Ölüme yürümek bir çıkış yoludur
Ölüme yürümek bir kurtuluştur. Ya ölürsünüz ya öldürürsünüz. Bu sözleri yazmak çok zoruma gidiyor ama çaresizlikten yazıyorum.
Cani, katil, faşist ve bilumum gayri insani ne kadar sıfat varsa, hepsini taşıyan İsraillilerin yüzünden, herkes gibi benim de feleğim şaştı ve dumura uğramış vaziyetteyim.
Evet, ölüme yürümek bir çıkış yoludur. Ölüme yürüme imkânı olmayan ama ölümü her an ensesinde hissedenlerin hali, ölüme yürüyenlerden daha vahim ve daha acıdır.
İsrailli caniler tabanca tüfeğe karşı en modern silahlarla savaşıyor. Hiçbir ayrım gözetmeden, önlerine gelen her canlıyı yok ediyor ve masum insanları kırıp geçiriyorlar.
Allah bunların ne lanetli topluluk olacağını bildiği için lanetlemiş. Böyle bir zulmü ancak ve ancak lanetlenmiş topluluklar yapabilir. Yeryüzünden ebediyen silinirler İnşaallah.
Filistin’de insanlar, şu soğukta pencerelerini kapatamıyor ve birbirine sarılmış vaziyette duvar diplerinde yaşıyorlar. Ne içebilecekleri suları var ne yiyebilecekleri ekmekleri. Var olan yiyeceklerini de ayağa kalkıp alamıyor, hareketsiz bekliyorlar.
Serseri bir kurşun, öldürebilecek herhangi bir serseri darbe, aldıkları veya verdikleri nefesin birinde her an yakalayabilir. Kurtuluş umudunun yitirildiği bir zamanı yaşıyorlar.
Yakacakları yok ısınmak için, elektrikleri yok birbirlerini görmek için, çaresiz ve imkânsız bir şekilde ölümü beklemenin acısı, ölüme yürümekten beter.
Allah lanetlenmiş bu topluluk ve onları destekleyenlerin dışında hiçbir milleti bu hale düşürmesin. Ve bu katliamı yapanlar, onlara destek verenler, Filistinlilerin yaşadıklarını yaşamadan da ölmesinler. Amin.
Türkiye’nin de büyük gayretleriyle tam da barış noktasına gelinmişti ki, İsrail yine mayasının gereğini yaparak barışı bozdu. Filistin topraklarını işgal ettikleri 1948’lerden bu yana, ne zaman barışa yaklaşılmışsa, İsrail her türlü caniliği işlemiştir.
Ülkemiz genelinde yapılan protesto mitingleri, İsrail’in kalleşliğini ve lanetlenmişliğini ortaya koyması bakımından önemli bir göstergedir. Bu gerçeği batılı ülkelerden çok, Müslüman ülke liderlerinin ve yöneticilerinin görmesi gerekir.
Yurdumuzun çeşitli bölgelerinde hafta sonu yapılan mitinglere toplumuzun duyarlı bütün kesimleri katılmış ve İsrail’i protesto etmiştir. Sadece bu manzara bile kimin haklı kimin haksız olduğunu ortaya koyması bakımından önemlidir.
Acımız büyük, sancımız büyük, derdiğimiz büyük. Elhamdülillah ki, diri bir toplumumuz var. Elimizden fazla bir şey gelmezse de hiç olmazsa kalbimizle buğz etmek yerine, meydanlara çıkıp destek verebiliyor, maddi yardımlarda bulunabiliyoruz.
Şu anda Filistinlilere Türkiye’den başka; iktidarıyla, muhalefetiyle, sivil toplum örgütleriyle topyekün destek veren bir başka ülke yok. Bu da çok acıtıyor insanın canını.
Lakin buralara takılıp kalmak doğru değil. Daha fazlasını yapabilmek için gereken ne varsa yapılması lazım. Başbakanımızın verdiği mücadele takdire şayan. Başımızı öne eğdirmeyen bir iktidara sahip oluşumuz, hem bize hem Filistinli kardeşlerimize büyük moral kaynağı oluyor.
Filistin’den gelen haberler böyle. Türkiye devletinden ve halkından başka kendilerine dost edinebilecekleri bir başka topluluk yok maalesef. Diplerinde bulunan Mısır, Ürdün, Lübnan, Suriye ve yakınlarında bulunan diğer İslâm ülke yöneticilerinin hali, aklıselim her Müslümanı utandıracak nitelikte ne yazık ki.
Allah, halkı Müslüman olan ülkelerin Müslüman duyarlılığına sahip olduğunu sandığımız yöneticilerine; insaf, iz’an ve vicdan versin. Makamlarını, iktidarlarını ve zenginliklerini kaybetmemek için, işgal edilerek yok edilen bir toplumun felaketini seyrediyorlar. Bir de bu adamlar Kur’an’a ve Allah’a iman ediyorlar. Bu nasıl imandır?!
Elbet bugünler de geçecek. Büyük kayıplara rağmen geçecek. Gün gelecek, lanetli topluluk lanetlenmişliğin faturasını ödeyecek. Bundan zerre şüphe yok. Allah’ın vaat ettiği o büyük gün geldiğinde, sevinen Filistinliler ve onlara destek verenler olacaktır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.