinlilere ait olan Doğu Kudüs ve bütün Batı Şeria, 1967'den beri İsrail işgali altında; üstelik İsrail, 1980 yılında, uluslararası hukuku hiçe sayarak, Doğu Kudüs'ü ilhak ettiğini açıkladı ve "Bölünmez Kudüs bizim ebedi başkentimizdir" dedi. O zamanlar HAMAS yoktu. HAMAS daha 1987'de ortaya çıktı.

Ve 1987'den 1990'lı yılların sonlarına kadar İsrail'e sadece taş attı HAMAS. Bugün "HAMAS füzeleri olmasaydı İsrail Filistinlilere saldırmazdı" diyenler, "intihar komandoları" diye anılan istişhad komandolarının ortaya çıkışına kadar geçen 30 yıl boyunca Doğu Kudüs ve Batı Şeria'daki İsrail işgalinin sona erdirilmesi yönünde hiçbir adımın atılmamış olmasını nasıl izah ediyorlar acaba?

1993'te Filistin Kurtuluş Örgütü ile İsrail arasında bir barış anlaşması imzalanmıştı. Bu anlaşmaya göre Gazze ve Batı Şeria'daki işgal sona erecek ve bağımsız Filistin devleti kurulacaktı. HAMAS'ın da zımnen kabul ettiği –veya sineye çektiği- bu anlaşmaya rağmen Batı Şeria'ya yeni Siyonist milisler yerleştirilmedi mi? Milislerin sayısı birkaç yıl içinde ikiye-üçe katlanmadı mı? 1999 yılına kadar işgali sona erdireceğine söz veren İsrail tam tersini yapıp işgali iyice muhkem hale getirmedi mi? 2000 yılında ABD'de Ehud Barak'la barış için bir araya gelen Filistin lideri Yasir Arafat, "BM Güvenlik Konseyi kararlarına uyun ve Doğu Kudüs'ü bize bırakın! Bütün Batı Şeria ve Gazze topraklarında bağımsız ve egemen bir devlet kurmamızı kabul edin!" dediğinde 'avucunuzu yalarsınız' cevabını almadı mı? Barak, 'Devletinizin ordusu ağır silahlara sahip olmayacak, hava ve deniz sahanızı biz kontrol edeceğiz, Batı Şeria kentleri arasında da kontrol noktalarımız bulunacak. Doğu Kudüs'e gelince: Size Doğu Kudüs'ün ancak bir dış mahallesini veririz. Son teklifimiz budur.' diyerek, barış ümitlerini söndürmedi mi?

HAMAS, Arafat-Barak görüşmeleri sırasında tek kurşun sıkmamıştı. Barışa bir şans tanımıştı. Karşılığında ne gördü? Kahpelik! İsrail hükümeti "barış görüşmeleri"nde Filistin halkıyla resmen dalga geçti ve bu yetmezmiş gibi Ariel Şaron da İsrail halkının kahir ekseriyetinin desteğiyle Mescid-i Aksa'ya baskın düzenleyerek 'Müslümanların mukaddesatı ayaklarımızın altındadır' mesajını verdi (ve İsrailliler bu mesaj karşılığında onu iktidara taşıdılar). Gerisi, Aksa İntifadası… HAMAS'ın önlenemeyen yükselişi…

Bugünlere nereden ve nasıl geldiğimizi unutmayalım! Gerçekleri İsrail hesabına çarpıtanların oyununa gelmeyelim! HAMAS, Filistin halkının İsrail vahşetine verdiği cevaptır. İşgal altındaki topraklarda yaşananların sebebi değil sonucudur. Filistin'de akan kanın faturasını HAMAS'a çıkarmaya çalışanlar adi, şerefsiz, aşağılık yalancılardır!


* * *
NOT: Vicdanlarının sesini dinleyip İsrail'le Dostluk Grubu'ndan ayrılan milletvekillerini –bilhassa ilk adımı atarak diğerlerine örnek olan Murat Mercan'ı- tebrik ediyorum. Katılmalarına üzülmüştük, ayrılmalarına sevindik.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi