Kürtçe TV. Hayırlı Olsun
Buradaki bir yazımızın başlığı “Neden Yalnız TRT? Neden 12 Saat?” idi.(*)
O yazıda Sayın Başbakanın Diyarbakır’da “Şimdi de TRT 2 de günde 12 saat Kürtçe yayın yapılacak” sözünü tenkit etmiştik ve demiştik ki:
“Bu bir müjde mi Allah aşkına?
Bırakın Kürtleri, bu bizim gibi Kürt olmayanları bile daha çok sinir etmekte, daha da öfkelendirmekte. “Aman ne lütuf!” diye alaya sebep olmakta…
Ne yapıyorsunuz siz Allah aşkına? Böyle yapacaksanız hiç yapmayın. Çünkü hazır bir çareyi de siz katlediyorsunuz böylece. Cılkını çıkararak işe yaramaz hale getiriyorsunuz bir tedbiri, bir iyileştirmeyi…” (*)
Yine orada “Bırakın, kolaysa, yürütebileceklerse, her dilden yayın yapılsın. Lazca, Çeçence, Çerkesce, Arapça, Farsça, İbranice… yayın yapılmış, bana ne? Yeter ki zararlı olmasın. Bu arada Kürtçe yayın da yapılsın, ne çıkar bundan?” demiştik.(*)
Başbakan ya sesimizi duydu ve hak verdi, ya da aynı düşünceleri kendileri de zaten besliyordu. Her ikisi de sevindirici. Sonuçta hayırlı bir iş yaptı. TRT 6 Kürtçe yayınlarına başladı.
Hatta çok yakında Ermenice yayınlar da geliyor müjdesiyle beraber geldi bu haber.
“Bunun neresi müjde?” diyenlere, “az daha sabredin, Arapça ve Farsça da yolda” diyerek cevap vereyim bari.
Evet, bunlar büyük işler. Türkiye nihayet büyük düşünmeye ve büyük devlet gibi hareket etmeye başladı. Küçük korkularımızın elimizi ayağımızı nasıl bağladığını gördü çok şükür.
Biz bir imparatorluk bakiyesiyiz. İstesek de istemesek de “ulus devlet” olamayız. Olamadık da zaten. Türkiye, Osmanlı memalikinde yaşayan bütün Müslümanlara bağrını açmak mecburiyetindedir. Bu güne kadar açtı da zaten. Ya onları bulundukları yerde koruyacaksınız, ya da bağrınızı açacaksınız. Başka çaresi mi var? Balkanlardan, Kafkaslardan, Iraktan az mı göç aldık?
“Muhacirlere” “Ensar” olmak elbette faziletlidir. Kaldı ki bu bir ülkeye sadece yük değil, çok çeşitli güç ve imkan da getirir, eğer kullanmasını bilirse.
Rusya nasıl Putin ile dağılan çevresini derleyip toplamaya başlamışsa, Recep Tayyib Erdoğan ve AK Parti hükümetleri de Türkiye’yi derleyip toplamaya ve çevre ülkeleri de muhabbetle sarıp sarmalamaya, sevginin altın halkalarıyla kendisine bağlamaya muvaffak oluyor
Hem içte hem de dışta barış, güven, huzur, istikrar, dayanışma ve yardımlaşma, hem bize, hem de çevremize büyük kazançlar ve mutluluklar sağlayacaktır inşallah. . Bu hükümetin belki de en başarılı yanı burasıdır.
Çok değil daha birkaç yıllar önce etrafımız düşmanlarla çevrili yalnız, kızgın ve kırgın bir ülkeydik. Kendi içimizde kavgalı olduğumuz kadar, dışımızla da kavgalıydık.
Bunun en büyük sebebi psikolojikti. Bizim kendimize güvenimiz yoktu. Çünkü kimliğimizi kaybetmiştik.
Recep Tayyib Erdoğan’ın ve hükümetinin başarısı işte buradadır. Elindeki “dokunduğu her şeyi onaran sihirli deynek”, kimliğimiz ve kişiliğimizdir. Şimdi büyük değişime sebep olan da bundan başkası değildir.
Biz Osmanlı bakiyesi büyük bir millet ve devletiz. Halkımızın % 99 u müslümandır. Aramızdaki gayr-ı Müslimlerle bir sorunumuz yoktur. İslam, “inananlar kardeştir” derken, aynı zamanda “dinde zorlama yoktur” da diyen ve dinlere baskıyı yasaklayan bir dindir.
İşte bu kimliğimizle kendimize bir güven geldi. Devlet giderek kendi halkından korkmanın gereksizliğini, tek tipleştirmenin yersizliğini görecektir inşallah.
Türk, Kürt, Çerkez, Çeçen, Laz, Gürcü, Boşnak, Rum, Ermeni vs. ırklarıyla hepimizin büyük bir milleti oluşturduğunu, asla birbirimize tehlike olmadan yaşayabileceğimizi, hakların eşit olarak verilmesi ve vazifelerin hakkaniyetle düzenlenmesinin, hukukun üstünlüğünün herkes için geçerli olmasının yeteceğini görecektir.
Kürtçe TV. Hayırlı olsun. Devlet bir adım daha atsın aslında. İsteyen siviller Arapça da açsın, Farsça da açsın. Beğenen izlesin, beğenmeyen izlemesin. Yeter ki parasını benden almasın, bir de yasalara uysun da zararlı yayın yapmasın.
Tavsiye etmeyiz isterse yapsın. O zaman devletin adil pençesini ensesinde hissetsin. Ülkede suçları büsbütün yok etmek elbette istenir, ideali budur, ama adı üstünde “idealler” her aman “gerçekler” olamıyor maalesef. Kanunlar ve mahkemeler bunun için vardır değil mi?
O yazımızın sonunda şöyle demiştik: ““Efendim, bizi bölüp parçalamak isteyen dış güçler…” edebiyatına da gerek yok. Biz, aynı din, aynı değerlere inandıkça, dış güçler bir halt edemez. Ama bizi çimento gibi yapıştıran değerlere düşman olursak, dış güçlere gerek kalmaz ki zaten…”
Evet, gerek kalmaz, çünkü biz birbirimizi yer bitiririz. En kötü şey, dahilde yaşanan bu yersiz ihtilaflar, iç çekişmeler ve kavgalardır. Bunu önleyen ise dinimizin, kültür ve medeniyetimizin sunduğu ortak değerlerimizdir. Bunları iyi öğrenmeli, yaşamalı ve yaşatmalıyız.
TRT 6 bu uğurda atılan bir adım olur inşallah. İyi niyet önemlidir. Dinimize ve medeniyetimize katkı sağlarsa hayırlara vesile olur. Sebep olanlar da yapan gibi yararlanırlar bundan.
--------------
(*)https://www.habervaktim.com/yazaroku.php?id=8557